Bursa Final Okulları Genel Müdürü ve Güney Marmara Bölgesi Final Eğitim Kurumları Temsilcisi Sayın Yasin Taşel ile Final Okulları’nın eğitim hedefleri başta olmak üzere daha birçok soruyu yönelttiğimiz kapsamlı bir röportaj gerçekleştirdik.
Röportajımızın başında bizleri konuk eden ve en güzel şekilde ağırlayan Yasin Taşel’in kim olduğunu sizlerle paylaşıyoruz.
1980’DEN BUGÜNLERE
—Bizlere bana böylesine güzel bir fırsat tanımış olmanızdan dolayı ben de sizlere teşekkür etmek istiyorum. Ben 1962 yılında Elazığ’da dünyaya geldim. Elektrik elektronik mühendisiyim ama 1980 yılında Final Eğitim Kurumlarını açtıktan sonra 1982 yılında öğretmenliğe başladım.1985 yılında Elektrik Elektronik mühendisi olduktan sonra hem TEDAŞ’ta mühendis olarak hem de dershanemizde öğretmen olarak çalışmaya başladım. Aslında iş yeri sizin olunca sadece öğretmen olarak vasfınız o değil. Oradaki her hizmeti yapacak şekilde çalışıyorsunuz. Çünkü orada müstahdem gelmediğinde temizlik yapan bir eleman, kantinci gelmediğinde kantine bakan birisi, kayıt elemanı gelmediğinde kayıt alan birisi. Yani orada bir öğretmen gibi değil her işte elini taşın altına koyacak insan olarak çalışıyorsunuz.1986 yılında TEDAŞ’ta Mühendis olarak göreve başladıktan sonra ikisinin birlikte yürümeyeceğini gördüm ve 1993 yılında TEDAŞ’tan istifa ettim, öğretmenliğe devam ettim. 1990 yılında evlendim. İkisi kız biri erkek üç çocuk sahibiyim. Büyük kızım gelişim psikoloğu şu anda, bir yıl sonra doktorasını da bitirecek. Oğlum iletişim fakültesini bitirdi yanımda reklam tanıtım işleriyle uğraşıyor. En küçük kızım da Bahçeşehir Üniversitesinde Mimarlık fakültesinde okuyor, bu sene son sınıf öğrencisi.
Aslında biraz önce söylediğim gibi sadece öğretmenlik yapmıyorum. Bu süreçte eğitim koçluğu lisansı alarak profesyonel olarak eğitim koçluğu yapmaya da başladım. Ancak bu ücretli bir şekilde yapılan eğitim koçluğu değil. Bize gelen, bize dünyadaki en değerli varlığını emanet eden insanlara destek olmak için bunları yaptım. Bundan da çok mutluyum. Şu anda öğretmenliğimin 43. yılındayım. 43 yılda geometri öğretmenliği, Final dergisinde geometri yazarlığı ve eğitim koçluğu yaparak sürekli eğitim faaliyetlerinin içinde yer aldım.
****Final Okulları olarak Bursa’da ve genelde kaç şubeniz var, eğitim sistemi anlamında neler yapıyorsunuz, bu konularla ilgili bilgi verir misiniz?
RAKİP BAŞARIYI YÜKSELTİR,ÇITAYI YÜKSELTİR.
— Bursa’da bir Kampüs okulumuz var, şu anda içinde bulunduğumuz Kampüs okul. Bir tane Görükle’de Anaokulu, ilkokul, ortaokulu olan bir okulumuz var. Bunun yanında 10 civarında da kurs merkezimiz var. Yani biz kursa vesaireye karşı değiliz, bizim kursumuz okulumuzdan daha fazla Türkiye’de. Ama doğru yapılmayan şeye karşıyız, ekip olmak zorundayız. Rakip başarıyı yükseltir, çıtayı yükseltir. Mesela bir koşuda eğer sen tempolu koşan gerçekten profesyonel bir koşucu ile yarışıyorsan o zaman sen belki birinci olamazsın ama yarışı bitirme süren daha kısa olur ve başarın daha fazla artar. Başarıya götüren aslında o. Kesinlikle biz öğrencimize hep şunu söylüyoruz. Başarı istiyorsan rakibin kendin ol. Kendine rakip olursan o yarış bitmez çünkü insan kendini yenemez. Biz 45 yıllık süreçte hiçbir zaman yerimizde durmadık. Çünkü yaşam bisiklet sürmeye benzer pedal çevirmeyi bitirirseniz yaşamınız bitmiş demektir.
