İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Bursa Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Serdar Atilla Erdem, kaçak yapılaşma ve kentsel dönüşüm sorunları ile ilgili gerçekleştirilen basın toplantısında Bursa’da kaçak yapılaşma ile mücadelenin yeterli olmadığını belirterek, “İmarsız alanlarımıza yapılan kaçak yapılaşma bir tarafa, imarlı olan alanlardaki ruhsatlı sanayi ve konutlarımızın da kaçak olmaya evrilmiş ve bunların da kabul edilir olmuş bir Bursa’da hangi kaçak yapı ile mücadeleden bahsediyoruz?” dedi.
Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin JICA ile yapmış olduğu çalışmanın mikro bölgeleme çalışması bir an önce tamamlanıp, Bursa’nın yapı stoğu envanteri çıkartılarak tamamlanabileceğini ifade eden Erdem, “Kentsel dönüşümde riskli bölge sınıflaması yapılmalı, kentsel dönüşüm strateji belgesi acilen oluşturulmalıdır” dedi.
İMO Bursa Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Serdar Atilla Erdem, Bursa’nın çözüm bekleyen sorunlarından “Kaçak Yapılaşma ve Kentsel Dönüşüm” konusunda İMO Bursa Şubesi Yönetim Kurulu adına Şube Konferans Salonu’nda basın toplantısı gerçekleştirdi. Basın mensuplarının yoğun katılımıyla gerçekleşen toplantıda önemli bilgiler aktarıldı.
Kaçak yapılaşmanın hukuki bir sorun olmakla birlikte aynı zamanda kentlerin güvenliği, estetiği ve sürdürülebilirliği açısından ciddi tehditler oluşturduğunu belirterek sözlerine başlayan Başkan Serdar Atilla Erdem, “Plansız ve denetimsiz yapılaşma deprem riski gibi doğal afetlerle birleştiğinde, yalnızca bireyler için değil toplumun tamamı için büyük bir tehlike haline gelmektedir. Ne yazık ki bu olgu kentlerimizin birçok bölgesinde karşımıza çıkmakta ve yapı stokumuzun kalitesini, çevreyi, altyapıyı, su kaynaklarımızı, ulaşımı ve yaşanabilir alanlarımızı olumsuz yönde etkilemektedir. Öte yandan kentsel dönüşüm kavramı, sadece eski yapıların yıkılıp yerine yenilerinin yapılmasından ibaret değildir. Kentsel dönüşüm; sosyal, ekonomik ve çevresel faktörleri bir bütün olarak ele almayı gerektirir. Bilimsel esaslara dayalı, planlı ve toplum yararını gözeten bir dönüşüm anlayışı, sağlıklı ve yaşanabilir kentlerin inşası için vazgeçilmezdir. Ancak bu süreçte rant odaklı yaklaşımların ve plansız uygulamaların önüne geçmek de büyük bir sorumluluk olarak karşımızda durmaktadır. İnşaat Mühendisleri Odası olarak, bu konularda çözüm önerileri geliştirmek, kamuoyunu bilgilendirmek ve ilgili tüm paydaşlarla iş birliği içinde çalışmak en temel görevlerimizden biridir” dedi.
