Zeki Baştürk yazdı; BİR YAŞAMIN DEĞERİ DOKUNDUĞU HAYATLARLA ÖLÇÜLÜR

Zeki Baştürk yazdı; BİR YAŞAMIN DEĞERİ DOKUNDUĞU HAYATLARLA ÖLÇÜLÜR

Köşe yazarımız Zeki Baştürk kaleme aldığı makalesinde;

Öğretmen olmanın, öğretmenlik mesleğinin en güzel yanı, öğrencilerinin yaşamına dokunmak, onların yaşamlarını olumlu biçimde değiştirmektir.

Öğretmen iken, mesleğin gereği olarak yaparız bunu. Ayırdına varmadan, beklentisiz, çıkarsız. Yıllar geçer. Bir yerde, bir ortamda karşılaşınca anlarsınız yaptığınız işin önemini. Ya da yaşamına dokunduğunuz kişi, arar bulur sizi. Sizin, kendisine yaptığınızı anlatınca anımsarsınız olayı. Oysa unutup gitmişsinizdir o anı, o olayı. Sizin için olağan bir davranıştır yaptığınız. Mesleğimizin gereğidir. Öğrencinin yaşamını değiştirmiştir. Onun için çok şeydir yapılan.

Son yıllarda çok sık karşılaşır oldum bu durumla. Onlar arayıp bulmuştur beni. Onlar anlatır, ben dinlerim. Şimdilerde bile anımsamam anlatılanları. Kimi açlıktan bayılmıştır, onu yemeğe yazdırmışım. Şimdilerde yurtdışında çalışan bir teknisyendir o. Kiminin evine giderek Teknik Liseye geçmesini sağlamışım. Başarılı bir makine mühendisi olarak hizmet vermektedir. Örnekleri çoğaltmak olası.

Salt benim yapmadım bu tür işleri. Her öğretmenin
yaşamına dokunduğu, yaşamını etkilediği pek çok öğrenci olmuştur. Söylemek istediğim öğretmenlik, bilgi yüklemek değil, öğrencinin yaşamına dokunmak, onu topluma yararlı bir birey durumuna getirmektir.

Bir öğretmeni en mutlu kılan şey de öğrencisinin başarılı olduğunu görmektir. Öğrencisinin başarısıyla gurur duymaktır. Bir yaşamın değeri, dokunduğunuz yaşamlarla, onların başarılarıyla ölçülür.

Bu düşüncelerimi somutlaştırmak isterim. Aşağıda alıntıladığım öykü, duygularımı pekiştirecektir. Okulların tatile girdiği bu günlerde öğretmenlere de bir ışık tutacaktır.

Mısır yetiştiren bir çiftçi, her yıl en kaliteli mısır ödülünü alırmış. Çiftçi, ödül aldığı mısırların tohumlarını da ekmeleri için komşularına dağıtırmış…

Bunu öğrenen bir gazeteci röportaj yapmak için çiftliğe gelmiş. Gazeteci çiftçiye sormuş:

–“Seninle her yıl aynı yarışmaya giren komşularına, kaliteli tohumlarından vermeyi nasıl göze alabiliyorsun?”

Çiftçi yanıtlamış: :

— “Yoksa bilmiyor musun? Rüzgar, olgunlaşan mısırlardan polenleri alır ve tarla tarla dağıtır. Eğer komşularım kalitesiz mısır yetiştirirse çapraz tozlaşma sonucu her geçen yıl ürettiğim mısırın kalitesi düşer. Eğer kaliteli mısır yetiştirmek istiyorsam, komşularıma da kaliteli mısır yetiştirmeleri için yardım etmeliyim”.

Yaşamlarımız da böyledir.

Yaşamlarını anlamlı ve iyi bir biçimde yaşamak isteyenler başkalarının yaşamlarını da zenginleştirmelidir.

Bir yaşamın değeri dokunduğu yaşamlarla ölçülür. Ve mutluluğu seçenler, başkalarının mutluluğa ulaşmasına yardım etmeli, destek olmalıdır.

Birimizin refaha ulaşması, herkesin refaha ulaşmasına bağlıdır. Buna birlikte davranmanın , birlikte başarmanın gücü ve mutluluğu da denebilir. Birlikte başarmanın, birlikte mutlu olmanın ilkesidir bu.

Buna doğa yasasi, yaşama felsefesi de denebilir. Her başarının temelinde birliktelik vardır, dayanışma vardır, güçbirliği vardır. Bu ilkeyi, yaşamımızın her alanında ve her sürecinde yaşatmalıyız.

Gerçek şu ki hiçbirimiz kazanamayız, hepimiz birden kazanmadıkça.

Sosyal Medyada Paylaşın:

BİRDE BUNLARA BAKIN

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?