TOPUK KANU ZULMÜNDEN KURTULMAK İSTİYORSANIZ…

TOPUK KANU ZULMÜNDEN KURTULMAK İSTİYORSANIZ…

Adana’da 2,5 aylık bebeklerinden topuk kanı alınmasına izin vermeyen Murat (40) ve Seda (35) Çakmak çiftine karşı yargı süreci başlatıldı. Bebeklerine Kayyum atanmasıyla gündeme gelen olay, topuk kanı testinin zorunluluğunu ve hukuki boyutlarını tartışmaya açtı. Ailenin avukatı Cüneyt Bülent Şeker yaşanan sürecin sıkıntılarını paylaştı. Cüneyt Bülent Şeker; hazırladığı dilekçeyi basınla paylaştı.

HAZIRLANAN BİREYSEL BAŞVURU DİLEKÇESİ ANAYASA MAHKEMESİ BAŞVURU FORMUNDAKİ SIRA İLE AŞAĞIDADIR.

-AYM kendi sitesinde de yayınladığı formun kullanılmasını istediği için bu dilekçedeki uygun gördüğünüz bölümler kopyalanıp AYM hazır başvuru formuna yapıştırılmalıdır.

-Formda ilgili yazı yetmediğinde sayfa eklenebilmektedir. Siyah Renkli olan yazılar AYM başvuru formundaki doldurulması gereken bölüm başlıkları, açık renkli olan yazılar bizim doldurduğumuz bölümlerdir.

-Üst tarafta gösterilen olay tarihleri formda sol yan tarafa yazılmalıdır.

-Yine üstte gösterilen Anayasanın ihlal edilen maddeleri formda sol yan tarafa yazılmalıdır.

 

                       TÜRKİYE CUMHURİYETİ

                           ANAYASA MAHKEMESİ

 

                     BİREYSEL BAŞVURU FORMU

 

 

  1. GENEL BİLGİLER VE DİZİ PUSULASI

 

  1. Başvurucu Sayısı : 2
  2. Başvuru Tarihi : 27.12.2024

 

  1. Başvurucunun Anayasa Mahkemesi önünde devam eden başka bir başvurusu varsa numarası:

———-

 

BAŞVURU DİZİ PUSULASI

Başvuruda ileri sürülen iddiaların temellendirilmesi için gerekli görülen belgelerin tarih sırasına göre numaralandırılarak

Her bir belgenin ana başlıklar hâlinde aşağıdaki kısma yazılması gerekmektedir (İçtüzük 60/3)

1-) Vekâletname sureti

2-) 25.05.2024 tarihli Muhammed Atay ÖZDEMİR’in doğduğu ve 8 gün boyunca gözetimde kaldığı Edremit Körfez Hastanesi EPİKRİZ RAPORU.

3-) Çocuk Hastalıkları uzmanı Dr. Nihal Solukoğlu’nun çocuk Muhammed Atay düzenli takip ettiğine dair belge ve Mahkemeye sunulan “Çocuğun bir sağlık sorunu olmadığı” ile ilgili raporu ve 28.05.2024 /04.06.2024/22.06.2024/17.07.2024/19.08.2024/19.09.2024 tarili muayene sonuçları.

4-) Edremit 1. Aile Mahkemesine ilişkin 19.07.2024 tarih, 2024/702 E. 2024/897 K. Sayılı Gerekçeli kararı ve ailenin hakimi AY.m. 10, TCK 257 çerçevesinde şikâyet dilekçesi.

5-) a-) Ondokuzmayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Bölümünde görev yapan Çocuk hastalıkları ve İmmünoloji-Allerji Metehassısı uzamın Prof.Dr. Alişan Yıldıran’ın Müşterek Çocuk Muhammed Atay Özdemir muayenesi ve topuk kanı testi adı verilen test ile aranan hastalıkların olup olmadığının tespiti amacı ile yapılan test sonuçlarını içerir 26.09.2024 tarihli rapor.

b-) Aynı amaç ile yapılan 26.09.2024 tarihli TER TESTİ sonucu.

c-) Aynı amaç ile 02.10.2024 tarihli BİOTİNİDAZ testi sonucu.

6-) Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesine ilişkin 25.11.2024 tarih, 2024/2491 E. 20240/2418 K. Sayılı Gerekçeli Kararı ve altı ay geçtikten sonra tedbir kararı verilmemesi gerektiğine ilişkin örnek kararı.

7-) 19/12/2023 tarih. 2020/22948 Başvuru numaralı AYM kararı başvuru ile ilgili bölümleri.

😎 Prof. Dr. Alişan Yıldıran topuk kanı testleri ve bu konuda yapılan hatalara ilişkin makalesinden bölümler.

 

  1. BAŞVURUCU BİLGİLERİ

 

  1. BAŞVURUCU

Adı/Soy adı: Tansel ÖZDEMİR (Anne)

  1. Numarası: ………….

Anne/Baba adı: ………….

Doğum tarihi:…………

Mesleği: Sosyoloji Danışman

Telefon numarası:……..

Mail Adresi: …………..

