Mustafa Kemal Atatürk ve Kuvayı Milliye kahramanlarının yoktan var ettikleri Türkiye Cumhuriyeti, hukuki meşruiyet ve anayasal haklar temelinde vücut bulmuş, akıl ve bilimle gelişmiş, aydınlanma devrimleri ile çağdaş uygarlık düzeyini aşma hedefine yönelmiş, mevcudiyetimizin ve istikbalimizin yegâne temeli olarak ilelebet muhafaza ve müdafaa etmekle görevli olduğumuz en kıymetli hazinemizdir.
102 yaşındaki Cumhuriyetimiz bugüne kadar bazı sıkıntılı dönemler yaşamış, ciddi yokluk ve yoksunluklarla mücadele etmiş, tümünü aşıp kalkınmayı, gelişmeyi ve demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olarak yaşamını sürdürmeyi başarmıştır.
Ancak bir süredir askeri darbe dönemlerinde bile görülmemiş hukuksuzluklarla karşı karşıya kaldığımız ve durumun giderek beka sorununa dönüşmekte olduğu ortadadır. Hukuk, siyasi iktidarın keyfi müdahaleleriyle ayaklar altına alınmaya, adalet aygıtı politik çıkarların aracı haline getirilmeye ve adeta hukukun üstünlüğü yerine, üstünlerin hukukunun egemen olduğu antidemokratik bir düzen inşa edilmeye çalışılmaktadır.
Seçimle kazanılamayan yerel yönetimlerin, yargı marifetiyle ele geçirilmesi ve halkın demokratik tercihlerinin yok sayılması açık bir ulusal irade gaspıdır, kabul edilemez.
Bilinmelidir ki, halkın seçimlerle iktidarlara verdiği yönetme yetkisinin sınırları, herkes ve her kurum için bağlayıcı olan anayasa ve yasalarla belirlenir. Bu sınırları aşan iktidarlar için meşruiyet sorunu doğması kaçınılmazdır. Atatürk’ün, “Adalet gücü bağımsız olmayan bir milletin devlet halinde varlığı kabul olunmaz.” ve “Milli iradeye uymayanların sonu yokluktur, yok olmaktır.” sözlerinden de anlaşılacağı gibi, hukuk ve adaletin yok edilmesi devletin temellerini sarsar, toplumsal kargaşa doğar. Mal ve can güvenliğinden kaygı duyan halk, bir arada yaşama duygusunu yitirir. Bu nedenle, hukukun üstünlüğü ve bağımsız yargı devletin sağlıklı işleyişi ve toplumun huzuru için vazgeçilmezdir.
Siyasi parti genel başkanından gazeteciye, belediye başkanından akademisyene, sendikacıdan iş adamına, sanatçıdan ajans sahibine ve falcıya kadar birçok insanın hukuksuz gözaltı ve tutuklamalara maruz kaldığı bu süreçte, 40 yıllık terör örgütü elebaşından “sayın kurucu önder” yaratma gayretine de tanık olduk yazık ki. Tüm bunların ve İstanbul halkının özgür iradesiyle üç kez seçtiği Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun önce yetkisiz bir kurul kararıyla 35 yıllık diplomasının iptal edilmesinin ve ertesi gün gözaltına alınarak “terör örgütü liderliği” gibi akıl almaz bir iddia ile suçlanmasının demokrasiyle bağdaştırılması kuşkusuz mümkün değildir. Sınırları emperyalist cetvellerle değil, vatan evlatlarının asil kanlarıyla çizilmiş Türkiye Cumhuriyeti’ne bunu yapmaya kimsenin hakkı yoktur.
Emperyalizme ve işbirlikçilerine karşı dünyada emsali görülmemiş bir mücadeleyle kurduğu Cumhuriyeti ve inşa ettiği demokrasiyi yaşam biçimi olarak içselleştirmiş olan halkımız, ekonominin krizden krize sürüklenmesinin de, dayanılmaz boyuta varan işsizlik ve yoksulluğun da başat nedeninin hukuk devletinden uzaklaşmak olduğunun farkındadır.
Milyonlarca yurttaşımızın temsilcileri demokratik kitle örgütleri olarak bu keyfiliğe karşı cevabımız, her zamankinden daha çok dayanışmak, birleşmek ve demokratik haklarımızı kullanarak anayasal düzeni savunmak olacaktır. Bu hukuksuz uygulamaları en güçlü şekilde kınıyor, protesto ediyor, gözaltına alınanların derhal serbest bırakılması ve hemen erken seçime gidilmesi talebiyle halkımızı demokrasiye sahip çıkmaya çağırıyoruz. Bugün demokrasi ve hukukun üstünlüğü için ses çıkarmamanın bedelinin, yarın çocuklarımızın sessiz bir karanlık içinde yaşamaya mahkum kalması olacağı unutulmamalıdır.
Gün, sarayın saltanat ve hilafet düzenini sürdürmek isteyenlere karşı halk idaresini kuran Atatürk’ün mirasına sahip çıkma günüdür!
Gün, hukuku, adaleti ve milli iradeyi koruma günüdür!
Gün, bütün toplumsal ve siyasi muhalefetin Laik Cumhuriyet ve demokrasi için birlik olma günüdür.
Yaşasın Tam Bağımsız ve Gerçekten Demokratik Türkiye!
Saygılarımızla.
Gürhan Akdoğan
ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE DERNEĞİ
Bursa Şubesi başkanı