SARIBAL: “BU ENFLASYON, HALKIN CEBİNDEKİ SON KURUŞUN DA ALINMASI DEMEKTİR”

SARIBAL: “BU ENFLASYON, HALKIN CEBİNDEKİ SON KURUŞUN DA ALINMASI DEMEKTİR”

Gıda enflasyonunun birçok ülkenin yıllık enflasyonundan daha yüksek olduğunu vurgulayan CHP Bursa Milletvekili ve PM Üyesi Orhan Sarıbal, “Bu enflasyon, halkın cebindeki son kuruşun da alınması demektir” dedi

Sarıbal: “Bu enflasyon, halkın cebindeki son kuruşun da alınması demektir”

Gıda enflasyonunun birçok ülkenin yıllık enflasyonundan daha yüksek olduğunu vurgulayan CHP Bursa Milletvekili ve PM Üyesi Orhan Sarıbal, “Bu enflasyon, halkın cebindeki son kuruşun da alınması demektir. Tarladan pazara artan maliyetleri görmezden gelen, üreticinin alın terini yok sayan ve tüketiciyi daha da yoksullaştıran bu düzen sürdürülemez. Memurun, emeklinin, işçinin cebindeki üç kuruşa göz diken; halkı zamlarla, vergilerle ezip Saray’da şatafat içinde yaşayanlara yazıklar olsun” dedi.

CHP Bursa Milletvekili ve PM Üyesi Orhan Sarıbal, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK)’in açıkladığı Kasım Ayı Enflasyon rakamlarını Meclis’te düzenlediği basın toplantısında değerlendirdi. Milletvekili Sarıbal, Türkiye’nin ekonomi yönetiminde “rasyonaliteye dönüş” vaadiyle yola çıkan Mehmet Şimşek’in programının acı gerçekleriyle yüzleştiğini belirtti. Rakamların, ekonomik çöküşü açıkça ortaya koyduğunu, halkın en çok ihtiyaç duyduğu temel ürün ve hizmetlerde yıllık artış oranlarının korkutucu seviyelere ulaştığını dile getiren Sarıbal, “Bunun bir yol haritası değil, çıkmaz sokak olduğunu yaz aylarında söylemiştim! Kasım ve Aralık ayında, yılsonuna doğru büyük bir gıda krizinin yaşanacağını belirtmiştim. Vatandaşın alım gücü her geçen gün erirken, çarşıda pazarda hayat pahalılaşıyor. Tarladan pazara artan maliyetleri görmezden gelen, üreticinin alın terini yok sayan ve tüketiciyi daha da yoksullaştıran bu düzen sürdürülemez” dedi. İktidarın ekonominin yapısal sorunlarına çözüm bulmak yerine, günü kurtarma çabalarıyla halkı yoksulluğa mahkum ettiğini vurgulayan Milletvekili Sarıbal, “Küçük çiftçileri ortadan kaldırmayı hedefle; tarım ve gıda üretimini yabancı şirketlere bırak, ithalatı teşvik ederek uluslararası şirketleri zengin et, çiftçinin borç yükü altında ezilmesine seyirci kal ardından gıda fiyatlarındaki artışı kontrol edemeyince, ahlaksız tüccar ve gıda teröristi aramaya başla! Cadı avına gerek yok. Memurun, emeklinin, işçinin cebindeki üç kuruşa göz diken; halkı zamlarla, vergilerle ezip Saray’da şatafat içinde yaşayanlara yazıklar olsun. İhtiyacımız olan, halkın taleplerini merkeze alan, adil, üretken ve sürdürülebilir bir ekonomi politikasıdır” ifadelerini kullandı.

Türkiye gerçeği: Üretim düştü, borçlar büyüdü, yoksulluk arttı

Gıda enflasyonunun birçok ülkenin yıllık enflasyonundan daha yüksek olduğunu vurgulayan Sarıbal, “Gerçekler ortada: Üretim düştü, istihdam zayıfladı, borçlar büyüdü, yoksulluk arttı. ENAG’a göre kasım ayında enflasyon aylık yüzde 4,06 artarken yıllık yüzde 86,76’ya ulaştı. TÜİK ise bu oranı aylık yüzde 2,24, yıllık yüzde 47,09 olarak açıkladı. Aradaki uçurum, Saray’ın halktan ne kadar kopuk olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor. Gıda enflasyonu ise aylık yüzde 5,10 ile bir çok ülkenin yıllık enflasyonundan daha yüksek. TÜİK’e göre kasım ayında fiyatı en fazla artan tarım ürünleri; taze sebze yüzde 29,6, yıllık bazda yüzde 126, yumurtada 14,10, yıllık bazda 37,96, kuzu etinde 5,21, yıllık bazda 80,72, taze meyvede 4,01, yıllık bazda 60,24. Makarna, un, doğalgaz, kira her kalemde bu enflasyon, yoksulluk demektir. Bu enflasyon, halkın cebindeki son kuruşun da alınması demektir” diye konuştu.

Saraylar yükselirken halkın evi yıkıldı, sofralar küçüldü 

Milletin alın teriyle kurulan sofraya göz diken, özgürlüğü yasaklarla kuşatan, hak ve hukuku sadece kendi çıkarlarına hizmet eden bir araç haline getiren bir iktidarın halka hizmet edemeyeceğini kaydeden Sarıbal, “Saraylar yükselirken halkın evleri yıkılmış, sofraları küçülmüş, umutları çalınmıştır. Saray zihniyeti, halktan kopukluğun, adaletsizliğin ve keyfiyetin sembolü olmuştur.  Halkın iradesini yok sayan, eleştiriyi susturan ve ayrışmayı körükleyen bu anlayış, artık çökmüştür. Zincire vurulmuş bir milletin özgürlük mücadelesini, bağımsızlık aşkını ve halkın fedakârlığını anlatan bir destandır. Nâzım Hikmet’in kaleminden çıkan ve Kurtuluş Savaşı’nı en görkemli şekilde anlatan Kuvâyi Milliye’nin, halk kütüphanelerinde ‘uygunsuz içerik’ bahanesiyle yasaklandı. Hiçbir yasak, halkın özgürlük ve bağımsızlık tutkusunu karartamaz. Biz bu toprakların özgürlük destanlarına sahip çıkmaya devam edeceğiz. Nazım’ın dediği gibi, zincirlerinden başka kaybedecek hiçbir şeyi olmayanların sesi olmaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.

 

Sosyal Medyada Paylaşın:

BİRDE BUNLARA BAKIN

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?