Bursa Vatan Medya Gurubu yazarı Cüneyt Bülent Şeker ve bir avuç vatansever “Topuk Kanı Baronlarına” karşı hukuk mücadelelerini dişe diş bir mücadele ile sürdürüyor. Şeker makalesinde;
Daha önce Özdemir ailesinden; “Topuk kanı baskısı sebebi ile anne Tansel Özdemir’in strese girdiği, sütünün kesildiği…” açıklaması gelmiş ve aile Edremit 1.Aile Mahkemesinin aleyhlerine verdiği tedbir kararını Bursa Bölge Adliye Mahkemesine taşımıştı.
Bu gün de aile adına açıklama yapan Avukat Cüneyt Bülent Şeker’den tedbir kararı veren Edremit Aile Mahkemesi hâkimi Tuğba A.S hakkında suç duyurusunda bulundukları açıklaması geldi.
Avukat Cüneyt Bülent Şeker açıklamasında;
Edremit 1. Aile Mahkemesi hâkiminin duruşmanın başında kabul ettiği “Çocuğun tıbbi durumu hakkında araştırma yapılması ve çocuğu sürekli gözetim altında tutan uzman çocuk doktorunun dinlenmesi…” talebimizi, dava konusu ile alakasız olan “Çocuğunuza aşı yaptırdınız mı…” sorusuna ailenin olumsuz yanıt vermesi üzerine ret etmesi ve avukat olarak görevimi yapmama engel olunması sebebi ile Sayın hâkim hakkında 2802 Say. Kan. 65/a, 68/b ve TCK.257 çerçevesinde suç duyurusunda bulunduk.
Müvekkil aile topuk kanı ile taranan hastalıkların test edilmesine değil, bunun doğumdan kısa süre sonra, yani çocuk henüz kendini toparlamadan ve topuğunun üç noktadan delinmesi sureti ile yapılmasına karşıdır, zaten bunun zararlı olduğunu belirten tıbbi görüşler de mevcuttur.
Duruşma esnasında da çocuğu düzenli olarak muayene eden uzman doktorun çocuğun sağlıklı olduğu yöndeki yazılı görüşünü sunmuştuk, ancak bu görüş Sayın hâkim tarafından dikkate alınmamıştı, bizde “Çocuk Hastalıkları Anabilim Dalında” Üniversite Hastanesinde uzman olarak çalışan bir Profesör Doktora çocuğumuzu muayene ettirdik ve topuk kanı ile aranan altı hastalığı (Damardan kan aldırmak sureti ile) test ettirdik, netice de bu hastalıkların duruşma aşamasında dahi çocukta olmadığı, tedbir kararının çocuğun üstün faydasına hizmet etmediği kesinleşti.
HALK “TOPUK KANI” ÜZERİNDEN YÜRÜTÜLEN BU BASKI SÜRECİNDEN RAHATSIZ
Ailenin ağır hasta olan çocuğuna kanıtlamış bir tedaviyi yaptırmaması, aç bırakılması, uyuşturucu kullandırması, sürekli dövmesi gibi ağır ve istisnai durumlarda çocuğun sağlığını-geleceğini koruma amaçlı tedbir kararı verilmesi hukukumuzda mümkündür, Milletimizin talep ve geleneklerine de uygundur ve bu fiiller aynı zamanda suç da teşkil etmektedir.
Ancak hukukumuzda her çocuğa “Zorunlu test” yaptırılması diye bir kavram yoktur, acil-zaruri bir sebep olmadan yavrusundan kan alabileceğimiz varlıklar sadece hayvanlardır. Standart genel sağlık tarama testlerinin zorunlu hale getirilmesi, standart tedavileri de otomatik olarak zorunlu hale getirir, bu da anne-babanın çocuk üzerindeki velayet hakkının (Tıbbi müdahaleyi-tedaviyi ret hakkı açısından) ortadan kalkması, çocuklarımızın dışa bağımlı, gittikçe özelleşen tıp sisteminin hata ve suiistimallerine karşı savunmasız hale gelmesi sonucunu doğurur. “Yenidoğan çetesi” bu görüşümüzü doğrulamaktadır ve bu çete buz dağının görünen ucudur!
