Köşe yazarımız Ali Yazır makalesinde; Zengin olmak için çokça mal, mülk toplamak ve onları durmadan saymak. Malının, makamının veya rütbesinin kendisini ebedîleştirdiğini sanmak. Kendisi gibi olan zenginler, elitler arasından çıkmamak, alt tabaka dediği insanlarla kendini bir şey sanıp arasına mesafe koymak.
İnsanları arkadan çekiştirmek, kaş göz işaretiyle alay etmek. Hatta toplum içinde yapılması düşünülen ufacık bir yardıma bile engel olmak.
Zamanımızda, yukarıda yazdıklarımı davranış haline getiren, kendini küçülten, değersizleştiren o kadar çok insan var ki! Say say bitmez. Kendimizde bile bu ihtiras yüklü kusurları bulabilmek mümkün. Zamanımızın kronik hastalığı bu olsa gerek. Toplumun her sosyolojik diliminde bunları görmek maalesef sıradanlaştı. Bencillik ve egoistlik
Esasen çokluğu ile övündüğü malının, mülkünün, kendisini yüceltttiğini sandığı makamının, onu ölünceye kadar oyaladığını anlayamaz. Bu hatalar için bunları yapan “her kişinin vay hâline!” Diye uyarmış yaradan…
Halk arasındaki, eden bulur, her yaptığın mutlaka karşına çıkar, hesap verirsin, sözleri hep kulaklarda çınlasa da…
İnsanoğlu aslında zavallıdır ama kendisi bunu fark edemiyor…
Bir dostum bana “Her detayı büyütüp kötü yerleri keşfeden büyüteç gibi olma. Objektif bir şekilde her şeyi sana ters gösteren ayna gibi ol” dese de…!
Fakiri, fukarayı, yetimi itip kakan, yoksula yedirmeyi özendirmeyenlere, gösteriş yapanlara, emek hakkını inatla vermeyenlere yazıklar olsun demeye devam edeceğim. Sevginiz taşsın eksilmesin.