Adresi : ………….

 

  1. BAŞVURUCU

Adı/Soy adı: Atay ÖZDEMİR (Baba)

  1. Numarası: ………….

Anne/Baba adı: ………….

Doğum tarihi:…………

Mesleği: Marka temsilcisi/Tesisat bakım onarım uzmanı

Telefon numarası:……..

Mail Adresi: …………..

Adresi : ………….

 

III. TEMSİLCİ BİLGİLERİ

 

  1. AVUKAT BİLGİLERİ

Adı/Soy adı: Cüneyt Bülent Şeker

Baro Sicil Numarası: Bursa 2297

Müvekkilleri; …………..

Telefon Numaraları: ………….

Mail adresi: avukat.c.bulentseker@gmail.com

İş Adresi: ……………

 

  1. AÇIKLAMALAR
  2. Başvuruya Konu Olaylar ve Başvuru Yollarının Tüketilmesine İlişkin Aşamaların Tarih Sırasına Göre

Açıklanması

 

Tarih: 17.05.2024

Müvekkiller evlidir, 17.05.2024 tarihinde müşterek çocukları Muhammed Atay ÖZDEMİR “Balıkesir Edremit Körfez Hastanesin de doğmuştur. Doğumdan sonra solunum yetmezliği şüphesi ile çocuk yoğun bakım ünitesine alınmış, burada 8 gün kalmış ve bu sırada çocuktan her türlü testi yapmak için yeterli kan (14 tüp) alınmış, bu test, tetkik ve tahliller sonucu çocukta (Topuk kanı testi ile taranan hastalıklar dahil) herhangi bir hastalık bulgusuna rastlanmamıştır.(EK-2)

Tarih: 18.05.2024

Doğumdan bir gün sonra müvekkiller Edremit Akçay Mah. 41 Numaralı Aile Sağlığı Merkezinden aranarak “Kontrol için bebeğin getirmeleri” istemiş ve müvekkillerin; “Çocuk hastalık şüphesi ile hastanede, her türlü kontrol ve test yapılıyor, şu anda çıkartamıyoruz…” anlatımına rağmen, müvekkiller (Gün aşırı) aranıp rahatsız edilmiş, müvekkillere “Eğer çocuk bir an önce getirmezseniz şikâyet edeceğiz vs.” şeklinde baskı yapılmıştır.

Tarih: 27.05.2024

Çocuk hastaneden çıktıktan 2 gün sonra Aile Sağlık Merkezine kontrole götürülmüş, burada çocuğun kilo, boy ölçüsü alınmış ve çocuğa başkaca bir işlem yapılmadan aile evine gönderilmiştir. Daha sonra müvekkiller tekrar Aile Sağlığı merkezine (Herhangi izahat yapılmadan) çağırılmış, ancak müvekkiller daha önce ilgili Aile Sağlığı Merkezine gittiklerinde hijyen kurallarına dikkat edilmediğini gözlemledikleri için (Tartı cihazının kirli olması vs.) tekrar gitmek istememişlerdir.

Tarih: 28.05.2024

Bunun üzerine müvekkiller 28.05.2024 tarihinden itibaren “Çocuk Hastalıkları uzmanı” Dr.Nihal SOLUKOĞLU’nun özel kliniğine düzenli olarak müşterek çocuğu kontrollere götürmeye başlamışlardır.(EK-3)

Tarih: 04.06.2024

04.06.2024 tarihinde müvekkillere (Doğumdan 15 gün sonra) Edremit 1. Aile Mahkemesinden duruşma tebligatı gelmiştir. Müvekkil anne Tansel ÖZDEMİR; lohusa olması, mahkeme sürecinin baskısı, sürekli Aile Sağlık Merkezi ve il Sağlık Müdürlüğü tarafından mesaj ve arama ile “Kapınıza polis göndeririz, sizi dava ederiz, çocuğunuza el koyarız vs.”  şeklinde tehditler ile rahatsız edilmesi sebepleri ile strese girmiş ve sütü kesilmiştir.

Tarih: 19.07.2024

19.07.2024 tarihinde (2024/702 E. Sayılı) Edremit 1. Aile Mahkemesinde duruşma yapılmış, bu duruşmada çocuğun Körfez Hastanesinde doğumdan sonra geçirdiği tetkik süreci, doğum öncesi annenin, doğum sonrası çocuğun düzenli doktor kontrolü altında olduğuna dair tıbbi kayıtlar, çocuğu sürekli gözetim altında tutan doktorunun “Çocuğun sağlıklı olduğu” yönündeki görüşü (Çocuk bu sırada 2 aylık) mahkemeye sunulmuş ve mahkemeden “Çocuğun doktoru dinlendikten, çocuğun sağlığı hakkında gerekli uzman incelemesi ve tıbbi araştırma yapıldıktan sonra…” idarenin tedbir istemi hakkında karar verilmesi istenmiştir.

