TÜİK 2020 verilerine göre Bursa’da 18 yaş altı 239 çocuk evlendirildi. Türkiye’de 2020 yılında toplam 487 bin 270 çiftten, 13 bin 14’ünü 16-17 yaş arasındaki çocuklar oluşturuyor.
Olay Gazetesi’nden Derya Demir’in haberine göre; TÜİK verileri bir kez daha acı gerçeği tüm çıplaklığıyla gözler önüne serdi. Türkiye’de evlenen 487 bin 270 çiftten, 13 bin 14’ünü 16-17 yaş aralığındaki çocuklar oluşturdu. 18 bin 659’u ise akraba evliliği. Bursa’da ise rakamlar pek içi açıcı değil. Verilere göre Bursa’da 2020 yılında toplam 17 bin 738 kişi evlendi. Bunun 369’unu akraba evliliği olurken, çocuk yaşta Bursa’da evlenenlerin sayısı 239 olarak verilerde yerini aldı. Öte yandan 2019 yılı verilerine göre Bursa’da 213 çocuk, doğum yaparak anne oldu. Kadınların ilk evlenme ortalama yaşı 25.4, erkeklerin ise 28.2 olarak kayıtlara geçti.
Bursa Barosu Genel Sekreteri ve Bursa Barosu Kadın Hakları Merkezi Koordinatörü Av. Hüsniye Altın Yeşil, 18 yaşın altındaki herkesin çocuk sayıldığına dikkat çekerek, bu yaşın altındaki evliliklerin bir insan hakkı sorunu olarak ele alındığını kaydetti.
Rakamlardan çok daha fazla
Paylaşılan resmî verilerin Türkiye’deki gerçek tabloyu ortaya koymadığını vurgulayan Av. Hüsniye Altın Yeşil, TÜİK verilerinin sadece mahkemelere evlilik izni için yapılan başvuruları gösterdiğini dile getirdi. Yeşil, ‘Çünkü Medeni kanuna göre evlilik yaşı 18 olmasına rağmen, 17 yaşını tamamlayan herkes anne baba izni ile evlenebiliyor. 16 yaşında ise olağanüstü ve çok önemli bir sebebin varlığı halinde hakim kararıyla evlilik mümkün olabiliyor. Yani resmi verilere sadece bu durumlar yansıyor. Aslında 16 yaşından küçük olan çocuklar var ki onların tam olarak tespiti mümkün değil. 16 yaşından küçükler hamilelik olursa ve hastanelere başvurulursa tespit edilebiliyor. Ancak çoğu zaman haklarında dava açılır diye hastanelere başvurulmuyor dolayısıyla resmî kayıtlara girmediğinden bu kişiler tespit edilemiyor” diye konuştu.
İntiharlar artıyor
Çocuk yaşta evliliklerin temelinde ataerkil toplum düzeni yattığını kaydeden Yeşil, “Kimi zaman ekonomik kaygılarla evin yükünü azaltması amacıyla evlendirilerek, kimi zaman ‘namus’ kaynaklı ‘bir an önce evlensin’ düşüncesiyle veya sadece gelenek görenek, töre gibi sebeplerle ailelerde bu ataerkil düzen devam ettiriliyor. Fizyolojik ve psikolojik olarak gelişimini tamamlamadan evlendirilen kızların bu yaş grubunda, hamileliğe bağlı ölümlere yol açma oranı ve depresyon belirtileri yükseliyor. Özellikle ailenin zorlaması ile yapılan evliliklerde intihar vakaları artıyor” ifadelerini kullandı.
Konuya istismar olarak bakılmalı
Çocuk yaşta evlenen kadınların aile içi şiddete daha çok maruz kaldığı ve şiddeti kendisi için normalleştirerek, şiddete katlandığını belirten Yeşil, şunları söyledi: “Ülkemizde her gün kadınlar şiddete maruz kalıyor ve kadın olduğu için öldürülüyor. Kadının, yaşam hakkının elinden alınmasına yol açan şiddetin sona erdirilmesi, hayatın her alanında eşitliğin sağlanabilmesi, çocuk yaşta evliliklerin sona erdirilmesi ve kadınların eğitimde, iş hayatında eşit şekilde yer bulması ile mümkün. Çocuk evliliklerinin sorununun çözümü, geleneksel eril düşünce bakış açısını değiştirip konuya çocuk istismarı olarak yaklaşıldığında mümkün olabilecektir.”