Ali Yazır yazdı;  “Oğuz hiçbir zaman uykuya dalmamalıdır”

Ali Yazır yazdı; “Oğuz hiçbir zaman uykuya dalmamalıdır”

Köşe yazarımız Ali Yazır makalesinde; Dede Korkut atanın masallarında, destanlarda eğer Oğuz, uykuya dalarsa başına gelecekler anlatılır.”Kılıcı elinden alınır, bütün ordusu katledilir, kuyuya düşürülür, sevdiği elinden alınır, Obası paramparça edilir yakılır”

Dolayısıyla Dede Korkut masallarında ve Türk masallarında hep şu öğüt vardır: “Oğuz hiçbir zaman uykuya dalmamalıdır”. O uyku, Aslında gaflet uykusudur. Yani “akşam dinlenmek için yattığımız uykudan değil mana olarak gafletin uykusuna dalmamak gerektiğini, bu olduğu zaman Türk’ün başına türlü türlü işler açılır ve Türk de kendisini dünya sahnesinden çekerse dünyada adalet diye bir şey kalmaz. Herkes birbirine girer Ondan sonra olanlar olur” der.

Türklerde Vatan gönüldedir, vatan aşktır. Türklüğün tasavvurunda asla sınıf ayrımı yoktur.

Türkler sınıflı bir sistemden gelmiyor. Sosyolojil katmanlar arasında geçişkenlik var bizde.

Avrupa’daki gibi ya da doğudaki kast sistemi gibi, işte Ruhban sınıfı gibi, Aristokrasi gibi köle gibi sınıflaşma filan yok bizde. Hiçbir zaman da tarihte olmamıştır. Bu muhteşem bir şeydir. Bizim masallarımız da bile Keloğlan gider prensesle padişahın kızıyla evlenir. Batı masallarında böyle bir şey mümkün değildir.

Öyle bir şey yoktur. Orada sınıfsal ayırım var, orada köle köledir, hizmetçi hizmetçidir, Kral da kraldır. Tahtında her zaman aynı ailelerden gelenler oturur. Türklük bir medeniyet tasavvurudur, bir varlık bilgisidir.

Medeniyet tasavvuru demek;

İçimizdeki her türlü milletle bir arada Türk olmanın tadını yaşayan, yaşatan bir milletiz demektir. O nedenle Türk beklenendir. Türkler İslamiyet’e çok yakın bir yönetim şekliyle, bir varlık anlayışıyla, bir inanış şekliyle yaşıyorlardı.

Biz Türklerde islam öncesindeki törenin ilk esası:

Tanrının varlık bilgisidir.
Tanrı nedir?

Sürekli bir türeyişi olması yani kök bilgidir. Aslında kök Tanrı dediğimiz Hani o eski inanışta İslamiyet’ten önceki kök Tanrı dediğimiz şey, varlığımızın o köke bağlı olarak tekrar tekrar canlanması, tekrar tekrar türemesi demektir.

Dolayısıyla Türklerin tarih sahnesinden her zaman var olması işte bu türeme ile alakalı bir şey ve tanrının varlık bilgisini islamiyetle taçlandırdı sonra da tamamen adaletle tekrar sahnede hükümdarlığını devam ettirmiş oldu.

Bugün mazlumlar tarafından neden Türk beklenen oluyor sorusunun cevabı töresindeki ilkelerdir. Mustafa Kemal Atatürk’ün “ne mutlu Türküm diyene” sözünün anlamı o nedenle çok önemlidir. Herşey gönlünce olsun.

Sosyal Medyada Paylaşın:

BİRDE BUNLARA BAKIN

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?