Tarih: 19.07.2024

Edremit 1. Aile Mahkemesi hâkimi ise tedbir istemi konusu ile alakasız olan “Çocukluk aşılarını yaptırdınız mı…” şeklindeki sorusuna müvekkillerin olumsuz cevap vermesi üzerine “Çocuğun sağlığı ile ilgili inceleme talebimizi” reddederek idarenin isteği doğrultusunda tedbir kararı vermiştir.(EK-4)

Tarih: 26.09.2024

Müvekkil taraf topuk kanı ile taranan 6 hastalığa ilişkin testlerin yapılmasına karşı değildir, sadece bu testlerin topuktan kan alımı sureti ile yapılmasına ve çocuk henüz kendini toparlamadan-doğumdan kısa süre sonra yapılmasına karşıdır, bunun zararlı olduğu yönünde tıbbi görüşler de mevcuttur. (Ek-8)

Bu sebep ile müşterek çocuk Muhammed Atay ÖZDEMİR 19 Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları bölümünde, Çocuk Hastalıkları ve İmmünoloji Uzmanı Prof.Dr. Alişan YILDIRAN’a (26.09.2024 tarihinde- çocuk 3,5 aylık iken) muayene ettirilmiş, topuk kanı testi ile taranan 6 hastalığa ilişkin testleri (El sırtından) kan almak ve ter testi sureti ile yaptırılmıştır. (EK-5)

 

Tarih: 30.09.2024

 

Bu muayene ve test sonuçları Bursa Bölge Adliyesi 2. Hukuk Dairesine 30.09.2024 (Eki 04.10.2024) tarihinde gönderilmiştir. İstinaf mahkemesine; “Alt mahkemenin eksik inceleme yaptığı, çocuğun sürekli uzman çocuk doktorun kontrolü altında olduğu, topuk kanı alımı ile taranan 6 hastalığa ilişkin yapılan testler ve üniversite hastanesinde uzman doktorca yapılan kapsamlı muayene sonucu çocuğun sağlıklı olduğu, test sonuçlarında ilgili hastalıklara rastlanmadığı, tedbir kararı ile hedeflenen amacın gerçekleştiği” belirtilmiş ve istinaf mahkemesinden “Edremit Aile Mahkemesinin kararının bozulması ve konusuz kalan tedbir kararının kaldırılması…” talep edilmiştir.

 

Tarih: 25.11.2024

 

Bursa Bölge Adliyesi 2. Hukuk Dairesi 25.11.2024 tarih, 2024/2491 E. 2024/2418 K. Sayılı Kararında, sadece; “26.20.2016 tarihli 29869 Sayılı Resmi Gazete de yayımlanan 29.06.2016 tarihli 2014/4077 başvuru numaralı…” AYM kararı gerekçe gösterilerek Edremit Aile Mahkemesinin Tedbir kararını “ESASTAN” onaylamıştır. (EK-5)

 

Tarih: 26.12.2024

 

Edremit 1. Aile Mahkemesi de 26.12.2024 tarihli (2024/702 E. 2024/897 K.) sayılı kararı ile mahkeme kararının 25.11.2024 tarihinde kesinleştiğini tasdik etmiştir.

 

Ancak Edremit 1. Aile Mahkemesi kararı ve Bursa BAM 2. Hukuk D. Kararı; AY. İle güvence altına alınan hakları zedeler mahiyettedir, çünkü:

 

1-) Tarafımız aleyhine tedbir kararı veren Edremit 1. Aile Mahkemesinin 2024/702 E. Sayılı Kararının ikinci sayfasının son paragrafında; “ 6. Ayın sonuna kadar alınan topuk kanı numunesi ile… tarama laboratuvarında çalışılabildi, bebek doğduktan 6 ay sonra alınan numunelerin ise çalışılmaya elverişli olmadığı bildirildiği”demektedir. Bu gerekçe ile reddedilen çok sayıda tedbir talebi olduğu gibi, bu gerekçe ile tedbir kararını bozan üst mahkeme kararları da vardır. İstinaf mahkemesinin kararı verdiği tarih olan 25.11.2024 tarihinde ise çocuk 6.5 aylıktır. (AYM başvuru yaptığımız şu sırada çocuk 7.5 aylıktır.) Edremit 1. Aile Mahkemesi ise İstinaf sonrası tedbir kararında ısrar etmişti, yani mahkemeler kendi kararlarındaki gerekçe ile çelişkili bir karar vermişlerdir. (EK-6)

2-) İstinaf ve yerel mahkemenin kararları; dayandıkları AYM kararına aykırı olduğu gibi, 19/12/2023 tarih. 2020/22948 Başvuru numaralı; “Tıbbi gerekçesi gösterilmeden mükerrer test kanı alınmasının hukuka aykırı olduğu…” yönündeki AYM kararına da aykırıdır.(EK-7) Çünkü müvekkiller doğumdan 1 hafta sonra her türlü testin yapılması için yeterli kan (14 tüp) alınmasına izin verdikleri gibi (EK-2) topuk kanı alımı ile taranan hastalıklara ilişkin bu testleri de (Yukarıda izah ettiğimiz gibi) 6 aylık süre içinde (Çocuk 3.5 aylık iken) yaptırmışlardır ve çocukta bu hastalıkların olmadığı kesinleşmiştir. Eğer amaç testlerin yapılması ve çocuğun sağlığı-üstün yararı ise bu amaç gerçekleşmiştir, Mahkemeler mevcut raporları yeterli görmüyor yahut güvenmiyor dahi olsalar ek bir rapor temin ederek karar verebilecek iken, sunulan tüm delilleri yok sayarak verdikleri bu kararlar Anayasaya ile korunan hakların özüne aykırıdır.

