BEN FETÖ’YÜ HAİN VE ABD AJANI DİYE YAZARKEN TAPINANLAR ŞİMDİ GÜNAH ÇIKARIYORLAR.

BEN FETÖ’YÜ HAİN VE ABD AJANI DİYE YAZARKEN TAPINANLAR ŞİMDİ GÜNAH ÇIKARIYORLAR.

Geçmiş dönem PM Üyesi Güler Buğday makalesinde;

Vatan haini, halkların düşmanı, ülkemdeki masum gençlerin kâbusu olan Terör Örgütünün başı ve ABD ajanı Fethullah Gülen hesap veremeden dün ölmüştür.
Umarım ülkesine gelemeden, arkasından lanetler okunan bu ölüm herkese ders olur.
Kim yaşarken ne kadar güçlü olursa olsun, ne kadar varsıl olursa olsun ve ne kadar etrafında mürit veya biat etmiş insan olursa olsun ölümü ile gerçekte ne değerde olduğu anlaşılıyor.
Önemli olan yaşarken ülkesine, halklara ve insani değerlere ihanet etmeden yaşayıp, hayır dua alıp, gönüllere taht kurup, iyilikle, ahlakla ve insanlığa hizmet ederek yaşamaktır.
Uzatmadan yazacağım:
Yıllar önce ülkemizdeki büyük çoğunluk Fethullah Gülen diye bana göre bir şaklaban olan ilkokul mezunu bu zata adeta tapınıyorlardı.
Bu cahil din istismarcısı şahsın devlet olanaklarıyla palazlanıp özelikle poliste, devlet kurumlarında güçlenerek Işık Evlerinde çocukların beynini yıkaması ve eğitimde etkili olması ben veya ben gibi bir avuç solcu, duyarlı ve yürekli insanı korkutmuştu!!!
Ancak iktidarla her alanda ortak olan ve ülkemizde başlayıp dünyanın her yerinde inanılmaz para ve olanak isteyen okullar açan bu şahıs adeta bir kahramana dönüştürülmüştü.
Yaşamım boyu ne güce taptım nede hak etmeden kahraman yapılan insanlara itibar etim.
12 Eylül faşizminde mesleği elinden alınmış bir öğretmen olmam benim bu konuyla ve bu örgütle ilgili endişelerimi artırdı ve sürekli olarak faaliyetlerini inceledim.
Özellikle yoksul ve çaresiz çocuklara el atan ve yatılı Işık Evlerinde Abiler kanalıyla beyinleri yıkanan gençleri görüp özellikle emniyette poliste güçlenişlerinin yaratacağı tehlikeye karşı anında tavrımı koyup yazılar yazdım.
Ben Fetö’nün yarattığı tehlike ve ihaneti yazarak herkese göstermeye çalışırken inanılmaz olaylara tanık oldum.
Devlettin en tepesinden, iktidardaki vekillere ve önemli kurumlardaki yöneticilere kadar adeta Fetö’nün onayı olmadan bir tek iş hatta atama yapamıyorlardı.
Herkesin bildiği bir gerçek vardır:
“Söz Uçar Yazı Kalır”
Allahtan ben bu sahtekâr iblisi sadece anlatmadım, kimsenin tek kelime ile eleştiremediği günlerde ABD ajanı olduğunu da, Işık evlerindeki tehlikeyi de, özellikle emniyet, polis ve açılan okullar kanalıyla eğitim örgütlenmesindeki tehlikeyi yazdım ve herkesi uyardım.
Fethullah Gülen ABD’ye CIA koruması ile götürülmüş ve Pensilvanya’da büyük bir çiftliğe yerleştirilmişti.
Bu ilişki reddedilmişti ancak büyükelçilerin tavırlarından deşifre olan ajanların itiraflarına kadar birçok gelişme FETÖ’ nün bir CIA projesi olduğunu kanıtlamıştır.
Bu gün ajanı olduğu ve hizmet ettiği ABD’’de ölen bu hain için en çok ona tapınan, önünde eğilen, yaşadığı Pensilvanya’ya gidip saygılar sunan, onun referansı, desteği ile makam mevki, güç ve varlık kazanalar küfrederek günah çıkartıyorlar.
