Köşe yazarımız Bahri Palas makalesinde;
Ofisime bir köşe yazısı yazmak için geldim ve her zaman ki gibi bilgisayarımı açıp yeni bir Word dosyası açtım bilgisayarımın ekranında . Aslında EYT lilerle alakalı bir şeyler yazmak vardı aklımda. Lakin şöyle bir köşe yazarlarına göz atayım dedim kim ne kaleme almış. Her zaman büyük bir keyifle takip ettiğim ve okuduğum Emin Çölaşan üstadın Suriyelilerin vatanımızdan gidişi ile alakalı yazı dikkatimi çekti. Bu konuyla alakalı bende kendi düşüncelerimi belirtmeden geçemeyeceğim.
Üstad yemin etmiş sanki ; Suriyeli’lerin vatanımızdan ayrılmalarını kaleme alarak iktidara ve taraf dediği medyaya yüklenmenin bir yolunu bulmuş yine diye geçti aklımdan bir an. Oysaki bence doğru olduğuna inandığımız bir şeyler olduğunda doğruyu desteklemek daha doğru olmaz mı ?
Köşe yazarlığımın yanı sıra siyasetle de uğraşan Bursalı bir kardeşiniz olarak öncelikle kendime bir söz verdim. Yazdığım yazılarımın hiç birinde kişi ve kuruluşların benim nazarımda hiçbir ehemmiyeti olmayacak.
Taraflı bir kişiyim ; Ülkemin vatanımın tarafındayım, Ülkem vatanım için hangi şey doğru geliyorsa doğru odur benim için. Bir gündem oluşturacak olay yada mevzu olduğunda Ülkem için hayırlı olan nedir öncelikle ona bakarım.
Öncelikle ulusal basın yada ulusal medya ağırlıklı olarak Suriyeli vatandaşların Cilvegözü sınır kapısından çıkışlarını yayına alarak onlarla röportajlar yapılıyor ve çıkış için sınır kapısında sırada bekliyen kişilerin Türkiye ile alakalı düşüncelerini paylaşıyorlar. Bizler de sıcacık evlerimizde TV karşısında çaylarımızı yudumlarken meyvelerimizi yerken seyrediyoruz. Çok şükür seyrettiğimiz , gördüğümüz bir olayı anlayabiliyoruz , yorumlayabiliyoruz. Kısaca kendimizce’de kafamız biraz çalışıyor. Lakin sizde niye bu stres, bu öfke anlamıyorum. Bu şekilde ifadeler bir çok insanı rencide edebilir diye düşünüyorum.
Esedin baskıcı ve zorba rejiminden kaçan bir çok Suriye’li bildiğiniz üzere canlarını , çoluk çocuğunu emniyetli bir şekilde hayatlarını sürdürebileceklerini düşündükleri ülkelere sığınmaya çalıştılar. Bir çok can da göç etmeye ve sığınmaya çalışırken hayatlarından olup telef oldular. Kimse böyle bir zulmü kendisine ve ailesine reva görmez. Ve bu bölgenin ağababası olan Ülkem Türkiye bu göçlerden fazlası ile nasibini aldı. Yaklaşık üç milyon resmi rakamlar gayri resmi de ise bu rakam zannedersem beş milyonu buluyor. Evet katılıyorum kültürel bir yozlaşma olabileceği bu düzensiz ve programsız göçlerin zaten fazla olan işsizlik oranlarımızı fazlası ile arttıracağı kaygılarını hep bir düşündük ve dillendirdik. Lakin ne yapsınlar nereye gitsinler. Biz bu bölgenin ağa babasıyız , abisiyz. Bize sığınmayacaklar kime sığınacaklar bi söyleyebilirmisiniz.
Bölge terörden ve baskıcı hak hukuk bilmez Esed rejiminden kurtulur kurtulmaz emniyetli yaşam alanlarına Suriye halkının güven içinde , emniyetli bir şekilde İnsan onuruna yakışır bir şekilde geri dönmelerinin yolu açılmış oldu. Evet zor günlerinizde yanlarında olduk , yeri geldi ekmeğimizi paylaştık , hastanelerimizin kapılarını sonuna kadar açtık emniyetli bir şekilde yaşayabilmeleri için üzerimize düşen her şeyi yaptığımızı düşünüyorum.
Şimdi vatanlarına dönme vakti geldi. İnsanca , onurlarını kırmadan , rencide etmeden.
Bir gün Fomara’ya çıkıyorum yaya olarak . Baktım işportacı biri eşofman takımı satıyor arabasının arkasında ve avazı çıktığınca bağırıyor son beş adet hadi almayan kalmasın son on adet. Arabanın başı kalabalık kapış kapış satıyor. Mağazalara göre ucuz ne vergi var, ne kira , ne de eleman parası . Sattığı mallar da merdiven altı üretim yapılmış çakma markalar. Ucuz mallar ama satıcının başı kalabalık. Bağırmaya devam ediyor Haydi kalmasın son on tane , son beş tane derken satılanın yerine bir yenisi konuyor tezgaha duruyor. O son beş tane , on tane dediği eşofman takımları hiç azalmıyor. Hep son beş tane son on tane. İşportacı adam işi biliyor demek ki ; yeterli talep oluşturmak için bu sözler . Kalabalığı gören geliyor eşofman takımlarının satıldığını gören de bir iki takım alıp gidiyor.
Evet işportacı malını satmak için yolunu bulmuş . Önce talep oluşturmak lazım. Aynen bu hep böyledir. Bitün TV kanallarında seyrettiğimiz reklamların amacıda o ürünle alakalı talep oluşturmak değil mi ?
Sadece bir emtia’yı satarken mi talep oluşturulsun. Tabiiki de hayır.
Ulusal medyamız da bunu yapıyor işte . Talep oluşturuyor.
Hadi artık topraklarınız güvende bir an önce yurdumuzu terkedin gidin. Diyemeyiz. Denmez. Ayıp kaçar. Ama onları rencide etmeden memleketlerine dönmeleri için talep oluşturulabilir. Emniyetle , aileleri ile birlikte vatanlarına dönen hemşerilerini mutlu ve sevinçli hatta heyecanlı bir şekilde görenler için ülkelerine gitme talebi oluşturulabilir. Zaten bu yapılmaya çalışılıyor. Anlamak çok zor değil. Gelirken bağır giderken bağır . Stres iyi bir şey değil üstadım.
Doğru’ya sonuna kadar doğru yanlışa sonuna kadar yanlış.
Ha bir de Suriyeliler olayı gündemden düştüğünde acaba neyin üzerinden siyaset yapacak Sn. Ümit ÖZDAĞ genel başkanımız . İyi bir konu bulmak lazım.
BEN CUMHURBAŞKANI OLSAM : Taraflı tarafsız diye ayırmadan tüm medyayı dönem dönem toplayıp ne yapmak istediğimi net bir şekilde halkımızın sözcüsü olan gazetecilerimize ve medyamıza izah eder anlayış VE DESTEK beklerdim.