 

  1. Başvuru yollarının tüketildiği veya başvuru yolu öngörülmemişse ihlalin öğrenildiği tarih
  2. Başvuruya Konu Nihai Kararı Veren Mahkeme\Mercii\Makam:

Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

 

  1. Kararın Tarih ve Sayısı:

BAM 2. HD 25.11.2024 tarih, 2024/2491 E. 20240/2418 K.

 

  1. Tebliğ veya Öğrenme Tarihi:

06.12.2024

 

 

  1. Bireysel başvuru kapsamındaki haklardan hangisinin hangi nedenlerle ihlal edildiği ve buna ilişkin gerekçeler ve delillere ait özlü açıklamalar:

 

  1. m.10 KANUN ÖNÜNDE EŞİTLİK

AY 17. VÜCUT DOKUNULMAZLIĞININ KORUNMASI

AY.m.38 CEZA YERİNE GEÇEN GÜVENLİK TEDBİRLERİ ANCAK KANUN İLE KOYULUR. İDARE KİŞİ ÖZGÜRLÜĞÜNÜN KISITLANMASI SONUCU DOĞURAN BİR MÜEYYİDE UYGULAYAMAZ.

AY.m.41 AİLENİN KORUNMASI.

(Not: Bu maddeler ilgili AYM maddelerini ihlal’e yönelik açıklamaların solundaki boşluğa yerleştirilmesi gerekmektedir.)

 

A-) Edremit 1. Aile Mahkemesi 19.07.2024 tarih, 2024/702 E. 2024/897 K. Sayılı dava duruşmasının görülmesi sırasında hâkimin davanın başında kabul ettiği “Çocuğun Sağlık Durumuna ilişkin inceleme…” talebimizi; müvekkil ailenin çocuklarına aşı vurulmasına karşı (Yani aşı karşıtı) olduğunu öğrenmesinden sonra reddetmiş ve eksik inceleme ile aleyhimize tedbir kararı vermiştir.Bu sebep ile hâkim tarafımızca şikâyet edilmiştir. (Ek-4)

 

Bu durum kanun önünde eşitliğe ilişkin (AY.m.10) ile çelişmektedir. Toplumda “Aşı karşıtı” denilen esasen “Sağlık ve sosyal hayata ilişkin kararların Ulus Devlet üstü güçlerce verilmesine karşı olan…” bir kesim olduğu gibi, bu kesimi “Toplumun sağlığını tehlikeye atan, komplocu-düzen karşıtı…”gibi gören bir kesim de vardır ve bu günümüzde en önemli fikirsel-ideolojik ayrışmalardan birisidir.

 

Annenin ve çocuğun düzenli olarak doktor kontrolü ve gözetiminde olduğu, ailenin çocuğuna özeni sebebi ile sağlığı için ciddi para harcadığı açıkça dosyaya sunulan delillerden anlaşılmaktadır. (Bireysel başvuru dilekçesine yer kaplamaması için hepsi eklenmemiştir)

 

Mahkemelere sunulan uzman doktor raporları, test sonuçları yeterli görülmüyor yahut bunlara güvenilmiyor olsa dahi (Ki bunun için haklı bir sebep yoktur), bu deliller en azından başka bir rapor istenmesi için yeterli sebebi oluşturmaktadır, mahkemelerin bunu dahi yapmadan, sadece sunulan delilleri yok sayarak müvekkiller aleyhine tedbir kararı vermesinin çocuğun sağlığı-üstün yararına hizmet etmediği, kararların idarenin isteğini yerine getirmeye yönelik olduğu bizce aşikârdır.

 

B-) Her ne kadar testler tarafımızca yaptırılmış olsa dahi Bursa BAM 2. Hukuk dairesinin dayandığı; “29.06.2016 tarih, 2014/4077 başvuru numaralı…” AYM kararının “Zorunlu topuk kanı uygulaması” hakkındaki kararını farklı bir bakış açısı getirmek gayesi ile eleştirmek istemekteyiz. Anayasa Mahkemesinin ilgili kararı iki temel gerekçeye dayanmaktadır:

 

1-) “KANUNİ DAYANAK OLDUĞU” GEREKÇESİ:

Birinci gerekçe 3359 Sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunun 3. maddesinin 1. bendine dayanmaktadır. Burada; “Engelli çocuk doğumlarının engellenmesi için gebelik öncesi ve gebelik döneminde tıbbi ve eğitsel çalışmalar yapılır. Yeni doğan bebeklerin metabolizma hastalıkları için gerekli olan testlerden geçirilerek risk taşıyanların belirlenmesine ilişkin tedbirler alınır.” demektedir.