TÜRKİYE VE DÜNYA’DA BİR TEK FİNAL’DE VAR..!!
Biz hiçbir zaman “Biz Final ’iz herkes bize gelmek zorunda” şeklinde bir düşüncemiz olmadı. Eğer sen ilerleyemiyorsan gerilemeye başlamışsındır, demektir. Bu sene yeni yaptığımız çalışmalarla Final “AI” dediğimiz Yapay Zekâ asistanını çocuklarımızla buluşturduk. Bu yeni uygulamayla öğrenciler 7 gün 24 saat ne sorarsa cevabını alabilecek. Hatta sorunun fotoğrafını çekip göndererek yapay zekânın çözmesini sağlayacak. Türkiye’de ve dünyada bir tek Final ’de var bu. Yeni sezonda çocuklarımızla bu uygulamayı da paylaştık. Sen iyiysen iyiliğini korumak için hiç durmayacaksın yani pedal çevirmeyi bırakmayacaksın. Bunu sağladığınızda insanlar size zaten gelecektir. 1980 yılında Dershaneyle başladık. 2006’da okula başladık, 2015’te Kıbrıs’ta hizmet veren Uluslararası Final Üniversitesini faaliyete aldık. Ancak bunları yaparken hep önce dersimize çalıştık. Önce “içi de dışı da dolu bir kurum yaptık. Ondan sonra açtık” Hiçbir Final dışarıdan ışıltılı duran ancak içi boş bir kurum değildir. Ruhuyla yaşayan, gerçekten başarısıyla her zaman ses getiren başarılı bir kurumdur. O yüzden bizim rakibimiz sadece kendimiz, diğer kurumlar bizim dostlarımız. Çünkü aynı gemideyiz onlara gelen bir zarar aynı şekilde bize de geliyor.
*** Sorularla gidelim isterseniz hocam. Hocamızın bir günü nasıl yoğunmu geçiyor diye sorular gelmiş hocam?
ÖĞRETMEN OLACAKSAN YÜREĞİN GENİŞ OLACAK
—- Ben sabah 7.00 civarı kalkarım. 8.00’de personelim ile birlikte buraya gelmeye önem gösteriyorum. Çünkü rızık kapısı erken açılır biz öyle öğrendik. Personel çıkıncaya kadar da burada durmaya çalışıyorum. Eve gidince de çalışmalarım devam ediyor. Örneğin dersine girdiğim öğrencilerimle kendi cep telefonumu da paylaşırım ve akşam uygun saatlerimde onlardan gelen soruları çözerek onlara yardımcı olmaya devam ederim. Öğretmenlik bir aşktır bazı meslekler var unvanını aldığınız zaman o mesleği yapamazsınız. Öğretmenlik de bunlardan biri, diploma alınarak öğretmen olunmaz. Onun için öğretmenlikte önce yürek gerekiyor yüreğin geniş olacak yüreğin geniş olmadığı takdirde öğretmenliği başaramazsın. Öğretmenlik çok kutsal bir meslek bu para ile yapılacak bir meslek değildir. Misafirimiz de gelse hep eğitim öğretimle ilgili nasıl yapacağız, nasıl olacak hep bunlara bakıyoruz. Türkiye’de de, Bursa’da da eğitimci olmayanların açtığı okullar oluştu daha önceden dershaneler bu öğrencileri açık liseye gönderip kendilerine öğrenci rantı sağlıyordu. Şimdi açık liselere geçiş zorlaşınca hayalet Okullar türemeye başladı maalesef.
