Cüneyt Bülent Şeker yazdı; GAZETECİ AYSIN KOMİTGAN NEDEN GÖZALTINA ALINDI?

Cüneyt Bülent Şeker yazdı; GAZETECİ AYSIN KOMİTGAN NEDEN GÖZALTINA ALINDI?

Köşe yazarımız Cüneyt Bülent Şeker makalesinde üzücü bir olaya dikkat çekerek;

Gazeteci Aysın Komitgan “Bursa da Bugün TV” canlı yayın programı yaparken FETÖ elebaşı hakkında “Mekânı Cennet Olsun” şeklinde bir cümle sarf etmesi üzerine gözaltına alındı.

Aysın Komitgan’ı uzun süredir tanırım, yaşam tarzı- dünya görüşü bilinen, bu tür cemaat işlerinden uzak bir insandır, yani benim tanıdığım Aysın Komitgan böyle bir sözü kasten, bilerek söyleyecek bir insan değildir. Bir dil sürçmesi sebebi ile böyle bir lafın ağzından kaçtığını düşünüyorum.

İnsan hasta olabilir, gece uyumamış-yorgun olabilir, nihayetinde canlı yayında ağzınızdan çıkan her şeyi kontrol edemiyorsunuz, bu herkesin başına gelebilecek bir şey…

Ve bizim kültürümüzde ölen herkesin ardından “Allah günahlarını af etsin, mekânı cennet olsun vs.” gibi sözler bir refleks olarak tekrarlanır, bu toplumsal bir alışkanlıktır. Ben Aysın hanımın bu toplumsal refleksin bir kurbanı olduğunu düşünüyorum.

Geçmişte en azılı FETÖ yalakaları bile (Rüzgâr FETÖ aleyhine esmeye başlayınca) bu gün FETÖ’ye söverken, hiçbir zaman bunların yanında yer almamış Aysın Komitgan’ın ABD güdümlü bu terörist başına (Bilerek) rahmet okuyacağını hiç zannetmiyorum.

Toplumun da bu konuda bir ikiyüzlülüğü olduğunu düşünüyorum; bir zamanlar (Uyarılarımıza rağmen) FETÖ’yü güzelleyenler, işlerini hallettirmek için onlara yakın olmaya çalışanlar, onların yaptıkları zulme ses çıkartmayanlar; rüzgâr FETÖ aleyhine esmeye başlayınca aklı-insafı-adaleti bir tarafa bırakarak cadı avcılığı yapmaya başlamışlardı, kimisi siyasi rakibine fetöcü dedi, kimisi alacaklısına, kimisi de kızını almaktan vaz geçen damat adayına… Ortalık sahte şikâyetlerden, iftira dolu ihbarlardan geçilmez oldu, meydanı birden sahte kahramanlarla doldurdu!

Bilen bilir, basın mensupları daha iyi bilir ben 17-25 Aralık sürecinde FETÖ’ye ilk dava açan, FETÖ savcılarını ilk şikâyet eden kişiyim, çatı davasında Cumhurbaşkanı ile birlikte müşteki olarak yer alan 25 kişiden birisiyim (EK-1), o zamanlar adliye binası önünde arkadaşlarım ile FETÖ savcıları aleyhine basın açıklaması yaparken “Sen hükumeti koruyorsun” denilerek üzerime yürünmüştü… Halbuki ben hükumeti korumuyordum, ben “Adaleti” korumaya çalışıyordum. Bu günde bu yazı ile aynı şeyi yapmaya çalışıyorum.

O zamanlar bu basın açıklamasını yaparken destek istediğim birçok kişi; “Sana destek veremeyiz, bunlar çok güçlü, sende kendine dikkat et, çocukların var…” demişlerdi, bende yaptığım bu basın açıklamasından sonra 3 ay tutuklanmayı beklemiştim, sonunda kazanan taraf belli olunca herkes kazananın yanında yer aldı ve “Kraldan çok kralcılar” ortaya çıktı.

FETÖ’nün üzerine gidilmesi doğru idi, doğru olmayan birçok masum insanında iftiralara kurban gitmesi, FETÖ’nün beyin (İhanet) kısmının büyük çoğunlukla yurt dışına kaçması, bedel ödeyen zenginlere dokunulmaması, siyaset kısmına ise hiç ama hiç dokunulmaması idi!

Gariban kesim (İbadet) ise ezildi, mahkemeler de hapishanelerde süründü, hatta FETÖ’ye bir şekilde ticari, sosyal bir ilişki içinde olanlar, amiyane tabir ile fetöcülere sürtünmüş olanlar bile haksız iftiralar sebebi ile gözaltına alındı, hatta tutuklandı!

Geçmişte FETÖ’nün kaybetmesine sevindimiştim, kazansa idi terörist muamelesi görecektim, FETÖ elebaşının ölmesine de (Daha doğrusu öldüğünün ilan edilmesine) sevindim, muhtemelen ABD ve   onu yöneten global güçler bu terör örgütünü dağıtmaya karar verdi veya örgütü guruplara ayıracak.

Ama sevinemediğim bir şey var, FETÖ kaybederken adalete olan güven de kayboldu, hâkim savcı bağımsızlığı da zarar gördü…

Bu kraldan çok kralcı uygulamalar, aklın ve adaletin bir kenara bırakılarak buhran hali içinde yapılan işler bence FETÖ’nün verdiği zarardan daha fazla zarar verdi… Çünkü Adalet Mülkün (Devletin) temelidir ve Halkın Adalete güveni kalmadığı gün Devlette biter, bir savaş veya kargaşa halinde devlet Halkı yanında bulamaz!

Netice olarak konumuza dönersek; Sehven de olsa bu sözü sarf ettiği için Aysın Komitgan ifade vermeye telefon ile çağırılabilirdi…

Ama bir kadın, Bursa’nın tanınmış simalarından birisi, ana yolda giderken arabasının önü kesilerek gözaltına alınmamalıydı!

Elbette çalıştığı basın kuruluşu da onun arkasında olmalı idi… Aysın Komitgan hanımefendinin yaşadığı üzücü olay için geçmiş olsun dileğiyle yazımı sonlandırır iken; yargı sürecinde de Bursa Vatan Medya Gurubu Hukuk Müşavirliği olarak yanında olduğumuzu belirtiyoruz.

Avukat Cüneyt Bülent Şeker

(EK-1) https://www.agos.com.tr/tr/yazi/16086/25-aralik-usulsuz-dinleme-iddianamesi-mahkemede

Sosyal Medyada Paylaşın:

BİRDE BUNLARA BAKIN

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?