 

Bu adı üzerinde sağlık hizmetlerinin nasıl yapılacağını düzenleyen bir kanundur ve muhatabı halk-sivil vatandaşlar değildir. Bu kanun metninden çıkarılabilecek en geniş anlam; “Sağlık Bakanlığı ve ilgili yetkililerin, ilgili testlerin yapılması için gerekli imkân ve alt yapıyı sağlaması ve ihtiyaç duyanların hizmetine sunmasıdır.

 

Bu kanun metninden;”Vücut dokunulmazlığı ve velayet hakkından doğan tıbbi müdahaleyi ret haklarına ilişkin yasaların yok sayılabileceği, topuk kanı (Ve sair tarama) testlerini reddeden ailenin kolluk tarafından etkisiz hale getirilerek ve bebeğin anne kucağından cebren kopartılarak, bebekten kan ve sair örnek alındıktan sonra çocuğun aileye iade edileceği…” şeklinde bir anlam çıkartmak mümkün değildir.

 

5395 ve 1593 Sayılı kanunlardaki çocukları ve sağlığı korumaya yönelik genel hükümlerden yola çıkarak da; vücut bütünlüğüne müdahale içeren, hakkında açık kanun hükmü olmayan (AY. M.13), aciliyet ve zaruret içermeyen böyle bir konuda, idarenin sürekli değişen ve genişleyen, sağlık sektörüne iş temin etme amacına da hizmet eden, taraflı görüşüne dayanarak bir zorunluluk üretmek, sağlıklı çocuklarından kan alınması için aileleri testlere zorlamak bir hukuk devletinde mümkün değildir.

 

Ayrıca Anayasa Mahkemesinin bu kararı aynı kanunun “Tedavi ve tıbbi araştırmaları” düzenleyen 10. maddesindeki; “Bu araştırmalarda bireyin hakları… her şeyin üstünde tutulur… araştırma yapılanın rızası alınır… muvafakatını her aşamada geri çekebilir...” gibi insan onur ve rızasını koruyan hükümleri ile çelişmektedir. Şüphesiz topuk kanı tarama testleri tıbbi bir araştırmadır.

 

Anayasa mahkemesinin bu kararı “İkinci kez topuk kanı alınmasının tıbbi gerekçelerini ortaya koyulmadan yapılamayacağına…” dair verdiği (B. No: 2020/22948, 19/12/2023) kararı ile de çelişkilidir, çünkü idare ilk kez topuk kanı alırken de somut bir tıbbi kanıt ve gerekçe sunmamaktadır. İdarenin testlerin yapılmaması halinde çocukta “Çok zayıf ihtimallere dayalı” sağlık sorunları oluşabileceğine dair iddiaları, yapılmayan binlerce hastalık testi içinde geçerlidir.

 

Bizce bu karar Anayasa Mahkemesinin (11.11.2015 Tarih, 2013/1789 Başvuru Numaralı) Aile rızası hilafına aşı zorlanamayacağına yönelik kararındaki temel düşünce ile de çelişmektedir. Birisinde vücuda bir madde enjekte edilmesi, diğerinde vücuttan bir madde alınması bu uygulamaların hukuki mahiyetini değiştirmemektedir, bunlar; Kuvvetli hastalık şüphesi ve hastalık bulgusu olmayan, sağlıklı çocuklara uygulanmak istenen, koruyucu hekimlik kapsamında uygulamalardır ve koruyucu hekimliğin bir garantisi, ucu bucağı yoktur, böyle bir uygulama bahanesi ile hukuken bir zorunluluk üretilemeyeceği açıktır.

 

Ayrıca bu AYM kararı velayet hakkından doğan ailenin-kanuni temsilcinin onayı olmadan çocuğa tıbbi müdahale yapılamayacağına dair diğer mevzuat ile de çelişmektedir:

 

1219 Sayılı Tababet ve Şuabatı San’atlarının Tarzı İcrasına Dair Kanunun 70/ f.1,c.1 maddesi:”Tabipler… yapacakları her nevi ameliye için hastanın, hasta küçük veya tahtı hacir de ise veli veya vasinin evvel emirde muvafakatı alırlar” demekte.

 

Hasta Hakları Yönetmeliği m.24/f.1 maddesi; “Tıbbi müdahalelerde hastanın rızası gerekir. Hasta küçük veya mahcur ise velisinden veya vasisinden izin alınır…” demekte.

 

1999 tarihli Hekimlik Mesleği Etiği Kuralları 42. maddesi; “Reşit ve/veya mümeyyiz olmayan kişiler yönünden veli veya vasisinin aydınlatılmış onamı gerekir.” demektedir.

 

Türkiye’nin imzaladığı Lizbon bildirgesi m.5, Avrupada HHGB m.3/5, Bali Bildirgesi m.5, Bioetik Sözleşmesi m.6/2 ve (Yer kaplamasın diye sayamadığımız) birçok sözleşmede “Tıbbi müdahaleden önce yasal temsilcinin izni (Aydınlatılmış onamı) gerekir demektedir. Ki bilindiği üzere usulüne uygun şekilde TBMM onaylandığı ve yürürlüğe koyulduğu takdirde bunlar kanun hükmündedir ve Anayasaya aykırılığı dahi iddia edilememektedir.

