Geçmiş dönem PM Üyesi Güler Buğday makalesinde;
Sadece ben mi kabul edemiyorum ülkemizde yaşatılan despotizmi, haksızlık- hukuksuzluk ve soygun düzenini?
Ancak baskı, korku veya küçük çıkarlar uğruna tüm kötülüklere sessiz kalanlar sayesinde yaşıyoruz bu despot yani çağdışı uygulamaları ve saray faşizmini!!!
Oysa ben artık son çeyreğimi yaşayan ve kimseye muhtaç olmayacak kadar yani kendime yetecek kadar geliri olan bir insanım o halde neden bu kadar eziyet ediyorum kendime?
Neden bu kadar mutsuzum ve tanıdığım birçok kimse gibi “bana ne, ben çaresiz, aç susuz ve zorda değilsem susar keyfime bakarım…” diyemiyorum?
Çünkü ben asla vicdansız ve kimliksiz olamam.
Çünkü ben asla insanlar bu kadar zordaysa, çocuklar aç yatıyorsa, kadınlar aş yerine tencerelerinde dert kaynatıyor ve babaların başları yerden kalkmıyorsa bu koşullarda duyarsız kalamam…
Tüm ömrünce namusuyla, özveriyle çalışıp, vergisini verip duyarlı bir yurttaş olarak her tülü hizmeti yapıp emekli olmuş yaşlılar ölüme mahkûm edilmişlerse ben sesiz ve suskun duramıyorum.
Kendi çıkar ve saltanatları uğruna ülkemdeki tüm değerleri yok etmiş, sömürü düzeninin temsilcisi olmuş, dini, inançları istismar etmiş olan Cumhur İttifakının barbarca dayatmalarını kabul edemiyorum.
Her gün sokak ortasında öldürülen kadınlarımız, dinci istismarcı iktidar korumasındaki tarikat ve cemaat yurtlarında istismar edilen ve tecavüze uğrayan çocuklarımız karşısında dilsiz şeytan olamıyorum!!!
Halkların hakkını gasp ederek devletin olanaklarını kendi çıkarları ve despot iktidarlarını devam ettirmek için sapkın düşünceleri din diye dayatan tüm kurumların çocuk kadınlar yaratması rezilliğine sesiz kalamıyorum.
Ülkede namuslu, liyakatli, çalışkan ve hak eden insanlar yerine cahil, görgüsüz, bilgisiz sadece kendilerine biat eden hatta mankurtlaşan insanlar gibi “bana ne, beni ilgilendirmiyor…” diyerek susup kul olamıyorum.
Velhasıl ben özgür birey olarak ne kendimi, ne toplumu kandıramam ve asla Sol/Sosyal Demokrat anlayışa da ihanet edemem.
Kitleler önünde solcu ve halkçı görünüp ideal laflar edip özel yaşamımda mirasyediler gibi ikiyüzlü davranamam…
Daha fazla uzatmayacağım çünkü beni yakın tanıyanlar bilirler benim duyarlılıklarımı.
Bilirler insanların mutluluğu, başarısı ve hak edenlerin değer bulması için nasıl mücadele ettiğimi.
Sabahları 06’da kalkıp yüzlerce dost yoldaş ve cana “Günaydın” derken bile mutlaka ülkedeki yaşatılanlarla ilgili bir şeyler yazarak yurttaşlık görevimi yapmaya çalışırım.
Çünkü ben sevmeyi saymayı bilen ve insanca yaşamak ve yaşatmak isteyen bir insanım.
Kıskanç, kötü, bencil, ihtiraslı, okumayan, yazmayan ve hatta düşünmeyen velhasıl birikimli, özverili, emek veren insanları tüketenlerden korkmam ve çekinmem…
Bu arada herkes içinde geçerli olan bir durum da şudur:
Kendileri ne kadar iyi, vicdanlı, duyarlı ve halklara saygılı olup hakkıyla görev yapsalar da kötülere, despotlara ve hadsiz saygısız saldırganlara karşı susuyorlarsa değeri yoktur.
Susmayalım. Sinmeyelim. Korkmayalım…
Yaşayan tüm canlara karşı haksızlık yapıp yaşamlarına kastedenlere, ülkeyi soyanlara ve halkları açlığa yokluğa mahkûm edenlere karşı başımızı kuma gömmeyelim.
Bu karanlık düzeni yok etmek için bir mumda biz yakalım..
Sevgiyle saygıyla, eşit yurttaşlar olarak barış ve kardeşlik duyguları ile insanca, onurluca, özgürce, haksızlıklara ve hukuksuzluklara izin vermeden yaşayalım ve yaşatalım.