*** Hocam Tabii siz gelen sorularımıza da yavaş yavaş giriyorsunuz. Bu konuyla ilgili sağda solda birçok açılan sonrasında kapanan okullarla da ilgili birçok soru gelmiş?
5 MİLYON 230 BİN ÖĞRENCİMİZ OLMUŞ..!!
—- Tabii biz Final Okulları olarak 45. yılımızdayız. Biz daima çalışmalarımızda yönetim kurulu toplantılarımızda ve her yerde velilerimize de öğretmenlerimize de yöneticilerimize güvenin 5 basamağı var 5 basamaktan birisi de sektöre Güvendir deriz.. Sektöre güveni maalesef kaybettiriyoruz. Dediğim gibi merdiven altı okullarla, hayalet okullarla, sektöre güven tamamen kaybolmuş oluyor. Çünkü onların gelecekle ilgili hedefleri yok, ama bizim gelecekle ilgili Türkiye’de hedefimiz var. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne insan yetiştirmek. Bugüne kadar 5 milyon 230 bin tane öğrenci yani Türkiye nüfusunun %6’sı kendi öğrencimiz olmuş. Final dergisinde yetişenleri saymıyoruz sadece okul olarak Türkiye’nin %6’sını kendi kurumlarımıza almışız. Bu da gerçekten basit bir durum değil.
ESASLI BİR RAKİP SİZE ÇOK ŞEY KATAR
5 milyon 230 bin kişi. Onun için isteriz ki Aynı gemide olan bu sektördeki meslektaşlarımız okullarımız gerçekten işlerini doğru yapsın. İşlerini doğru yapmadıkları takdirde sonuç Türkiye’ye zarar vermektedir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti bir tane, bayrağımız bir tane o zaman doğru insanlar yetiştirmemiz lazım. Okula 180 gün gitmediği halde okulunu geçen bir öğrenci olmamalı. Hayalet okul dediğimiz bu tarz yerler hem bizi hem sektörü olumsuz etkiliyor. Ancak bunun üzerine bu sene çok daha ciddi gideceğiz. Töder olarak da Bursa’da bu tür kurumları Milli Eğitim’e bildireceğiz. Sektörümüze zarar verdiği için, yoksa rakip olduğu için değil. Rakip olmazsa hayat yürür mü yürümez rakip olmalı. Esaslı bir rakibiniz varsa onu rakip olarak görmeyeceksin, seni güçlendiren bir şey olarak görmelisiniz.
****Eğitim camiası içerisindeki büyük başarılarının yanı sıra Final sporla basketbolda da varsınız. Yine bu konuyla ilgili birçok soru gelmiş. Çok başarılı geçmiş bir sezonun sonunda yeni sezonu kötü başlanmasına rağmen sonrasında güzel toparladılar diye de eklemişler.
TAKIM OLMAK ÇOK ÇOK ÖNEMLİ
—- Her şeyde önce takım olmak gerekiyor. Ben onlara da koçluk yapıyorum, onlarla da sohbet ediyorum. Onlara tek söylediğim şey takım olmak. Takım olduğunuz takdirde kimse sizi yenemez, çünkü bireyler olarak mesela ben şu örneği veriyorum onlara. Bir orkestra düşünün 10 tane keman, 10 tane kanun, onar tane diğer enstrümanlardan. Hepsi tek başına çok iyi birer müzisyen ama o ekip içerisinde takım içerisinde aynı anda tümü “do” sesini veremiyorsa oradan kaliteli bir şey çıkmaz. İyi sporcu alabilirsiniz ama iyi sporcu bireyselleşirse o sporcu sadece tek başına bencilleşirse başarı çıkmaz. Geçen sene bizim ilk dörde kalmamızın nedeni takım olmamızdı. Bu sene de gençler birbirini yeni tanıdı 3. maçtan itibaren takım olmayı başardık. Geçtiğimiz pazartesi günkü maçı da farklı kazandık. o maçtan önce de onlara söyledim. 3 maçta Siz takım olmayı başardınız, bundan sonra sizi zor yenerler dedim. Çünkü takım olduğunuz zaman aynı beyinde aynı hareketi yaşadığınız zaman bir şey yapamazlar. Çünkü genelde bütün takımlar yakın seviyelerdeler. Tek fark birisi takım olur birisi olamaz. Bazı oyunlar kendini düşünerek istatistiğe oynar ama takım başarılı olamaz.