KAÇAK YAPILAŞMA İLE MÜCADELE SİYASET ÜSTÜ OLMALI
İnşaat Mühendisleri Odası Bursa Şubesi Komitelerinin kent sorunlarına bilimsel ve teknik olarak çözüm arayışlarını sürdürdüğünü kaydeden Başkan Erdem, kaçak yapılaşmayı şöyle değerlendirdi:
“Kaçak yapı demek bizim tanımımızla öncelikle mühendislik hizmeti almamış güvensiz alanlar ve içinde yaşayan her bir vatandaşımız için de adeta birer tabut demektir. Üzülerek belirtmek isterim ki Bursa’da kaçak inşaat kültürü oluşmuştur. Kaçak inşaat yapmanın dayanılmaz cazibesi maalesef vatandaşlarımızı yanlış uygulamalara sevk etmektedir. Hepinizin malumu üzerine çok uzun yıllardır siyasi kaygılarla kaçak yapılaşmaya göz yumulmuş, dönem dönem de çıkartılan imar aflarıyla vatandaş adeta kaçak yapı yapmaya teşvik edilmiştir. Zira bugüne kadar yapılan kaçak yapılar, yapanın yanına kâr kalmıştır. Günümüzde ve Bursa özelinde konutların yanında ayrıca kaçak sanayileşme sorunu da vardır. Bunların yanı sıra bir de insanların deprem korkuları istismar edilerek ya da doğayla buluşma tutkuları bahane edilerek turizm adı altında yeni bir kaçak yapılaşma modeli ortaya çıkmıştır. Bunlar yetmiyormuş gibi bir de Bursa’mızda hukuksuz kaçak konut ruhsatları ve kaçak imar afları ile uğraşıyoruz. Plansız sanayileşme ve imar uygulamaları sonucunda ve üzerine bir de artan plansız nüfusla beraber Bursa her geçen gün yaşanamaz bir şehir olma yolunda ilerlemektedir. Belediyelerimizin kaçak yapılaşmayla mücadelesindeki engellerin sebepleri mutlaka sorgulanarak acil çözümler üretilmesi gerekmektedir. Bu sebeple diyoruz ki artık Bursa bu hukuksuzluğu kaldırmamakta, acilen hukuka uygun planlamalara ve projelere dönerek hukuksuzluğa dur demelidir. Ne yazık ki şehrimiz 81 ilin en hırpalanmış şehridir. Kentimizde maalesef kaçak yapı kültürü oluşmuştur. Bu noktada bataklıktaki sinekler ile değil bataklığın kendisini kurutmak ile ilgili kafa yormamız gerektiği açıktır. Merkezi ve yerel yönetimler sorunu oluşturan nedenleri ortandan kaldırırsa sonuçlar da doğrudan ortadan kalkacaktır. Bursa’yı kaçak yapı cenneti haline getiren anlayışla neden kentimiz mücadele edemiyor? Yalova, Bilecik ve sanayi şehri olan Kocaeli deprem sonrası kaçak yapılaşmayı neredeyse sıfırlamışken biz neden hala 2025 yılında kaçak yapıyı konuşuyoruz. Sonuç olarak kaçak yapılaşma ile mücadeledeki çalışmamızda belirttiğimiz çözüm önerilerimizin işler hale gelebilmesi için ilk önce; Ülkemizde ve kentimizde kaçak yapılaşma sorunu, merkezi ve yerel yönetimlerce siyaset üstü bir yaklaşımla değerlendirilmelidir. Yani kaçak inşaat yapan kişi, kurum ve kuruluşlar bu suçun cezasını mutlaka ödeyeceğini bilmelidir. Bu cezalar da mutlak suretle caydırıcı olmalı ve uygulanmalıdır. Neyi kastettiğimizi bir örnekle açmak gerekirse, belediyelerimizin kaçak yapılarda vatandaşlarımızı maddi olarak cezalandıramadığını biliyor muydunuz? Ülkemizde kaçak yapılaşmanın herhangi bir parasal cezai karşılığı maalesef yoktur. 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 42. Maddesine göre kaçak yapılara belediye encümenince kaçak inşaat cezaları verilmektedir. Aynı zamanda kaçak yapı sahipleri TCK 184. Maddesi gereğince imar kirliliğine sebep olmaktan, asliye ceza mahkemelerince yargılanıp ceza almaktadır. Bu cezaların para cezasına çevrilmesine müteakip bir suça iki ceza olmaz ilkesi gereğince belediyece verilen para cezası iptal edilmekte, ödenmiş ise de belediyelerce vatandaşa iade edilmektedir. Bu sebeple mahkemenin verdiği para cezası belediyelerimizin kestiği para cezasının çok çok altında olduğundan kaçak yapı yapan vatandaş mahkeme sonucunu bekleyerek belediyenin kesmiş olduğu cezayı dikkate almamaktadır ve böylelikle belediyelerin kaçak yapılaşma ile mücadelesi caydırıcı olmaktan çıkmaktadır.”