Ayrıca söz konusu testler ile çocuklara doğru hastalık tanısı koyulacağı, kesin tedavi edileceği Bakanlıkça garanti edilmemektedir. Üstelik topuk kanı ile taranan altı hastalıktan önemli olan üç tanesinin astronomik tedavi masrafları da Devlet tarafından karşılanmadığı için, meydanlar bu tedavi masrafları için dilenen aileler ile doludur ve bu pahalı tedavilere rağmen hastalığı ilerleyen-ölen çocuklar da mevcuttur, bu sebeplerle Halkımız çocuklarının üstün menfaatini ailesinden daha çok düşünüldüğü iddiasına dayalı “Topuk Kanı Baskısı sürecine” şüphe ile bakmaktadır.
AİLELERDEN CHP’Lİ ŞAHBAZ’A ELEŞTİRİ, KARS AİLE MAHKEMESİ HÂKİMİ KOÇ’A DESTEK
Bu vesile ile CHP Genel Başkan Yardımcısı Zeliha Aksaz Şahbaz’ın Kars Aile mahkemesi hâkimi Muhammed K. hakkında yaptığı suç duyurusu ile ilgili açıklamaları da eleştirmek istiyorum. Topuk kanı baskısına uğrayan aileler bu konudaki tepkilerini bana ilettiler ve seslerini duyurmamı istediler.
Sayın Şahbaz açıklamasında; “İktidar tarafından önü açılan ve alternatif tıp denilen ortaçağ uygulamaları… sonucu böyle bir karar verilmiştir…” demiştir. Sayın Şahbaz’ın “Ortaçağ uygulamaları” diye adlandırdığı şey insanlığın kadim tıp birikimi, yani tıp tarihidir, insanlık gökten 21. YY ışınlanmamıştır, üstelik batı da ders olarak okutulan İbni-Sina da bir Ortaçağ tıpçısıdır. Kapitalist ilaç kartellerinin çıkarlarına göre şekillendirdiği tıp teknolojisi; yanılmaz ve hükmü tartışılmaz bir “Bilim tanrısı” gibi milletimize dayatılmaz! Milletimiz çocuğu için doğru olanı araştırıp bulacak akla-zekâya sahiptir.
Yine Sayın Şahbaz açıklamasında hâkimin kararında geçen; “DSÖ’nün (Dünya Sağlık Örgütü-WHO) hedef almasını…” bir suç gibi lanse etmiştir. Şimdi şunu sorma ihtiyacı duyuyorum; ne zamandan beri bir hâkimin Ulus Devleti üzerinde bir gücün hâkimiyetini kabul etmemesi, yani vatansever olması suç haline gelmiştir!
Dünya Sağlık Örgütü; Siyonist Yahudi Lobisi ve ABD’li ilaç kartelleri tarafından kurulmuş ve onların güdümündeki bir örgüttür, DSÖ başkanı Tedros ise birçok yolsuzluk ve cinayet ile anılan TPLF terör örgütünün eski bir üyesidir.
Mademki bir hâkimin topuk kanı hakkındaki tedbir talebini reddetmesi ve kararındaki gerekçeler suç gibi lanse edilebiliyor ve kararı veren hâkim adeta diğer hâkimlere gözdağı verircesine basının hedefi haline getirilebiliyor, biz de bundan sonra tedbir kararı veren hâkimler hakkında suç duyurusunda bulunacağız, ancak biz Sayın Şahbaz gibi yapmayacağız, biz haklı ve hukuki gerekçeler ile bu şikâyetleri yapacağız!
KARS AİLE MAHKEMESİNİN “TOPUK KANI” HAKKINDAKİ KARARI İSTİNAF MAHKESİNCE BOZULMAMIŞTIR.
İlgili konuyu incelediğimde İstinaf Mahkemesinin Kars Aile Mahkemesinin İl Sağlık Müdürlüğü ve aileyi dinlemeden karar vermesini bir usul eksikliği olarak görüp, bu eksikliği gidermek üzere dosyayı mahkemesine geri gönderdiğini gördüm, bu topuk kanı reddi yapan ailenin tezlerini mahkemede dile getirmesi açısından aile lehine bir karar olarak dahi görülebilir, TBB ve bir kısım basın “Attıkları haber başlıkları” ile halkı yanıltmaktadırlar, dava henüz bitmemiştir. Dedi.