Geçmiş dönem PM Üyesi Güler Buğday makalesinde;
Uludere Katliamı, Uludere Olayı veya Uludere Operasyonu, 28 Aralık 2011 gecesi, Şırnak’ın Uludere ilçesine bağlı Ortasu köyünde Türk Hava Kuvvetlerinin F-16 savaş uçaklarıyla yaptığı bombardıman sonucunda 34 kişinin ölmesi olayıdır.
Daha yalın ve gerçekçi bir anlatımla ifade edersek:
Şırnak’ta 17’si çocuk olmak üzere 34 kişinin savaş uçakları tarafından bombalanarak katledilişidir.
34 insanın yaşam hakkı kabul edilemez bir hatayla veya henüz gerçeğin bilinemediği bir sebeple çok korkunç bir şekilde ihlal edilmiştir.
Eğer bir ülke uyruğundaki herkesi eşit yurttaş olarak görmüyor ve onları koruyamıyorsa, adalet ve hukuktan yani demokrasiden söz edilemez…
Yaşatılan vahşet ne yazık ki bir “Operasyon kazası” yani sadece “Kaza” denilerek geçiştirilip, cezasızlıkla ödüllendirilen suçlardan birisi olarak kalmıştır Roboski katliamı.
Ancak iktidarın acımasızlığı ve hak hukuk adaletten uzak tavırları ne yazık ki sürekli canımızı yakmakta ve ülkemizi geri kalmış ülkeler ligine sokmaktadır.
AKP iktidarının ve Tek Adam diktasının çıkarcı politikaları ne yazık ki ülkede barışın sağlanmasının önündeki en büyük engeldir.
Bunun için demokrasiden, insan haklarından, eşit yurttalar olarak bu topraklarda barış ve kardeşlik içinde yaşamak için safları sıklaştırmak zorundayız.
Tüm samimiyetim ve iyi niyetimle soruyorum:
Ülkemizde, adalet, hak-hukuk, eşit yurttaşlık, hakça paylaşım ve insanca yaşam var mıdır???
Sevgili Dostlar, Yoldaşlar ve Canlar, bu yaşanmışlıkları ve giderek daha baskıcı olan uygulamaları lütfen görmezden duymazda gelmeyin.
Bu paylaşımı sol/sosyal demokrat insanların ideolojik netlikle; barış, eşitlik, hak, hukuk, adalet ve her tülü şiddete karşı olması gereken anlayışı içinde okuyup değerlendirilmesi ricamdır.
Aslında insanlık adına hepimizinde böyle davranmak görevidir.
28 Aralık 2011’de Şırnak’ın Uludere ilçesine bağlı Roboski köyündeTürk Silahlı Kuvvetleri’ne ait savaş uçaklarının PKK’lı sanılarak bombardımanı sonucu 19’u çocuk 34 kişinin hayatını kaybettiği Roboski katliamının 13.Yılındayız.
Ben Güler Buğday olarak yaşamım boyunca her zaman barışı savundum.
Hiçbir koşulda mazeretlere sığınıp “Ama, lakin, fakat…..vs gibi ” argümanlarla barışa arka dönmedim.
Ancak, “Adalet olmadan barışın mümkün olamayacağı, barış olmadan ülkede huzur ve güvenin olmayacağı, insanca ve kardeşçe yaşanamayacağını bilen bir insanım…
Adalet ve barış olmayan ülkede kan ve gözyaşının durmayacağı ve emperyalist güçlerin oyuncağı olunacağını da siyasi bilincimiz ve tecrübemiz bize öğretmiştir.
Bizler, yani “hak, hukuk, adalet” diyen, “barış ve kardeşlik için eşit yurttaşlar olarak yaşamak” isteyenler,
“Roboski’nin üstü örtülerek, Roboski’de yaşanan insanlık dramı unutturularak, demokrasiden ve çağdaşlıktan söz edilemeyeceğini bilen insanlarız.
Katliama ilişkin başlayan soruşturma kapsamında, 11 Haziran 2013’te Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, “taksirle ölme sebebiyet vermekten dolayı” dosya hakkında “görevsizlik” kararı vererek dosyayı Genelkurmay Askeri Savcılığı’na göndermişti.
Genelkurmay Askeri Savcılığı, 7 Ocak 2014’te “takipsizlik” kararı verdi.
Roboski için Adalet Girişimi şu açıklamayı yaptı.
“Katiller bulunsun, Roboski bir daha asla” diyerek şu ifadelere yer verdi:
“Roboski, kendi rızalarına rağmen çizilmiş sınırlar yüzünden ekmeğini katır sırtında kazanmaya mahkûm edilmiş insanlara, yaşama şansı bile tanımayan bir vicdansızlığın sembolüdür.”
Bu insanların acısına haksız ve isyanına yersiz diyebilir miyiz???
İnsan olmak ilk önce vicdan sahibi olmayı sonrada empati yaparak dürüst ve namuslu olmayı gerektirir.
Bu acı olayın 13. yıl dönümünde vahşice katledilip yitip giden insanların ışığı bol, yıldızlar yoldaşı olsun.
Bu ceberut düze, bu otokratik düzen,bu yalan ve soygun düzeni ve baskı iklimi umarım ülkemi terk edip, barış ve huzur içinde güvenle yaşanacak günleri hep birlikte yaşama geçirmiş olalım.
Ölenlere, yitip gidenlere, bu topraklarda yaşayan tüm yurttaşlarımıza en azından bunu borçluyuz.
Bu gün ülkemizde Tek Adam Saray rejiminin asgari ücreti açlık sınırının altında dayatıp; halklarımızı açlık, yoksulluk ve kulluğa mahkûm etiği için Ankara Tandoğan’da bir protesto mitingi yapacaklardır.
Namuslu, vicdanlı, dürüst ve hak hukuk diyen, eşitlik isteyen ve her koşulda ülkemizde ve komşularımızda BARIŞ isteyen herkesi bu mitinge destek vermeye davet ediyorum.
Sevgiyle saygıyla, eşit yurttaşlar olarak barış ve kardeşlik duyguları ile insanca, onurluca, özgürce, haksızlıklara ve hukuksuzluklara izin vermeden yaşayalım ve yaşatalım.