Geçmiş dönem PM Üyesi Güler Buğday makalesinde;
Huzurevine yatırılan yaşlı bir kadının duygularını yazdığı acı dolu üzüntü veren bir mektup bu yazımı ikinci kez yazmama sebep oldu:
Bu mektubu empati yaparak veya sadece vicdanınızla okursanız benim daha önce yazdığım yazımı daha doğru anlar ve gereğinin yapılması için katkı koyarsınız.
Bana hiç kimse Bursa Büyükşehir Belediyesinde 122 yaşlı veya yalnız bırakılmış insan için bu anormal zammı savunarak maliyet hesabı yapmasın!!!!
Özellikle 23 Yılık ceberrut iktidarın asgari ücrete %30 zam yaparak çoğunluk olarak bu ücretle yaşandığı için bu zamla insanları açlık ve yoksulluğa ittiği bu süreçte bu %230 oranda artış asla kabul edilemz.
Amacım tartışma yaratmak veya kişileri hedefe koyup açık aramak değil.
Belediyeler gerekli gereksiz her yere para bulurken sol/sosyal demokrat olmanın gereği olan öncelikleri doğru belirlemelidirler.
Özellikle geleceğimiz olan çocuklarımızın bırakıldığı esirgeme kurumlarına,
Çaresiz ve zorda bırakılmış kadınlarımızın mecbur olduğu sığınma evlerine,
Yalnız veya yaşlı olanların istesin veya istemeden kalmaya mecbur olduğu huzurevlerine sahip çıkmak hatta hiç para almadan bakabilmek sol/sosyal demokratların görevidir.
Dostlarım, Yoldaşlarım, Canlarım, kimse bu konuya duyarsız kalmamalıdır.
Anlamamakta direnip duyarsızlık içinde huzurevinde kalanlardan bir kişinin maliyetinden bahsetmemelidir.
Özellikle tuzu kuru olan ve bulunduğu konumu hak etmeden veya anlamadan %230 zammı üzülmeden, hatta utanmadan “sembolik rakam” olarak niteleyenlerin o görevden uzaklaştırılmaları gerekmektedir.
CHP’nin yönettiği belediyelerimizde her koşulda huzurevleri açılmalı, varsa da sayıları çoğaltılmalı olanlardan da kar veya maliyet hesabı yapılmadan en iyi hizmet sunulmalıdır.
Alt kısımda bakıp büyüttüğü çocuklarının ve torunlarının evlerine sığdıramayıp huzur evine bırakılmış yaşlı bir teyzemizin mektubunu paylaşıyorum:
“82 yaşındayım, 4 çocuk, 11 torun, 2 büyük torun sahibiyim.
Şimdi ise 12 metrekarelik bir odada yalnız başımayım.
Artık bir evim, hatta sevdiklerim bile yok.
Etrafımda sadece odamı toplayan, yemek yapan, yatağımı havalandıran, tansiyonumu kontrol eden vazifeli insanlar var.
Torunlarımın kahkahaları yok artık, büyümelerini, sarılıp öpmelerini, didişip kavga etmelerini izleyemiyorum.
Bazıları 15 günde bir, bazıları üç dört ayda bir beni görmeye geliyor bazıları ise hiç gelmiyor.
Oysa ben onları bir gün görmesem bile çok özlüyorum.
Artık nugget, sahanda yumurta, etli börek yapamıyorum.
Tek bir eğlencem var bulmaca çözmek, işte bununla biraz vakit geçiriyorum.
Ne kadar ömrüm kaldı bilmiyorum ama bu yalnızlığa alışmam lazım.
Elimden geldiğince benden daha kötü durumda olanlara yardım ediyorum.
Sık sık ölenler oluyor çok bağlanmak istemesem de yine de onlardan ayrıldığıma çok üzülüyorum.
Çünkü bir gün sıranın bana da geleceğini biliyorum.
Yalnızken ailemin resimlerine ve evden getirdiğim bazı eşyalara bakıp anıları tazeliyorum.
Bana ait olan tek şey işte bu hatıralar. En çok da ölürken yanımda kimsenin olmayacağı, son kez evlatlarımın yüzünü göremeyecek olmak beni üzüyor.
Umarım gelecek nesiller ailelerinin kıymetini bilir ve anne babalarına onları yetiştirmek için verdikleri emeğin, harcadıkları zamanın karşılığını fazlasıyla verirler.
Anne babanızı çok sevin ve saygı anlayış gösterin çünkü anne babanın yedeği yok…!!!
HER YAŞLI İNSAN BİR ANNE BABADIR…
DEĞERLERİNİ BİLELİM….
Alıntıdır
Paletimden Renkler
Sevgiyle saygıyla, eşit yurttaşlar olarak barış ve kardeşlik duyguları ile insanca, onurluca, özgürce, haksızlıklara ve hukuksuzluklara izin vermeden yaşayalım ve yaşatalım.