NİLÜFER’DE ÇÖZÜM TEKNİK VE BİLİMSEL OLMAKTAN ÇIKMIŞTIR
Nilüfer İlçesi’nde yeni yapılaşmalarda yaşanan sorunlara değinen İMO Bursa Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Serdar Atilla Erdem, “Nilüfer’de planlı arsalar üzerine yapılan ruhsatlı ancak olması gereken emsalin kat be kat fazlası yapılarak yükselen inşaatların varlığı hepimizin malumu. Bu imara aykırı inşaatlar kentimizde ulaşımdan altyapıya yaşanabilir şehir kültüründen uzaklaşmamızın en önemli etkenlerindendir. Hukuki olarak yapılması gereken imar planlarına aykırı yapılmış olan tüm binaların mevcut imar şartlarına uygun hale getirilmesidir. Fakat bu sorun hukuksuz uygulamalarla o kadar büyümüştür ki çözüm artık teknik ve bilimsel olmaktan çıkmış siyasal ve sosyolojik bir hale evrilmiştir. Biz İMO Bursa Şubesi olarak bu gerekçelerle diyoruz ki meslek odaları hukuka tekniğe ve bilime bağlı kalmak gibi bir sorumluluğa sahiptirler ve bu yüzden hukuki olmayan çözüm adı altında üretilen uygulamaların içerisinde bulunmayacağımızı buradan bir kez daha duyurmuş olmak istiyoruz. O yüzden diyoruz ki elbette hukuksuz talepler her zaman olacaktır. Peki kamu ne için var? Bu tarz hukuksuz taleplere dur demek için değil mi? Bir daha Bursa’mızda sosyolojik sorunlar yaşamamak için kamu kurumlarını bu tarz hukuksuz uygulamalara izin vermemeye davet ediyoruz” diye açıkladı.
TİNY HOUSE, BAĞ EVİ, BUNGALOV GİBİ KAÇAK YAPILAR YAPANIN YANINA KAR KALIYOR
Kaçak yapılar ile ilgili kentteki bir diğer sorunun da insanların deprem korkuları istismar edilerek ya da doğayla buluşma tutkuları bahane edilerek turizm adı altında tiny house, bağ evi, bungalov gibi kaçak tesis edilen site oluşumları ve ticari işletmeler olduğuna dikkat çeken Başkan Erdem, “Bu konuda kanun ve yönetmelikler belli olup bunların dışına taşarak yapılmış olan hukuksuz uygulamaların yetkili belediyelerimizce tespit edilip gerekli kaçak yapı işleminin bir an önce yapılması en önemli uyarımızdır. Ancak biliyoruz ki tespitler yapılmış olmasına rağmen kentimizde her konuda olduğu gibi bu konuda da yapılan yapanın yanına kâr kalmaktadır” dedi.
KAÇAK YAPILAŞMA İLE MÜCADELE, İLK ÖNCE GÜÇLÜNÜN HUKUKSUZ UYGULAMALARINDAN BAŞLAYARAK OLUR
Sanayi şehri Bursa’da kaçak sanayileşme patlaması yaşandığının altını çizen Başkan Serdar Atilla Erdem, şunları söyledi:
“Kıymetli tarım arazilerimiz üzerinde ne yazık ki kâr amacıyla kurulmuş olan sanayi yapılarının önce depo diye başlayarak sonra fabrikalara dönüşen süreçleri tüm Bursa’nın gözü önünde yaşanmaktadır. Bu kadar imarlı sanayi arsamız varken, mevcut sanayi bölgelerinde halen daha doluluk tamamlanmamışken sanayi inşaatının kaçak olarak yapılıyor olması herhalde bir tek bizim şehrimize nasip olmuştur. Ayrıca mevcut OSB bölgelerinde sundurma adı altında ruhsatlı sanayi binalarına eklenti olarak, mühendislik hizmeti almadan yapılarak üretime alınan sanayi yapıları da en yaygın kaçak yapı çeşitlerinden biri olarak karşımıza çıkması düşündürücü değil midir? Yani imarsız alanlarımıza yapılan kaçak yapılaşma bir tarafa, imarlı olan alanlardaki ruhsatlı sanayi ve konutlarımızın da kaçak olmaya evrilmiş ve bunların da kabul edilir olmuş bir Bursa’da hangi kaçak yapı ile mücadeleden bahsediyoruz? Kentimizin nefes alınamaz, yaşanılamaz hale gelmesinin en önemli sebeplerinden olan kaçak yapılaşmaya yukarıda vermiş olduğumuz birkaç önemli örnekle diyoruz ki; Kentimizde kaçak yapılaşma sorunu merkezi ve yerel yönetimlerce siyaset üstü bir yaklaşımla değerlendirilmelidir. Yani kaçak inşaat yapan kişi kurum ve kuruluşlar bu suçun cezasının mutlaka ödeyeceğini bilmelidir. Bu cezalarda mutlak suretle caydırıcı olmalı ve uygulanmalıdır. Bununla ilgili mevcut sistemdeki aksaklıklar giderilmeli gerekli düzenlemeler ivedilikle yapılmalıdır. Ve kaçak yapılaşma ile mücadeleye ilk önce güçlünün hukuksuz uygulamalarından başlayarak ardından sade vatandaşın yaptığı kaçak yapılaşmaya doğru sürdürdüğümüzde vereceğimiz mücadele daha anlamlı olacaktır. Mesela Kestel Soğuksu’da imar planları onaylanmamış, mahkeme süreci devam ederken, İMO Bursa olarak kaçak yapılaşmayla mücadele etmesi gereken kurumlara “müdahale edin” başvurumuzun halen karşılık bulmuyor olması düşündürücü değil midir? Güçlünün bu hukuksuzluktaki cüretkârlığının sebebini anlamamızı kimse bizden beklemesin. O yüzden diyoruz ki ben yaptım oldu uygulamalarına karşı önce güçlünün hukuksuzluğu ile hep birlikte mücadele edelim.
