Köşe yazarımız Ali Yazır makalesinde;
Ay kaşında bir yıldız,
Nasıl çıkar parlarsa; yerde de bir kişi var,
Bozkırda ben parlarım!
Şafaktan önce çıkar, nasıl Çolpan parlarsa;
Benim de işim var, ben de yanarım parlarım!.
Kuzey Türk destanlarından…
Bu destan bize haydi işe koyul çevrene ışık saç diye haykırıyor.
Sanki anneyi, babayı, bilgeyi, bir öğretmeni tanımlıyor!
Bir rüyada her şey olabilr, her şey bir rüyada olabilir. diye bir söz okumuştum yıllar önce. Çok düşündürtmüştü beni.
Kafamdaki sorulara, yaşadığım ve yaşayacağım zorluklar, bana güzel görünenler ne için var? …diye! Yaş yetmişe yol alırken hala cevap yok…
Bilebildiğim, yaşadığımız hayatın her anını dolu dolu değer üreterek yaşamak zorunda olduğumuz. Sanki bir rüyada gibi.
Sonu belli olan ömür yolunda, önce çözüm bulmak sonra bu çözümü mükemmelleştirmek anlayışı, davranışlarınıza nakşedilmişse yolumuz engebeli olsada onun, keyifli bir yolcusuyuzdur.
Saygı görmek ve farkındalık yaratmak istiyorsanız (tabiiki bu kişinin tercihine bağlıdır) önce kendiniz yapmalısınız, ellerinizi korkmadan kirletin bedeninizi ve beyninizi yorun. İnsanlara ne yapacağınızı söylemek yerine onlara nasıl olacağını gösterince inandırıcısınız. Olabileceğim en iyi insanı, olmalıyım diyorsan, kim bilir, harekete geçmenin belki de şimdi tam zamanıdır.
Beni ben yapan , bazen beni sınırlayan, bazen köleleştiren, bazen özgürleştiren, davranışlarım, inançlarım, duygularım, düşüncelerim bir an yok olsa, acaba köleşen mi yoksa özgürleşen mi olurum? Belki de bu soruların cevabı; 1963 yılında nükleer silahların atmosferik testlerini yasaklayan bir anlaşma imzalandı ancak ondan önce yapılan onlarca test sonucu dünya üzerine yayılan radyoaktif izotoplar o günün annelerinin anne sütlerini kirletti. O günün bebekleri bugünün biz yaşlılar olmamızda gizlidir!
Yaşlı bir dost yıllar önce bir konuda başarısız olduğumu görünce bana teselli olarak; “Herhangi bir konuda yaptığımız davranış bizi istediğimiz sonuca ulaştırmadıysa, bu bizim lehimizedir. Çünkü bu şekilde hareket ederek sonuca ulaşmadığımızı öğrenmiş oluruz. Başka bir çözüm üretmemiz gerektiğini anlarız.” demişti. Çok haklı olduğunu yıllar bana yaşatarak öğretti.
Sadece insanlığımızı hatırlasak ve geri kalan her şeyi unutsak ne güzel olurdu!
İçimizdeki donmuş, buzlaşmış sevgi denizini kıracak bir baltayı dışarıda aramayı bırakıp, sevgiyi muhabbeti ortaya çıkaracak o baltayı gönlümüzü sertleştiren buzları kırmaya, kendim olmaya ben varım.