Köşe yazarımız Zeki Baştürk makalesinde;
Sürekli gündemde olan bir konu mülakat. Liyakatin yerini sadakatin aldığı, haksızlığın, adaletsizliğin yaşandığı bir durum. Umutları tüketen, gencecik yaşamları söndüren bir uygulama .
Şimdilerde mülakat mağduru binlerce insanı hak ararken, direnirken görüyoruz. Kimileri İl Milli Eğitim Müdürlükleri, kimileri de Millî Eğitim Bakanlığı önünde oturma eyleminde. Bunca kişinin hak arama, haksızlığa karşı direnme eylemine duyarsız kalanlar, Doğuş Can Kavaklı ‘nin canına kiymasiyla gündeme taşıdı.
Doğuş Can Kavaklı, 22 yaşında başarılı, umut dolu , pırıl pırıl bir genç. Bir yıl önce Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık bölümünü bitirdi. KPSS’den 82 puan alarak başarısını kanıtladı. Asarcık Kaymakamlığının Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfına eleman alımını duyunca başvurusunu yaptı. En yüksek puanlı olduğu için ilk sıradan mülakata alınan Doğuş, mülakat sonucunda listeye bile giremedi. Sonucu öğrendikten sonra yaşamına son verdi.
Başarılı, yaşama sevinci ile dolu, geleceğe umutla bakan bir gencin yaşamı söndü. Devlet Üniversitesini bitirmiş. Öğrencilere ve topluma rehberlik edecek, onlara yol gösterecek, sorunlarını çözmeleri için önerilerde bulunacaktı. Olmadı. Yapamadı. Çünkü bitirdiği üniversitenin diploması yetersiz bulundu. KPSS’ye girdi. Yüksek puan aldı. Yine yetmedi. Mülakata girdi ve elendi. Sonuç, umutlar tükendi, bir yaşam söndü.
Bir öğretmen gözüyle öncelikle mülakatı öğrenmeye, tanımaya çalışalım.
Mülakat, herhangi bir sosyal konu ya da sorunun üzerinde, uzman kişi ya da kişilerle yapılmış konuşmaları yansıtan yazı türüdür.
Toplumun tamamını ya da bir kısmını ilgilendiren her alanda “mülakat” yapılabilir. Gazete ve dergilerde yayımlamak üzere yapılan mülakatlar için daha çok röportaj sözcüğü kullanılır.
Sözlük anlamı ise, buluşma, görüşmedir. Günümüzde uygulanan biçimiyle, bir işe alınacak kişiyi seçmek ereğiyle, adaylarla tek tek ve yüz yüze konuşmak, görüşmek anlamını taşır. İşe alınacak kişinin yeteneklerini, becerilerini, projelerini , ekip çalışmasına yatkınlığıni belirlemek ve saptamaktır amaç.
Gerçek böyle midir acaba? Yazın türü olma özelliğini bir yana bırakırak bir sınav olarak degerlendirmesini yapalım:
Mülakat, bir ölçme değerlendirme aracı mıdır? Ölçme ve değerlendirme kime ve neye göre, hangi araçlarla yapılmaktadır?
Mülakat kurulu kimlerden oluşmaktadır? Bu kişilerin ölçme ve değerlendirme ile ilgili bilgileri, deneyimleri, araçları yeterli midir?
Sendikalardan alınan ve yapılan açiklamalardan edinilen bilgilere göre mülakat sistemi, kayırma ve yandaşları seçme sistemidir. Kurullarda görevli kişilerin iktidara yatkınlığı ile bilinen oldukları bir gerçektir. Bu nedenle başarılı, yetenekli ve uzman kişileri değil iktidara hizmet edecek kişileri seçmeleri de kaçınılmazdır. Liyakat değil sadakat değerlendirilmektedir.
Mülakatın bölgelere göre değiştiği, puanlamalarin farklılıklar gösterdiği de uygulamalardan anlaşılmaktadır.
Uzman kişilerce yapılmadığı, adaletli değil kayırmaci olduğu, ölçme ve değerlendirmeden çok bir eleme sistemi olduğu için mülakat derhal kaldırılmalıdır. Seçim öncesinde verilen sözler mutlaka tutulmalıdır.
Umutlar tükenmesin, yaşamlar sonmesin.