KENTSEL DÖNÜŞÜM STRATEJİ BELGESİ ACİLEN OLUŞTURULMALIDIR
Bursa’nın huzurlu, yaşanabilir, dirençli ve ruhunu geri kazanmış olarak acilen dönüşmesi gerektiğini vurgulayan Başkan Serdar Atilla Erdem, kentsel dönüşüm sorununun uzun yıllardır konuşulduğunu söyledi.
Erdem, kentsel dönüşüme maalesef Bursa’da ilk düğmeyi yanlış ilikleyerek, planlama yapmadan, dönüşüme ihtiyaç olan bölgelerden değil, rantı bol olan bölgelerden başlandığını tekrar vurgulayarak yapılan yanlışları ve yapılması gerekenleri şöyle dile getirdi:
“Elimizdeki veriler net olmamakla beraber ülkemizde dönüşmesi gereken yaklaşık 7 milyon konuttan bahsedebiliriz. Bursa’mız için ise riskli yapı stoğumuzun yaklaşık yüzde 65 seviyelerinde olduğu öngörülmektedir. İşte biz diyoruz ki planlamanın en önemli ayağı olan gerçek veri değerlerine ulaşmak, sağlıklı dönüşüm için en önemli konudur. Bu çerçevede ısrarla talebimiz Büyükşehir Belediyesi ve İMO Bursa Şubesi arasında yapılacak bir protokolle tüm şehrimizin yapı stoğu envanterini net bir şekilde ortaya koymaktır. Bu veriler doğrultusunda kentsel dönüşüm yol haritamızı ortaya çıkarmış olup kent anayasası için önemli bir bilimsel veriyi belirlemiş olacağız. Öncelikle kentsel dönüşüm strateji belgesi ivedilikle hazırlanmalı, kentsel dönüşüm uygulanacak bölgelerde bütüncül planlama ilkeleri her bölge için aynı değil bölgenin özelliklerine göre esnetilerek uygulanması sağlanmalıdır. Tam yeri gelmişken devletimize de buradan önemli bir çağrıda bulunmak istiyorum. Mevcut işleyiş ile kentsel dönüşümü gerçekleştirmek mümkün değildir. Bu noktada vatandaş ve devlet taşın altına elini koymadığı sürece sadece rantın olduğu bölgeler yenilenir hepsi o kadar. Bu çerçevede 7 milyon dönüşmesi gereken konuttan bahsedilirken bu dönüşümün sadece kamu eliyle yapılması hayalcilikten öteye geçemez. O halde ne yapmak lazım? Özel iştirakleri de kentsel dönüşüme dahil etmenin matematiğini ortaya koymalıyız. Yapılması gereken bir miktar kamunun emsal artışı sağlaması, vatandaşın bir miktar bedel ödemesi veya mevcut alandan bir miktar feragat etmesiyle taşın altına elini koyarak ve devletin de bir miktar hibe veya faizsiz kredi ile katkı koyarak kentsel dönüşümü desteklemesi gerekmektedir. Bu üçlü sac ayağı uyumlu bir şekilde sürdürülebilir çalıştırıldığında şehrimizin huzurlu, yaşanabilir, dirençli ve ruhunu yeniden geri kazanmış dönüşümü gerçekleşmiş olacaktır. Burada vatandaşı bilinçlendirmek başta kamu olmak üzere hem biz meslek odaları hem de siz değerli basın mensuplarının sorumluluğudur. Bu sebeple bizler aynı dili konuşmalı, kentsel dönüşümü sağlayacağız değil vatandaşa kentsel dönüşümü birlikte başaracağız söylemi üzerinden harekete geçilmelidir. Bunu neden söylüyoruz, aracınızı yenilerken nasıl bir bedel ödüyorsanız evinizi yenilerken de bir bedel ödenmelidir elbette. Sadece emsal artışı ile konuyu çözmeye çalıştığınızda gökyüzünü kapatan, yoğunlaşmış, altyapı yetersizliklerine neden olan, ulaşımın