 

Ayrıca 6698 Sayılı KVKK 6/1 anlamında “Kişilerin… sağlığı… biyometrik ve genetik verileri (Dolayısı ile kanı) özel nitelikli kişisel veridir.” Ve TMK 335 ve devamı maddelere göre çocuğun bakımı dolayısı ile kan-DNA gibi kişisel verilerin alınmasına izin verme hakkı velilere aittir. Ayrıca ailelerin özel şirketlerde işlenen bu kan örneklerine ilişkin kişisel verilerin idarece korunacağına dair ailelere hiçbir hukuki teminat da verilememektedir.

 

Yukarıdaki hükümler acil müdahale gerektirmeyen ancak hasta çocuklara yapılacak tedavi ve tıbbi müdahaleleri kapsamaktadır. Trafik kazası gibi istisnai ve acil durumlarda çocuğun sağlığı-hayatını ağır bir tehlikeden korumak için, ailenin aydınlatılmış onamı alınmadan AY.m17 de belirtilen tıbbi zorunluluklar (Zaruret hali) kapsamında tıbbi müdahale-kan örneği alınması şüphesiz hukuka uygundur.

 

Ancak sağlıklı doğan (Kuvvetli hastalık şüphesi de olmayan) her çocuktan, koruyucu hekimlik-genel sağlık taraması kapsamında (Topuk delerek) zorla kan vs. örnek almak; ailenin velayetten doğan tıbbi müdahaleyi seçme ve ret hakkını yok etmek, bu hakkı çocuk için en güvenli el olan anne-babadan alıp gittikçe özelleşen (Performans ve pirim odaklı) sağlık sistemine devretmek anlamına gelmektedir. Bu da ailenin “Sağlık Sistemindeki hata ve suistimallere karşı” çocuğunu koruyamaması sonucunu doğurması kaçınılmazdır.

 

Üstelik bu testlerle;

1-) Doğru teşhis koyulacağı garanti değildir. Testler süzgeç kâğıdına alınan kan örneklerindeki bazı maddelerin eksikliğine veya fazlalığına dayanmaktadır, ancak elde edilen sonuçların başkaca sebepleri de olabilmektedir. Testler standarttır, ancak her insan vücudu farklıdır ve test sonuçları kişiden kişiye farklılık gösterebilmektedir. Bu sebeple testler sadece hastalığın olduğu yönünde bir şüphe oluşturabilse de, tek başına bir insanı hasta ilan etmek için yeterli değildir, hastalık bulguları ve çevresel faktörlerin (Özellikle aşıların) değerlendirilmesi de önemlidir. Zaten uygulamada çok sayıda yanlış teşhise ve hatalı tedavilere rastlanmaktadır. (Prof. Dr. Alişan Yıldıran- Bebeklerde topuk kanı neden verilmemeli-makale, Ek-8)

 

2-) Testler ile doğru teşhis koyulmuş ise taranan hastalıkların tedavi edileceği, yahut ilerlemesinin durdurulacağı kesin değildir. Esasen bu hastalıklar genetik hastalıklar olup genlerin düzeltilmesi yani hastalığın tedavisi söz konusu değildir. Zaten vaat edilen çocuğun daha rahat yaşayacağı vs. hususlardır. Ancak uygulamada bu test ve tedavilere rağmen hastalığı ilerleyen ve ölen çocuklara rastlanmaktadır, zaten bu testlerin yanılmayacağına, tedavilerin sonuç vereceğine ne test şirketlerince nede Sağlık Bakanlığınca garanti verilmemektedir.

 

3-) Sağlık sektörü ve bir kısım basın ağız birliğiyle; “Testlere karşı koymanın bebeklerin hayatını tehlikeye attığını” iddia etmektedir. Bu söylemin objektif olduğuna güvenmek mümkün değildir, çünkü bu testlerin her çocuğa yapılmasında sağlık sektörünün ciddi çıkarları mevcuttur. Ancak Sağlık Bakanlığınca “Topuk kanı testi” için kan veren ve vermeyen çocuklar üzerinde karşılaştırmalı olarak yapılmış, halka açık, bilimsel-istatiksel bir çalışmada yoktur, böyle bir çalışma mevcut değilken testlerin faydalı olduğu dahi iddia edilmemesi gerekirken “Zorunlu testlerden” bahsedilmektedir.

 

4-) Üstelik topuk kanı testleri ile taranan 6 hastalıktan (Önemli olan) 3 tanesinin astronomik tedavi karşılanmamaktadır. Sağlık Sistemi aileleri (Bu bedeli ödenmeyen) bu ilaçlara yönlendirmektedir.(Ör: SMA ilacı 2 milyon dolar civarındadır.) Çocuğu hasta olan aileler yabancı ilaç şirketlerine bu parayı ödemek için meydanlarda valilik izni ile dilendirilmektedir.

