Köşe yazarımız Zeki Baştürk makalesinde;
Günler öncesinden alınan randevu. Sanal ağdan onbeş gün önce Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma Hastanesinden aldık randevuyu. Ne güzel, oturduğun yerden, evinden alabilmek randevuyu. Otobüslere, metroya binmeden, kalabalıklara karışmadan , parmak ucuyla dokunarak alabilmek ne büyük mutluluk, ne büyük kolaylık. İşte gelişme, ilerleme, uygarlık bu.
Günü geldiğinde ( bugün) erkenden çıktık yola. Trafik sıkışıklığıni göz önüne alarak. Randevu saatinden en az yarım saat önce hastanedeydik. Saat (10.00) ondaydı doktorla görüşmemiz.
Randevulu hasta olmasına karşın eşim yine de kayıt sırasına girerek yaptırdı kaydını. Sosyal güvencemiz ( Emekli Sandığından emekli) olmasına karşın ücretini yatırdı. İçeri alınmak için beklemeye başladık. Biraz sonra kayıt bürosundan bir çağrı geldi. Büronun önündeki karekodu okutarak formu doldurmamız istendi.
Hastalarda bir hareketlilik , bir koşuşturma başladı ki görülmeye değer. Kimi telefon kamerası ile karekodu okutmaya, fotoğrafını çekmeye çalışıyor, kimi yanındakilerden yardım istiyordu. Kimse beceremedi karekoddan form doldurmayı. Kimi internete bağlı olup olmadığını kontrol ediyor kimisi telefonun kamerasını. Çözebilene aşk olsun. Yakınmalar, yüksek sesle itirazlar başladı. Anlaşıldı ki sistem bozukmuş . O nedenle kimse dolduramamış formu.
“Bekleyin, biz çağıracağız” diye talimat verildi hastalara. Çağdaş uygulamadan, teknolojiden yararlanma rahatlığından yeniden dönüldü ilkel sisteme. Beklemeye başlandı. Herkes çağrılmayi, içeri alınmayı beklerken bir de öğrendik ki onlarca hastaya aynı saatte randevu verilmiş. Herkese “saat 10.00 da gelin” denmiş. Bizim insanımız sabırlıdır. Bizim insanımız birbirine saygılıdır. Kurallara uyar.
Sabırla, sessizce, uysalca bekleyen hastalar yeni bir şaşırtmaca ( sürpriz) ile karşılaştılar. Bu kez de doktor yokmuş. Gelmemiş daha. Süresi belirsiz bir bekleyiş başladı yeniden. Kimden sonra , ne zaman gireceğini, çağrılacağını bilmeden bekleyiş.
Nerede kaldı hasta hakları ? Nerede kaldı hastaya , yaşlılara, emeklilere saygı?Nerede işini , görevini, sorumluluğunu layıkıyla yerine getirme.? Nerede hipokrat yemini?
Emekliler yılında emeklilere uygun görülen davranış biçimi bu. Derinleşen yoksullukla baş etmeye, ayakta ve hayatta kalmaya çalışan emeklilerin hastane koridorlarında, doktorların kapı önlerinde umarsızca bekleyişi, dertlerine derman arayışı ilgisizlik, duyarsizlik ve sorumsuzluk olarak yanıt buluyor, karşılık buluyor.
İki buçuk saatlik bir bekleyişten sonra ( saat 12.30) da eşimin adı okundu ve içeri alındı. Bizde büyük sevinç, büyük mutluluk. Kızmadan, öfkelenmeden , inatla , sabırla geçen iki buçuk saatten sonra doktorla görüşebilmek sizce de büyük mutluluk değil mi?
Sanal ağdan ( internet) alınan randevu, karekod okutularak doldurulan formdan sonra mahkeme önlerindeki mübaşirleri anımsatan çağırma yöntemi. Çağdaşlık ve uygarlıktan ilkellige geçiş süreci. Özetle bugün sağlıkta devrimi görerek, yaşayarak öğrenme olanağı buldum. İyi ki emekliler yılı bitiyor. Yoksa biz daha çok bekleriz hastane koridorlarında .Biz yine de sabretmeyi, şükretmeyi, sürdürelim. Bugünler, daha iyi günlerimiz.
Hastalara, yaşlılara, emeklilere dayanma gücü dilerim.