kilitlendiği, sağlıksız bir kent inşa etmiş oluyorsunuz. İşte bu noktada devletimizin de çözüm üretmesi ve imkânı olmayan vatandaşlara kolaylık sağlayacak yaklaşımlarda bulunması gerekmektedir. Tanıtımlar ile kentsel dönüşümün bedelsiz olamayacağı ya üzerine fark ödeyerek ya da mevcut alandan fedakârlık ederek dönüşümden istifade etmesi gerektiği doğru bir şekilde anlatılmalıdır. Bu gerekçelerle kentsel dönüşüm acilen, parsel bazlı değil bütüncül bir yaklaşımla kriterleri şeffaf bir şekilde, ortak akılla tüm şehir için aynı olacak şekilde belirlenerek planlanmalı ve uygulamaya geçilmelidir.”
YAPI STOĞU ENVANTERİ ÇIKARTILARAK MİKRO BÖLGELEME TAMAMLANMALI
Kentsel Dönüşüm Çalıştayı’nın verilerini hazırlayarak duyuracaklarını açıklayan İMO Bursa Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Serdar Atilla Erdem, Kentsel Dönüşüm Komitesinin hazırlamış olduğu yöntemler ve çözümler şu şekilde açıkladı:
1) 2025 yılı içerisinde yapı stoğu envanteri çıkartılarak binaların depreme karşı nasıl davranacağı net bir şekilde ortaya çıkarılmalıdır. Bunu gerçekleştirmek için BBB ile İMO Bursa Şubesi şehrimizin yapı stoğu envanterini çıkarmak adına protokol yaparak harekete geçmelidir. BBB’nin JICA ile yapmış olduğu çalışma çok kıymetli olup bir an önce bu çalışmadaki mikro bölgeleme çalışmaları tamamlanıp yukarıda bahsettiğimiz çalışma ile gerçek anlamda tamamlanmış olacaktır. Bina yapı stoğu envanteri Bursa’nın tamamında çıkartıldığı, kentsel dönüşümde riskli bölge sınıflaması yapılmalı, kentsel dönüşüm strateji belgesi oluşturulmalıdır. Kentsel dönüşüme hangi mahalle hangi bölgeden başlanacağının yol haritası belirlenmelidir. Bursa’yı aynı anda kentsel dönüşüme sokmak süreci çıkmaz hale getirmektedir. Bu sebeple yapı stoğu envanter çalışmasına göre oluşacak risk sıralamasına göre kentsel dönüşüm eylem planı en riskli bölgelerden başlayıp bölge bölge, kamu ve özel sektör elbirliği ile dönüşümü yapması sağlanmalıdır.
2) Kentsel dönüşüme ada veya parsel bazlı dönüşüm yerine bütüncül kentsel dönüşüm planlaması yapılmalıdır. Kriterler şeffaf bir şekilde adil olarak özel sektörü içine dahil edecek bir model oluşturularak planlanmalıdır.
3) Kentsel dönüşüm uygulamalarının önünü açmak için yeni yapılaşma alanları ile yoğunluğu olan yapılaşmış bölgelerin birbirinden ayrılması gerekmektedir. Bu sebeple kentsel dönüşüm uygulanacak bölgelerde bütüncül planlama ilkeleri her bölge için aynı değil bölgenin özelliklerine göre esnetilerek uygulanması sağlanmalıdır. Bu çalışma için bakanlık ile ortak çalışmalar yürütülmelidir. İlgili meslek odaları bu süreçte dirençli Bursa için sorumluluk almalıdır. BBB’nin kurduğu danışma kurullarında bahsettiğimiz planlama ilkeleri etap etap dönüşümün önünü açacak şekilde belirlenerek tüm danışma kurulları üyeleri tarafından imza altına alınmalı ve bu kriterler belediye meclisinden geçirilerek bakanlık onayları alınması için tüm çalışmalar elbirliği ile yürütülmelidir.