 

2-) “TOPUK KANI ALINMASININ ÇOCUĞA ZARAR VERMEDİĞİ” GEREKÇESİ:

Tıp etiğinde temel kural  “Önce zarar verme” (Primum non nocere) dir. Yenidoğan bebekler için bu kural daha hassas düzeyde “Çok gerekmedikçe elleme-gözle” şeklindedir.

 

a-) DOĞUMDAN KISA SÜRE SONRAVE TOPUKTAN KAN ALMAK ZARAR VERİR Mİ?

 

1-) Doğumdan sonraki 48 Saat-bir haftalık süreçte bir bebeğin savunma sistemi henüz gelişmemiştir, kanı kolay pıhtılaşmamaktadır, normal insana göre enfeksiyon kapma riski yüksektir, ona bu dönemde dışarıdan yapılacak her müdahale risk arz etmektedir. Hele hemofili veya Kombine İmmün Yetmezlik (T hücre eksikliği) gibi bağışıklık yetmezliği ile doğan bir çocuktan (Doğumundan kısa süre sonra) kan alınması sağlığını tehlikeye atabilmekte, hatta hayati tehlike arz edebilmektedir. Bu rahatsızlıkları olmasa dahi topuk kanı alımından sonra rahatsızlanan, enfeksiyon kaptığı için yoğun bakım ünitesine kaldırılan çok sayıda çocuk vardır, hastaneler/aile sağlığı merkezleri yoğun hasta ziyareti (Hastane mikrobu) olan yerlerdir. (Prof. Dr. Alişan Yıldıran/Bebeklerde topuk kanı neden verilmemeli.)

 

2-) Doğumdan kısa süre sonra topuğun 3 noktadan delinmesi (İddia edilenin aksine) bebeğin canını acıtır ve plantar refleks’in tetiklenmesi nedeni ile (ilk yıl için geçerli) beyinde kalıcı bazı etki ve çeşitli zararlara sebebiyet verebilmektedir.(Prof. Dr. Alişan Yıldıran, Doç.Dr. Cüneyt Konuralp “Bağışıklığın arka bahçesi-2” sf-105-120)

 

b-) BEBEK DOĞAR DOĞMAZ 48 İÇİNDE KAN ALMAK DOĞRU SONUÇ VERİR Mİ?

Hastalığın doğru teşhisi için (Özellikle fenilketonüri de) çocuğun belli süre anne sütü emmesi ve kanındaki Fenil Analin’in (Fenilanalin Hidroksilaz enzimi eksikliği sebebi ile) Trozin gibi önemli bir aminoasite dönüşemediğinin görülmesi ve Fenil Analin-Fenil Keton bileşiklerinin kanda biriktiğinin görülmesi gerekir. Bu ise bebek süre süt emdikten sonra anlaşılabilir. (Doç. Dr. Cüneyt Konuralp “Bağışıklığın arka bahçesi-2” sf-105-120, https://www.youtube.com/watch?v=y4E9p5wgopY&t=39s

 

c-) TOPUKTAN KAN ALINMASI BİR ZARURET Mİ?

Bu testler el üstünden kan alınarak, idrar testi ve bazıları dil altından sürüntü alınarak yapılabilir. Topuk kılcal damarların geçtiği, kan akışının zayıf olduğu bir noktadır, topuktan alınan kanın farklı bir özelliği yoktur. (Doç. Dr. Cüneyt Konuralp “Bağışıklığın arka bahçesi-2” Sf-105-120- Prof. Dr. Alişan Yıldıran)

 

d-) ÇOCUKLARIN GELECEĞİ VE ÜSTÜN YARARI İÇİN ASIL TEHLİKE STANDART TESTLERİN ZORUNLU HALE GETİRİLMESİDİR!

Doğumdan kısa süre sonra topuktan kan alınmasının yukarıda izah ettiğimiz gibi zarar ve riskleri vardır, ancak asıl tehlike; “Standart test yaptırmamın zorunlu kabul edilmesidir!”

 

Bununu hukuki anlamı ailenin tıbbi müdahaleyi ret, tedaviyi seçme hakkının ortadan kaldırılmasıdır. Testlere karşı koyamaz hale getirilen aile, bu testler sonucu öngörülen standart (Prosedüre uygun) tedavileri ret etme hakkını (haydi haydi) kaybeder, çünkü hukukumuzda hasta ilan edilen çocuğun tedavi ettirilmemesi ailenin sorumluluğu gerektirir ve vatandaşın Prosedüre uygun yapılmış yanlış bir teşhisin aksini ispatlaması çok zordur, böylece ailenin hatalı gördüğü teşhis ve tedavilere karşı koyma;“Aile doktorumuz bu hastalığın olmadığını düşünüyor, bu ilacın yan etkileri çok ağır-tedavi garanti değil, çocuğum yoğun bakımdan çıkartmak istiyorum vs.” deme hakkı elinden alınmış olur!

