Köşe yazarımız Zeki Baştürk makalesinde;
Sabah 08.30. Hava ıslak ve puslu. Her yer karanlık. Yaz saati uygulaması nedeniyle karanlıkta düştük yollara. “Yaz uygulamasında bu ısrar, bu inat niye? ” sormadan edemiyor insan.
İki gün önceki Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi serüveninden sonra bugünkü hedef Bursa Şehir Hastanesi. Uludağ Üniversitesi Araştırma Hastanesinde yapılamayan bir uygulama için Bursa Şehir Hastanesi’ne yönlendirdi doktor bizi. Saat 10.00′ daki randevuya zamanında yetişmek için erkenden düştük yollara. Trafik tıkanıklığını düşünerek önlem almıştık.
Randevu saatinden yarım saat önce vardık. Tam zamanında içeri alındık. “Demek ki güzel şeyler de oluyormuş!” diye düşündüm. Nereden bileyim işlerin yine ters gideceğini. Bursa Şehir Hastanesinin Fizik Tedavi bölümündeki doktoru, Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi doktorunun elimize yazılı olarak verdiği yazıyı okudu ama yüzümüze boş boş ve anlamsız gözlerle baktı.
Elimizdeki kağıtta yapılması gereken işlemler yazılıydı. Doktor;
– Anlayamadım. Bir de gidin Nükleer Tıp ‘a danışın, dedi.
Dışarı çıktık. İlk gördüğümüz DANIŞMA denilen yere sorduk.
– Nükleer Tıp nerede?
Danışma görevlisi;
– Gidin. İleride sorun. Diyerek çok yardımcı oldu. Gerçek bir danışman olduğunu kanıtladı.
“Sora sora Bağdat bulunulmuş” atasözüne uyarak sora sora Nükleer Tıp Binasını bulduk. Orada da DANİSMA’ya danıştık.
– Önce kayıt yaptırın, dediler.
Kurallara uyan yurttaş olduğumuz için kayıt sırası aldık ve sıramızi beklemeye başladık. Sıramız geldi. Elimizdeki kağıdı gösterdik. Oradakiler birbirlerinin yüzüne baktılar. İlk kez görüyormuş ya da duyuyormuşcasina şaşkın şaşkın baktılar.
Nükleer Tıp. Ne iddialı bir başlık değil mi? İnsan nasıl da göneniyor, kıvanıyor, mutlu oluyor sağlıkta bu denli ileri gittiğimize. Mutluluğumuz kısa sürdü. Hevesimiz kursağımızda kaldı. Danışmanlarımız, “bize danışmayın” dercesine bize özel hastanelere gitmemiz gerektiğini önerdiler. Biz de anladık ki resmi kurumlarda çözüm üretilmiyor. Ancak Özel Sektörde derdine derman arayabiliyorsun. Ona da paran varsa eğer.
Hastanelerin hastalara çözüm önerisini çok yerinde ve anlaşılır buldum.
” Biz sizin derdinize derman olamayız, çözüm bulamayız. Siz başınızın çaresine kendiniz bakın! ”
Biz de başımızın çaresine bakmak üzere anlı şanlı hastaneden ayrıldık.
Siz , siz olun başınızın çaresine bakın.
Zeki BAŞTÜRK