4) Şu an kentsel dönüşümün önündeki en önemli sorun vatandaştaki yanlış dönüşüm bilincidir. Bu sebeple vatandaşın elini taşın altına koyması gerektiği bilinci oluşturulabilmesi için kamuyu farkındalık çalışmaları tüm paydaşlar tarafından ortak bir şekilde gerçekleştirilmelidir.
5) Yoğunluğu yüksek olan mevcut yapılaşmış bölgelerde rezerv alan oluşturulmadan dönüşüm imkansızdır. Bu sebeple BBB kent anayasası içerisinde sadece kentsel dönüşümde ihtiyaç olan rezerv alan oluşturmak adına şehir merkezinde kalmış, depremsellik açısından risk taşıyan atıl, çöküntü haline gelmiş sanayi ve konut bölgelerinin boşaltılıp taşınması için yeni imar alanları oluşturulabilir. Mesela sanayi arsa üretim talepleri mevcut sanayi bölgeleri tam olarak dolmadan istenmesini iyi niyetli bir yaklaşım olarak kabul etmemiz mümkün değildir. Ancak kent anayasası içerisinde tarım alanlarımız, su kaynaklarımız ve ulaşımı sıkıntıya sokmayacak yeni sanayi alanları şeffaf bir şekilde belirlenip, bunlar sadece kent içerisinde kalan, deprem riski barındıran, âtıl duruma gelmiş sanayi bölgelerinin merkezden uzaklaştırılıp taşınması için açılmalıdır. Ve bu uygulama sonucunda kent içinde boşalan sanayi bölgeleri kentsel dönüşüm için rezerv alan olarak değerlendirilmesi en önemli önerilerimizdendir.
6) Kentsel dönüşüm sadece riskli binaların yıkılıp yeniden yapılması ile değil, binaların güçlendirilmesi de bir kentsel dönüşüm metodu olarak dikkate alınmalıdır. Ayrıca deprem riski taşıyan mevcut yapıların yerinde dönüşümünün önünün açılması için yapıldığı dönemdeki imar haklarının korunması adına tüm hukuki çalışmalar yapılmalıdır. Açıklamam gerekirse eski imar planına göre yapılmış eski binanın yıkılıp yeni plana göre yapılmasında hak kayıpları olmaktadır. Eğer vatandaş kendi gücü ile hiçbir ekstra emsal artışı istemeden mevcut binasının aynı plan ve ölçülerde yeniden yapmayı talep ediyorsa bunun önünü neden tıkayalım? Çöküntü alanlarının rehabilite edildiği yaşanabilir, ulaşım sorunu çözülmüş, şehrimizin ruhunu geri kazandıracağımız planlamalar ile hayata geçirilmesi önemlidir. Bu çerçevede kaybolmaya yüz tutmuş tarih yapılarımızın yeniden geri kazandırılması sağlanmalıdır. Mesela hanlar bölgesi ve hisar bölgesinde olduğu gibi.
7) Kent anayasası yapılmadan makro projeler için Bursa’da bir çivi dahil çakılmasına müsaade etmeyeceğimizi her platformda söyledik. Elbette Kentsel Dönüşüm Planlaması yukarıda bahsettiğimiz çözümler ışığında kent anayasasında yapılmalıdır. Fakat şehrimizin her an deprem tehlikesi altında olduğunu düşündüğümüzde kentsel dönüşüm projelerimize pozitif ayrımcılık yapıp kent anayasasını beklemeden elde var olan haklar kentsel dönüşüm ve yasası yönetmeliğinde tanımlanan imar kurallarına aykırı olmadan yapılması kırmızı çizgimizdir. Kentsel dönüşüm gerekçe gösterilerek imar haklarını ve yoğunluklarının çizgileri dışına taşmaması en önemli uyarımızdır.
İMO Bursa Şubesi’nin 94’ten bugüne Bursa’nın vicdanı, teminatı olmak adına tüm gücü ile çalışmalarını sürdürdüğünün altını bir kez daha çizen Erdem, Yönetim Kurulu olarak bu dönemde de kent sorunlarını bir plan dahilinde ele alıp neden sonuç ve çözüm önerilerini basın mensupları ve kamuoyu ile paylaşmayı sürdüreceklerini dile getirdi.
Başkan Erdem, konuşmanın ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı.