Bundan 19 yıl önce 29 Aralık 2005 tarihinde bugün, Bursa-Nilüfer Yaylacık mahallesinde faaliyet gösteren, Özay Tekstil işyerinde günlük 16 saat, fazla mesaiye bırakılan 11 işçi çalışırken, patron özel sigortadan para almak için gece yarısı çıkardığı yangın sonucu, 5 kadın işçi kardeşimiz yakılarak hayatını yitirdi. Sendikamız BADİS 19 yıldır her yıl 29 Aralık’ta unutmamak ve unutturmamak için anıyoruz.

Özay Tekstil İşyerinde gece çalışma yasağı olmasına rağmen, sigortasız 16 ve 17 yaşında 2 çocuk işçi ile 3 aylık hamile kadın çalıştırılmıştır. Yangın raporu önce yangın çıkarılmış denmesine rağmen, katil patronun itirazı üzerine elektrik olmayan yerde, yangın elektrikten çıktığı söylenmiştir. Katil patronun mahkemedeki ifadesinde yangın saatinde çalışan işçi olduğunu bilmiyordum, ayrıca onlar isteseydi, bilmedikleri yangın merdiveninden çıkarlardı demiştir. 5 kadın işçinin ölümüyle ilgili mahkemeye verilen üçlü bilirkişi raporunda ise, mahkemeyi dahi şaşırtacak şekilde ölen işçiler iikinci kattan atlayabilirdi denmiştir. 5 kadın işçinin ölümüne neden olan katil patrona verilen 12 yıl hapis cezası, patronun cezaevine girmemesi için, ceza 182 bin liraya çevrilmiş, ayrıca kolay ödesin diye 12 takside bölünmüştür. Para öldürülen işçilerin ailelerine değil, doymak bilmeyenler yesin diye hazineye, yani bütçeye ödenmiştir.

Katil patron hesap verecek,

Sendikamız BADİS; önlemler alınmadığı ve görmemiz engellendiği için, iş cinayetine dönüşen veya ömür boyu engelli bırakan, iş kazaları ile meslek hastalıklarına karşı, 19 yıldır işyerlerinde ve yaşam alanlarında başlattığımız mücadelemiz devam ediyor. İşyerlerinde önlemler alınmadığı ve görmemiz engellendiği için, meydana gelen iş kazaları ile meslek hastalıklarında hayatını yitiren veya ömür boyu engelli kalan işçilerin sayısı, doğru tespit edilmeyip saklanmaktadır. Ayrıca işçi sağlığı ve iş güvenliği kanununda 50’den az çalışanı olan, sözde az tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinin %60’ını kapsayan, iş güvenliği uzmanı ve işyeri hekimi görevlendirilmesine ilişkin hüküm, 12 yıldır ertelenerek işçilerin can güvenliği hiçe sayılmaktadır.

Ulusal basından, işçilerin mesai arkadaşlarından, ailelerden, iş güvenliği uzmanlarından, işyeri hekimlerinden, sendikalardan ve basından toplanan bilgilere göre, işçi sağlığı ve iş güvenliği meclisinin her ay yayınladığı raporlarda, iş cinayetleri sonucu 2024 yılının 11 ayında hayatını yitiren işçi sayısı 1.708 kişidir. Hayatını yitirenlerden 8’i Milli Eğitim Bakanlığının MESEM projesi adı altında, işyerlerine gönderilip sözde eğitim amaçlı, ağır şartlarda çalıştırılan 14-17 yaşları arası çocuk işçilerdir. Açığa çıkarılmayan meslek hastalıklarında ölenlerin sayısı daha fazladır. Ayrıca ömür boyu engelli kalanların sayısı ise yılda 10 binin üzerine çıkmaktadır.

İşyerinde ölüm cinayettir

Değerli ve onurlu işçi kardeşlerim;

Alınmayan önlemlerden ve görmemiz engellendiğinden dolayı, iş cinayetine dönüşen iş kazaları ile meslek hastalıklarını önlemek için;

Emeğin “sözde” karşılığı olarak belirlenen asgari geçim ücretinin özel ve kamu ayrımı yapılmadan açlık sınırı değil, insan onuruna yaraşır bir şekilde yaşamaya yetecek kadar, en az yoksulluk sınırı seviyesinde olmalı,

Günlük 8 saat yerine 12 veya 16 saat olan çalışma, günlük 6, haftalık ise 35 saati geçmemeli ve tatillerde kesinlikle çalışılmamalı,

20-25 yıl çalışma hayatında alabildiğine yorulmuş ve emekli olmuş yaşlıların emekli maaşları, en az yoksulluk sınırı seviyesine çıkartılmalı ve yaşlı emekliler çalıştırılmamalı,

İşyerlerinde 3 işçinin yaptığı işler, 1 kişiye yaptırıp ağırlaştırılan iş yükü derhal düşürülmeli,

İşçilerin emeğiyle üretilen değerden elde edilen zenginlik, eşit bir şekilde paylaştırılarak, yaratılan işsizlik, yoksulluk ve pahalılık kaldırılmalı,

İş cinayetlerinin diğer bir nedeni, işçilerin sendikalarda örgütlenmesine engel olunmasıdır. Sendikal örgütlenmenin önündeki yasal ve zorba engeller kaldırılmadıkça, sendikasız işçi, sendikasız uzman, örgütsüz bir çalışma yaşamı devam ettiği sürece, işçiler güvencesiz kalmaya devam edecektir. Bu nedenle sendikaların önündeki tüm engeller derhal kaldırılmalıdır.

Örgütlenme hakkımız engellenemez,

Çalışanların işyerlerine sadece robotlaştırılmış vücutları gidiyor. İşçilerin akılları burjuva sisteminin içine düşürdüğü borçlarla, zorluklarla ve sıkıntılarla meşgul ediliyor.

Burjuvazi iş cinayetlerini kader ve fıtrat olarak tanımlıyor. Biz bu tanımlamayı kesinlikle kabul etmiyoruz.

Kader patronların maliyeti ağır denerek almadıkları önlemlerdir. Fıtrat dedikleri ise kapitalist devletin çalışanları köle gibi görmesidir.

İşyerinde öldürülmek veya ömür boyu engelli bırakılmak, işçilerin kaderi değil, burjuvazinin insanlara karşı uyguladığı işkence, zulüm ve ölüm politikalarıdır. İşyerlerinde önlemler alınmadığı ve görmemiz engellendiği sürece, işçilerin hayatını yitirdiği veya ömür boyu engelli bırakıldığı, işyerlerinde ve yaşam alanlarında, güvenli çalışma hakkımız, sağlıklı yaşam güvencemiz sağlanana kadar, mücadelemiz devam edecektir.

Suriye macerası sürecinde, Balıkesir’de işlenen iş cinayetinde 8’i kadın 11 işçinin hayatını yitirdiği gün, sarayın Orta Vadeli Programı doğrultusunda, açlık sınırının altında 22 bin 104 lira belirlenen asgari sefalet ücretiyle, 2025 yılı 2024 yılından daha zor geçeceğini gösteriyor. Zorlukların üstesinden gelebilmek için, bir tek yol var oda örgütlü çalışıp, örgütlü yaşamaktır. Üreterek değer yaratan işçiler, emekliler, iş arayan işsiz işçiler olarak sendikalarda birlikte mücadele verirsek, başaramayacağımız hiçbir şey, yenemeyeceğimiz hiçbir güç yoktur. Hepimize kolay gelsin yoldaşlar!

İnsanca Yaşam Hakkımız Engellenemez..!