Köşe yazarımız Zeki Baştürk makalesinde;
Önceki günlerde Tüketiciler Derneği Bursa Şubesinin düzenlediği kahvaltıya katıldım. Şube başkanı, kahvaltıya katılanlara tüketici hakları konusunda bilgilendirici bir konuşma yaptı. Kendilerine ulaşan yakınmalardan söz ederek haklarını nasıl arayacakları konusunda açıklamalarda bulundu.
Tüketici, mal ve hizmetlerden yararlanan, satın alıp kullanan, yiyip içerek tüketen kişidir. Bir de mecaz anlamı vardır. Güçten düşüren, güçsüz bırakan anlamına da gelir.
Tüketmek, tüketici sözcüklerinin anlamlarını yazarken neleri tükettiğimizi düşündüm bir an. Usuma ilk geliverenleri sıraladım hemen. Ağaçları keserek, ormanları yakarak, ozon tabakasını delerek bize yaşam veren oksijeni tükettik.
Denizleri kirleterek, akarsuları, dereleri kurutarak sularımızi tükettik. Denizlerde, göllerde balıkları, topraklarımızı zehirleyerek yiyeceklerimiz tükendi. Açlıkla, yoksullukla yaşamaya alıştık.
İçinde yaşadığımız koşulları anlatmaktan, halkı bilgilendirmek ve bilinçlendirmek için verdiğimiz uğraştan, nefesimiz tükendi. Derslerde, derneklerde, kooperatiflerde, partilerde, ulaşabildiğimiz her yerde, hak arama savaşımı için verdiğimiz emekler bizi çok yordu. Yaşanan adaletsizlikleri, sağlıkta, eğitimde, tarımda görülen haksızlıkları anlatmaktan nefesler tükendi.
Yıllardır bizleri yöneten iktidarların salt varsıllar için çalışmalar yapmaları, onlar için yasa çıkarmaları, halkı yokluk, yoksulluk ve açlıkla başbaşa bırakmaları, halkın elinde, avucunda olan ne varsa her şeyi ellerinden almaları halkın sıfırı tüketmesine neden oldu. Halkın elinde ne mal kaldı ne de para. Yaşama gücü bile elinden alındı. Elde kaldı sıfıra sıfır.
Elde avuçta ne varsa elinden alınan halk, zorlu ve çileli bir yaşam sürmek zorunda bırakılan halk , yaşamının sonuna geldiğini görüyor. Halkımızın refaha kavuşturulması, insanca yaşaması için verdiğimiz emek mücadelesinde
ömür tükettik.
Umut, tükenmeyen bir hazinedir. Umut, geleceğe yönelik düşler kurmaktır. Umut, yaşama sevincidir. Umutlar, bitmez ama bir süreliğine geçici olarak ertelenebilir. Umutlar tükendiğinde yaşamın da bir anlamı kalmaz. Ne var ki son günlerde yaşananlar, umutları tükenme noktasına getirdi.
Mülakat mağduru öğretmenler, hastanelerde ölüme terkedilen bebekler, her gün işlenen cinayetler, adaletsizlikler, yolsuzluklar, hepimizi sözün bittiği yere getiriyor.
Hepimiz, herkes tüketim çılgınlığı yaşıyoruz. Kapitalist sistem tüketime zorluyor bizleri. Her şeyi tüketiyoruz.
Her şeye karşın yine de diyorum ki geleceğe ilişkin umutları diri ve canlı tutalım. Yaşamak, güzel şey.