Dün akşam üç beş arkadaşla çay içip sohbet etmek için bir araya geldik. Televizyondaki haberler, İsrail, Suriye, Filistin derken konu her zaman ki gibi ülkemizdeki siyaset ve ekonomiye geldi. Ekonomik sıkıntıların yaşandığı bu dönemde hayat pahalılığından, siyasetin istikrarsızlığından , gençlerin çoğunun cennet gibi vatanımızı terkedip Avrupa ülkelerinde iş bulma hayallerinden yani kısaca işsizlikten ve işsiz gençlerimizi istihdam edecek işverenlerimizin işlerini büyütmeleri için teşvik edilememerinden şikayetçi olmayan kimse yoktur deyip konu burada tıkandı. Arkadaşın biri ‘’ BU DÜZEN DEĞİŞMEZ. ‘’ diye söyledi.
Destekçileri de hazır bekliyormuş. ‘’ he vallah bu düzen değişmez ‘’ diye diğer arkadaşlar da tasdikledi bu görüşü. İçim bir burkuldu ki anlatamam. Gözlerim kararır gibi oldu.
Bu nasıl bir inançsızlık….
Anlamak mümkün değil. Bir an bu sinirle karışık anlamlandıramadığım duygularla ayağa kalkıp defolun gidin demek geldi içimden hepsine birden. Ama sakinliğimi korudum ve kendi kendime düşünmeye başladım. Artık bu andan itibaren onların konuşmaları benim için sadece bir uğultudan ibaretti.
PEKİ DEĞİŞİRMİ ?
ELBETTEKİ DEĞİŞİR.
……Çünkü Allahın rahmetinden ümidi sadece kafirler güruhu keser (Yusuf 12/87)
Diyor yüce kitabımız ve her türlü ümitsizlikten men ediyor bizleri. Allah, kullarının ümitlerini katiyen boşa çıkarmaz.
Yeter ki cennet ülkemiz için güzel temenniler besleyelim ve temennilerimize uyacak iş ve oluşlar sergilemek (yani fiili duaya çevirmek) için gayret gösterelim. Bu da her Türk vatandaşının ödevidir.
Bir düşünün Peygamber efendimizin, peygamberlik kendisine verildiği dönemi ve daha öncesini. Kureyşliler tam bir sapkınlık içerisindeydiler ne adalet vardı ne insana bir değer. Kız çocuklarının diri diri toprağa gömüldüğü, alkolün su gibi tüketildiği, faiz ve tefeciliğin ayyuka çıktığı bir dönemde rahmet elçisi bir kardelen gibi yeşerdi ve insanın şerefli bir varlık olabilmesi , insanca güven içerisinde yaşayabilmesi için , hak ve hukuk için can parane gayret gösterdi ve Allahın izniyle başardı. Aynı zamanda cehaletle haksızlıklarla , hukuksuzlukla mücadele edildiğinde şartların değişebileceğini , her şeyin yerli yerine oturabileceğini de bizlere göstermiş oldu. Yeter ki onun mübarek hayatında verdiği mücadeleri görelim ,okuyalım ve bizde kendilerini rehber edinerek onun gibi bu mücadeleleri verebilen mücahitler olalım.
Bize emanet edilen bu vatan toprağını ; şahsi bütün değerlerimizin üzerinde tutamazsak.
• Bal tutan parmağını yalar ,
• Devlet malı deniz , yemeyen keriz
• Helal olsun adam amuduyla götürdü
gibi yersiz ve boş düşünceleri çevremizde ki insanlara empoze ederek, etrafımıza düşük bir enerji yaymış ve bu tür yanlış davranışları meşrulaştırmış oluruz.
Oysaki ; Yine mukaddes kitabımız ;
“Asra yemin ederim ki insan gerçekten ziyan içindedir. Bundan ancak iman edip (salih) iyi ameller işleyenler, birbirlerine hakkı tavsiye edenler ve sabrı tavsiye edenler müstesnadır (Asr, 103/1-3).
Asr suresinde açık bir şekilde belirtilmektedir.
Kuran başarıya bulaşabilmenin formülünü biz ademoğluna en ince detayına kadar anlatmıştır. Biz yeter ki mukaddes kitabımızdan yüz çevirmeyelim. Bu kitap her konuda bir şifa kaynağı ve bir rehberdir.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk. Parçalanmış bir devletin küllerinden, hür ve demokratik genç bir Türkiye armağan etti Türk gençliğine ve dedi ki ;
“Ordu yok” dediler, kurulur dedi.
“Para yok” dediler, bulunur dedi.
“Düşman çok” dediler, yenilir dedi.
Ve tüm dediklerini yaptı, Gençliğe Hitabesinde sanki bu günleri görüyormuş gibi üzerini çizerek bizleri uyarmaktadır.
“Ey Türk gençliği!” ile başlayıp “Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda, mevcuttur!” diye biter.
Çok kıymetli okuyucularım. Kısmen teknolojinin ve eğitimin gerisinde kalmış olabiliriz. Ama yılmak yok yola tam gaz ileri.
Bir hikaye ile yazımı sonlandırmak istiyorum.
İki kurbağa süt güğümüne düşmüş. Ne yaptılarsa güğümden kurtulmayı başaramamışlar. Ümitsizliğe kapılan bir kurbağa “Buradan kurtulamayacağız!” diyerek vıraklamaya başlamış. Arkadaşı, “Öyle deme! Hele bir azim gösterelim, çabalayalım!” dediyse de arkadaşı çoktan kendini sütün içine bırakmış ve güğümün dibine doğru batmış. Diğer kurbağa ise “Evet çok zor durumdayım! Ama bu hemen pes etmemi gerektirmez. Sabredeceğim ve tüm imkânlarımı kullanıp çalışacağım.” demiş ve durmadan zıplamaya başlamış. Zıplamış zıplamış, zıplamış… O kadar çok zıplamış ki süt yavaş yavaş yağlanmaya, katılaşmaya başlamış.
Çok sevinen kurbağa daha çok zıplamış, daha çok zıplamış ve bir süre sonra sütün üstünde yağ tabakasından katı bir yer oluşmuş. Buraya çıkan kurbağa, bir zıplayışta güğümden kurtulmuş.
BEN CUMHURBAŞKANI OLSAM : TRT Kanallarının birini sırf öğrencilerin tekrar tekrar İngilizce, Matematik, Fizik, Fen , Kimya derslerini seyredebilecekleri bir kanal tahsis eder bütün gün okula yardımcı yada görmediği dersleri defalarca izleyebileceği bir eğitim platformuna çevirip bilgi yarışmaları tertip ederdim.
Anayol Partisi Niğde İl Kongresi büyük bir katılımla gerçekleştirildi. Niğde’de..
Yeni Yüzyıl Partisi Genel Başkanı Mehmet Ali Arslan, partisinin vizyonunu..
MİLLİ SOL Genel Başkanı Hüseyin Alpay Ankara’da yaptığı açıklamalarda cezaevlerindeki..