HERŞEY KESİNLİKLE PARA DEĞİL, “ÖNCE İNSAN”..!!
Bu hayatta da böyle Final neden başarılı? Takım olduğumuz için. 1980 yılında Final başladığı zaman 7 çalışanımız vardı. 2 ortakla Birlikte 7 çalışan vardı. O 7 kişi ile başladığımız yolculukta şu anda 15.000 yurt çapında çalışanımız var. Ne oldu? Neden başardık biz bunu. Biz takım olduk herkes aynı notayı basabiliyor o şekilde olduğunuz zaman da bir şeyi başarmak daha kolay. Sadece “daha çok nasıl kazanırım?” olmaz. Biz önce insan diyoruz. Önce insan olduktan sonra zaten para kendiliğinden gelecektir. Şeyh Edebali’nin sözü “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” Sen şimdi öğretmenliği yaşat ki sistemin Yaşasın kurumun büyüsün. Benim velilerim bana geldiği zaman şunu yapıyorum. Bir dakika diyorum siz problemin parçası olarak mı geldiniz çözümün parçası olarak mı geldiniz? Problemin parçası olarak geldiyseniz lütfen gidin müdürümüz ile konuşun. Ama bir problem var ve bunun çözümü ile birlikte bize önerileriniz varsa ben sizi dinlerim ve ben size teşekkür ederim. Bu problem çözülecek biz 80 yılında başladığımız zaman toplam 18 öğrencimiz vardı. Ben, halamoğlu, kardeşim ve 15 tane ücretli öğrenci ile başladık biz. Ve şu anda 5 milyon 230 bin öğrenci okuttuk. Çalışan sayımızı 15 bin kişiye çıkardık. Biz işimizi doğru yaparak bu duruma geldik, bize dostumuz da çocuğunu kaydederken dostluktan dolayı değil, burada başarı herhangi gruba, cemaate, partiye girmeden yakalandığı için kaydetti. Velilerimiz doğru bir şekilde Türkiye Cumhuriyeti’ne insan yetiştirmek için çalıştığımızı bilirler. Bu bizim için çok değerli bir şey. Vatanımız ve bayrağımız bizim için çok kıymetlidir. Ülkemizin Kurtuluş Savaşı’nda görev alan, cumhuriyetin kurulması için çalışan Atatürk başta olmak üzere herkes bizim için çok değerlidir. Onlara Allah rahmet eylesin, inşallah biz de onlara layık insanlar oluruz. Bizim burada çocuklarımızdan tek istediğimiz o. Kendi menfaati için ülkesini satmayan insanlar yetiştirmek.
*** 1980’den günümüze Tabii büyük bir gelişim göstermiş Final Okulları Peki bundan sonra final okullarının hedeflerinde neler var?
ÜLKESİNİ,MİLLETİNİ,BAYRAĞINI SEVEN NESİLLER
—- Hedefimiz Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne bugün olduğu gibi güzel insanlar yetiştirmek, gerçekten bu bizim için çok önemli. Ülkesini Seven insan yetiştirmek. Bizim şu anda parayla pulla işimiz yok. Bizim için en önemli şey güzel insanları Lider duruma getirmek. Finalin en büyük amaçlarından biri budur daima onu yaptık, gelecekte Lider olacak insanlar ama ülkesini seven liderler yetiştirebilmek. Biz bu çalışmamıza devam edeceğiz. Düşünün bu kadar öğrencimiz var Türkiye’nin neresine giderseniz gidin bir Final’li görürsünüz.
*** Değerli hocam tabii röportajımız bayağı uzadı son olarak bizim sormayı unuttuğumuz sizin eklemek istediklerinizi alarak tamamlayalım röportajımızı isterseniz?
