Bazen biz kendimizi “Dünyayı iyi yönde değiştirebileceğimize inanırız” Benzersiz ideallerimizden heyecanla çevremize bahsederiz. Ama sonuç değişmez!? Sosyolojik bakımından dünyanın hemen hemen her yerinde soylunun oğlu/kızı soylu, işçinin oğlu/kızı işçi, köylünün oğlu/kızı köylü, zenginin oğlu/kızı zengin bir hayat sürmekte.
Hiç kimse köle Habeşli Bilal’le aristokrat Ömer’in siyaset konusunda eşit söz hakkına sahip olduğu bir toplum ve siyasal yapı inşa etmek istemez. (Ezilenler yoksullar hariç? )Toplum iç içe dokunmuş bir kördüğümler toplamıdır. Ben bu kirlenmiş dünyadaki otoriter, aktif, rol modellere değer vermem.
Dünyamızda, Bedel ödeyerek belli bir noktaya gelmiş insanlığın hala olması gereken şartlara sahip değil.! Ama insanoğlu sanki kendisine yaraşır medeniyete ulaşmış bir tavır içinde! Kirlilik ve çirkinlikler, medeni dünya masalı örtüsüyle gizlenmiş. Bizlerin görevi dünya ve çevremizde güler yüzlü zorbaları maskesini indirerek onun özündeki kötülüğü görünür kılmak olmalıdır.
Yoksaaa; sümürülen ezilenlerden olmaya devam ederiz… Baba, babayım, anne, anneyim demekle anne ve baba olunmadığı gibi devlet adamı da ben devlet adamıyım demekle olunmuyor. Adalet ve hukukun öncelenmediği bu Türk coğrafyasında “Türk’üm” demekle de Türk olunmadığı gibi. “Türklük ağacını, atalarının kanıyla sulamayanlar, Türk olamazlar.” Diyen İsmâil Hâmi DÂNİŞMEND’e bu konuda kulak vermek gerek.
“Sağıra sözünü, köre yüzünü süsleme, yorulursun.” Demiş atalar. Bütün mantıklı soruların bir cevabı vardır. Lakin bazılarını zamana bırakmak zorundasınız, çünkü en büyük deha zamandır. Çaba da insanlar arasındaki farklılığı oluşturan önemli bir eylem. Çabalarımız bitmesin!