Ali Yazır yazdı; İyiliğin de sana kötülüğünde

Ali Yazır yazdı; İyiliğin de sana kötülüğünde

Köşe yazarımız Ali Yazır makalesinde; Bugün yaşadığımız dünyada işin en kötü yanı ne diye sorsanız; cevabım, “herkesin kendine çalıp kendine oynamasıdır” derim. Bugün dünyada hiçbir insan, müslümanı, hristiyanı, yahudisi, hindusu, beyazı, siyahı, devlet ya da topluluk, insanlık için, ya da kendileri için Allah’ın rızasını esas alan bir çözüm arayışı içinde değil gibi, dersek yanlış olur mu? Bu, bilemiyorum çok mu aşırı olur.

Tabii ki iyi insanlar az olsa da mutlaka mevcut. ”Dünya iyilerin yüzü suyu hürmetine duruyor oğlum derdi rahmetli annem. Hemen hepsi, var olan düzen, uluslararası globalleşen sistem içindeki dengeler üzerinde kendine üst sınıflarda bir yer bulmaya çalışıyor. Çıkarları, menfaatleri, siyasi hesablarına göre kendine uygun bir yol izliyor. Yaşananları görünce hiç kimsenin, ürettiği, yaptığı, koşuşturduğu işlerde Allah’ın rızasını hesaba kattığı yok gibi geliyor bana!.

Büyük resimdeki çizdiğim olumsuzluklar yüzünden, bireysel olarak aslında paniklemeye de gerek yok. Çünkü insan olarak kim görevini tam ve eksiksiz yapıyorsa, Allah’ın ona bir çıkış yolu göstereceğine dair dinimizden gelen çok önemli bir inanç yapımız var. Bu bizim için önemli bir değer yada sığınağımız. Ayrıca haksızlıklar karşısında susanların sayısının da toplumun çoğunluğunu oluşturduğu çok aşikar. Bu tipler için de iyi şeyler söylemek mümkün değildir.

Çevremizdeki ve içimizdeki şeytana karşı savaşımızda Allah’ın yardımını almak için, önce bizim daha akıllı, daha dürüst, daha adaletli ve daha cesur olmamız gerek. Merhametimizin, her beşeri ilişkilerimizde gazabımızdan üstün olması gerek. Müslüman olmamız nedeniyle bizim “birer yaşayan Kur’an olmamız gerek”. Hayatımız boyunca çok çalışıp üretenlerden, sabredenlerden, şükredenlerden ve haksızlıklara karşı direnenlerden olmamız gerek.

Belki de şu an kendimizle yüzleşmemizin tam zamanıdır. “Ne ekersen onu biçersin.” diye halk arasında bir söz var. Herkesin kendi eliyle yaptıklarının sonuçlarının olduğu Kur’an da da yazar ama sonrasında bunun bir öneminin olmadığını, Alemlerin Rabbi’nin tüm günahları bağışlayacağını, sevgisiyle ve merhametiyle tüm iyiliklerin de üzerine çıkacağını söyler. Şu da bilinmelidir ki, Allah kendi iradesine ve kudretine kimsenin ortak olmasını istemez.

İşte bu nedenle her insanın kötülüğünün de iyiliğinin de, Allah’ın merhametinin ve sevgisinin üzerine çıkamaz, buna ortak olamaz.
Ben bir Müslüman olarak kendi günahlarımdan korkmam, kendi iyiliklerimi de abartılı bir şey sanmam. Sadece ve sadece Allah’a sevgisine ve merhametine güvenirim. Çünkü pek çok ayette Cenabı Hakk’ın tüm günahlarınızı bağışlayacak güçte olduğunu ve bunların başımıza getireceği sıkıntıları da defedeceğini, iptal edeceğini söyler.

Bu bize ne güzel bir müjdedir. Hayatımız boyunca gökteki ve yerdeki hazinelerinden pay almak için Allahın ikramına güvenmeliyiz. Duanın kabulü tamamen senin ortaya koyduğun çabayla, imanla ve bu, senin bakış açınla alakalı. Bakış açısı önemlidir ve çözümler için her şeydir. Cenabı Allah için kulunun zannı çok önemlidir. Biz insanlara lazım olan takvadır.

Takva değişmez. Doğruluk, adalet ve hikmet tüm zamanlarda hep aynıdır. Bu özellikler Takvayı tanımlar bu manalara gelir. Namuslu, sorumlu, vicdanlı , takva sahibi insanların artık bir araya gelmesi gerekiyor.

Duanın kabulü tamamen iman gücünden geçiyor. İman da Rabbini tanımakla güçlenen bir güvenme duygusu.

Burada dua, kendi kafamızdaki Allah’a değil, Kur’an’ın anlattığı Allah’a edilmeli. Belki de duanın kabul olma sırrı buradadır?

İşin özü, İyiysen de kötüysen de sen kendine iyiysin ve kötüsün.

Sosyal Medyada Paylaşın:

BİRDE BUNLARA BAKIN

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

101 queries in 3,955 seconds.