SEKTÖRE GÜVEN ASLA KAYBOLMAMALI
—- Her zaman bunu söylüyorum az önce de söylemeye çalıştım. Bu işi yapan hiçbir kurum sektöre güveni kaybettirmesin tek istediğim bu. Gerçekten okul gibi Okul, dershane gibi Dershane olsun. Önce para deyip “mış” gibi davranan insanlar değil gerçekten ne yapması gerektiğini bilen, ne için yaptığının farkına varan insanlar gerekli. Yani ben kalem üretmiyorum bu kalemi çöpe atabilirsin. Ben yeni bir nesil yapmaya çalışıyorum. Onun için ben sektörle uğraşan kişilerin etik değerlerle hareket etmesini yetiştirmeye çalıştırdığının bir insan olduğunu ve bu insanın da eğer doğru bir insan olması sağlanmamışsa en tehlikeli şeyden daha tehlikeli olacağını bilmesini isterim. Çünkü Allah insana beyin vermiş. İnsan bozulduğu zaman en tehlikeli hayvandan bile daha tehlikeli olabilir. Biz hep doğru insanları yetiştirmeye çalışıyoruz, bütün okulların yapması gerekenin de bu olduğunu düşünüyoruz. Örneğin bir ailenin çocuğu birkaç sene okulumuza gelmiş ama baba ekonomik anlamda sıkıntıya düşüp çocuğu başka bir yere götürmek istediğinde ben izin vermiyorum. Çünkü çocukta “ bak paran yoksa hiçbir şeysin” algısının oluşmaması gerekir. Bu algı ileride “ne yap ne et para kazan, ister dürüstçe ister ahlaksızca” algısına zemin hazırlar. Bu olmamalı. Bu nedenle “bu sene bedava okusun ben bunu hediye ediyorum, kinle düşmanlıkla büyümesin” diyoruz. Bunu her zaman yapıyoruz hakikaten para kazanmak öncelik olmamalı.
**** Gerçekten Bravo Hocam bu şekilde çok yerleri gittik geldik ama böyle bir şey görmedik?
850.000 PARASIZ ÖĞRENCİ OKUTTUK..!!
—- Zengin bir aileden gelmedik. Allah kimseyi gördüğünden mahrum etmesin çocuk o zaman farklı bir şekilde büyür o farklı bir şekilde büyüyen çocuk da Türkiye’ye zarar vermeye başlar. Çünkü menfaati ön plandadır. Biz insanları seviyoruz, ben o öğrenciden para alsam ne olur almasam ne olur. Hatta nasıl ödeyeceğim dediklerinde eğer hayatın boyunca paran olursa getirir ödersin, ödeyemezsen de helal olsun diyorum. Biz şu ana kadar 5 milyon 230 bin öğrenci okuttuysak bunun 850.000 tanesi ücretsiz öğrencilerden oluşmaktadır. Türkiye genelinde bu sadece Yasin Taşel’in yaptığı bir şey değil yani. Ve biz isim hakkı vereceğimiz zaman da şunu yapıyoruz kesinlikle ülkenin bölünmez bütünlüğünü bozan, Önce insan değil önce para diyen, insanlara zarar vermeye çalışan hiçbir kuruma isterse bize milyonlar versin franchise vermiyoruz. Eğer yanlış işi girişmişse de isim hakkını alıyoruz, güle güle diyoruz. Çünkü para gerçekten öncelik olmamalı. Parayı öncelik yapan insan en tehlikeli insandır. Bakın birçok deprem yaşadık, biliyorsunuz. Yalova’da, Elazığ’da, Malatya’da diğer illerde depremde insanların evleri yıkıldı zenginlerle fakirler ekmek kuyruğuna hep beraber girdiler. O nedenle bize zengin değil dürüst insanlar lazım.
Ben son olarak başta Bursa’da yaşayan milyonlarca insana, yurt genelinde yaşayan 86 milyon insanımıza Bursa’dan Final Okulları Kampüsü’nden sevgilerimi selamlarımı gönderiyorum, esenlikler diliyorum.