Hadi oradan- hadi oradan sahtekârlar size kim inanır????
Ben bu vatan haini ve halklarımızın düşmanı satılık adamı yazarken yani her türlü riski göze alıp gerçekleri yazarken beni kınayan sözde demokrat hatta solcular (!) oldu.
Mevki, makam, para ve güç kazanmanın referansı olan bu sahtekârın parasıyla sözde yurtdışı okullarını görmek ve değerlendirmek moda olmuştu.
Bu sahtekâra o günlerde yandaş olanlar defalarca bu olanaklarla yurtdışına gidip gezip, güç kazananlar döndüklerinde bu şahsın reklam aracı olduklarına Bursa’da da tanık olduk.
Ben bu tehlikeli durumu devamlı yazıp insanların gözüne soktuğum için Bursa’da basının duayeni, Rahmetli Yılmaz Akkılıç sabah erkenden yazımı okur ve beni arayıp uyarırdı.
“Yapma be kızım, senden başka bu kadar yürekli ve gerçekleri yazan kimse kalmadı. Ancak bu FETÖ konusu çok riskli başına iş açacaksın. Korkuyorum yapma bırak peşini yazdın bir defa tekrar etme” diyerek endişesini bildirirdi.
Hatta saygı duyduğu birkaç kişiye ve gazeteciye de bana sahip çıkmaları için konuşup uyarmıştı.
Böyle bir durumu Gazeteci Gül Kolaylı daha önce yazıp açıklamıştı.
Bunları neden yazdım biliyor musunuz???
Kim ne kadar güçlü olursa olsun sonunda mutlaka ölüyor.
Toplumda bir gelenek vardır:
“Ölenin arkasından konuşulmaz” diye…
Asla katılmıyorum.
Herkes yaşarken ne ektiyse ölünce de onu biçmeli.
Yaşarken ülkesine ve halklara ihanet etmiş birisine susmakta bir nevi yapılanları onaylamak demektir.
Masum ve aydın insanların yaşamına kast etmiş, çocukları gençleri kandırmış, ışık evlerinde eğitiyorum diye karanlığın temsilcileri yapmış ve vatanına-bayrağına ihanet edip emperyalizmin kuklası olmuş olan iblis öldüğü için şahsen ben susamam ve lanetle anarım.
ABD’ ye bile CIA’nın desteği ile giden bir ajan ve vatan haini olduğunu ben yazar ve riski göze alırken bu günkü iktidarın mensupları o hainin önünde saygı ile eğiliyorlardı.
Hatta inanılmaz bir şekilde uydurma bir “KUTLU DOĞUM HAFTASI” diye bizim Bursa’daki CHP Milletvekilleri bile bu rezalete katkı yapıyorlardı.
Her zaman derim korkunun ecele faydası yoktur.
Kim olursa olsun kötülere, hainlere, haksız-hukuksuz davrananlara, vatan hainlerine, terörden beslenen ve soygun düzeniyle halkların hakkını yiyenlere lanet olsun…
Hiç kimsede ucuz kahramanlığa soyunmasın.
Çünkü hiç kimse balık hafızalı değildir.
Herkes bu güne kadar bu katilin ve emperyalizmin maşası vatan haininin hakkında neler söyledi veya yazıp övgüler dizdi biliyoruz.
Kimseyi linç etmeyelim ama ucuz kahramanda yapmayalım.
Sevgiyle saygıyla, eşit yurttaşlar olarak barış ve kardeşlik duyguları ile insanca, onurluca, özgürce, haksızlıklara ve hukuksuzluklara izin vermeden yaşayalım ve yaşatalım.
GÜLER BUĞDAY

Sosyal Medyada Paylaşın:

BİRDE BUNLARA BAKIN

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?