 

Günümüzde bir test, aşı, ilaç, tedavi, ameliyat vs. yıllarca uygulandıktan sonra (Bu zararlıymış- bilim ilerledi vs. denilerek) vazgeçilebilmekte, bu arada zarar gören gördüğü zarar ile kalmaktadır. Prosedüre uygun kabul edilen bu uygulamalardan dolayı sağlık çalışanlarının sorumluluğuna da gidilememektedir. Adına “Zorunlu topuk kanı testleri” denilen, diğer testler ile genişletilmek istenen bu sürecin yerleşmesi halinde ailelerin; idarenin ve tıp sektörünün hata ve suistimallerine karşı çocuğunu koruyamaması söz konusudur! Basında gündemde olan “Yenidoğan çetesi” bu görüşümüzü desteklemektedir ve bu çetenin buz dağının ucu olduğunu kamuoyunda bilinmektedir.

 

Hatta böyle sınırsız bir yetki; test sonuçlarını kontrol eden kötü niyetli veya ehil olmayan bir kişi belki yüz binlerce çocuğa yanlış teşhis koyulmasına, yanlış tedaviler uygulanmasına ve hatta ölmesine sebep olabilir, bu durum çocuklarımızın geleceği için 6000 genetik, 500 metabolik hastalıktan 6 tanesinin (Yakalanma ihtimali; FKU-10.000/1, KH-4.000/1, BE-60.000/1, KF-3.500/1, KAH-10.000/1, SMA-8.000/1) erken teşhis edilememesi ile kıyaslanamayacak kadar büyük bir tehlikedir. (Bu sonuçlar testler ile doğru teşhiste bulunduğunun kabulü halinde söz konusudur.)

 

Çocuğun sağlığını koruyabilecek, ölümünü  engelleyecek (?) bedava testleri reddetmek için yalnızca cahil olmak yeterli değildir, aynı zamanda deli de olmak gerekir, müvekkiller ise ne cahildir, nede delidir. Eğitimli, çocuklarına düşkün insanlardır. Müvekkiller yaptıkları araştırma sonucu topuk kanı uygulamasının fayda ve zararına; ne Sağlık Bakanlığının, ne de test şirketlerinin bir garanti vermediğini, ancak topuk kanı uygulamasının bu hali ile (Çocuğun özel durumuna göre az veya çok) bir zararı olduğunu anlamış ve topuk kanı reddinin müşterek çocuğun menfaatine daha uygun olduğuna velayetten doğan tıbbi müdahaleyi ret-seçme hakkını kullanarak karar vermişlerdir.

 

Ve çocuğun sağlığı da bu kararlarının doğruluğunu teyit etmektedir. Ancak idarenin sadece topuk kanına özel bu ilgisi, ailelere yaptığı (Geçmişte eşi benzeri görülmemiş) baskı ve hatalı yargı kararları halkımızın devlete ve adalete olan güvenini sarsmaktadır! Şüphesiz Adalet Mülk’ün temelidir.

 

  1. DİĞER BİLGİLER

Başvuru süresi içinde yapılamamışsa mazerete ilişkin açıklamalar:

——————-

 

Tedbir talebi varsa nedenleri:

————————-

 

Adli yardım talebi varsa buna dayanak belgeler:

———————

 

  1. SONUÇ TALEPLERİ

 

1-) Edremit 1. Aile Mahkemesine ilişkin 19.07.2024 tarih, 2024/702 E. 2024/897 K. Sayılı müvekkillerin yenidoğan Muhammed Atay ÖZDEMİR’in topuk kanı vermediği gerekçesi ile verdiği tedbir kararı ve bu kararın istinaf edilmesi üzerine Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi 25.11.2024 tarih, 2024/2491 E. 20240/2418 K. Sayılı alt mahkeme kararının onaylanmasına ilişkin kararının AY. 10, 17, 38, 41 maddeleri (Ve Sayın Başkanlığın takdir edeceği diğer Anayasa madde ve hukuka aykırılıklar sebepleri ile) ANAYASAYI İHLAL ETTİĞİNE KARAR VERİLMESİNİ,

 

2-) Müvekkilerin özellikle söz konusu idari baskı ve idarenin talebi ile işleyen yargı süreci sebebi ile sütü kesilen anne Tansel ÖZDEMİR’in ve dolayısı ile müşterek çocuk Muhammed Atay ÖZDEMİR’in uğradığı manevi zararlar sebebi ile (Bu zararın karşılığı maddi olarak telafi edilemeyeceğinden) 1 TL manevi tazminata hükmedilmesini,

 

3-) Yargılama giderleri ile avukatlık ücretlerinin ilgili idareye yüklenmesini saygılarımız ile vekâleten talep ederiz.

 

VII. BEYAN VE İMZA

 

Başvuru formunda belirtilen bilgilerde ve başvuruyla ilgili koşullarda herhangi bir değişiklik olduğunda bunu Mahkemeye bildireceğimi beyan ederim.

 

Tarih:  27.12.204                                     İmza(lar):

 

 

 

 

Sosyal Medyada Paylaşın:

BİRDE BUNLARA BAKIN

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

115 queries in 5,899 seconds.