Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkan Yardımcısı Ekrem Alfatlı, İsrail’in Gazze ve Lübnan‘a saldırılarına ilişkin, “Allah’ın izniyle duruş itibarıyla her zaman masumun yanında olacağız. Katliamın, katil sürülerinin de karşısında olacağız.” dedi.
Büyük Birlik Partisi Bursa İl Başkanlığı, Genel Başkan Yardımcısı Ekrem Alfatlı‘nın katılımıyla Kaplıkaya Cazibe Merkezi’nde kahvaltılı basın toplantısı gerçekleştirdi. Basın açıklamasına İl Başkanı Eyüp Eken, Büyükşehir Belediye Meclis Üyesi Haldun Filizli, Gemlik Belediye Meclis Üyesi Oğuz Han, il ve İlçe Yöneticileri katıldı.
“DEMOKRASİ NARALARI ATAN ÜLKELERDEN SES ÇIKMIYOR”
BBP Genel Başkan Yardımcısı Ekrem Alfatlı, İsrail ile Filistin arasındaki savaşa değinerek sözlerine başladı. Alfatlı, “Dün TBMM’de kapalı bir oturum gerçekleşti. BBP olarak diyoruz ki bütün kötülüklerin, kötü ifadelerin sözlerden daha büyük bir kötülükle karşı karşıyayız. İsrail’in Gazze’de başlattığı katliamlardan bahsediyorum. Oradaki zulümü, bir fiil gözleriyle gören bir kişi olarak söylüyorum. 7 Ekim’den bu yana 1 yıl geçti. Dünyanın görebileceği en büyük kötülük yaşanıyor. İsrail ve onun destekçileri eliyle. Artık rakamların da anlamını yitirdiği bir dönemdeyiz. 17 bin çocuk, 11 bin 378 kadın, 13 bine yakın erkek. 41 binden fazla şehit var. Yüz binlerce yaralı var. Katliamlar devam ediyor. Lübnan’a, Suriye’ye saldırılmış durumda. Demokrasi naraları atan ülkeler de sessiz. UNESCO nerede? Sağlık sistemi de çökertilmiş durumda ve DSÖ’den de ses yok. Daha yeni doğmuş bebekler de mevcut. Hangi faaliyetle eşitleyip özdeşleştireceksiniz? UNICEF’ten ses çıkmıyor. Sözün bittiği ve kifayetsiz kaldığı bir yerdeyiz. Suriye’de bulunan terör örgütleri de kara harekatıyla temizlenmeli” açıklamalarında bulundu.
“CEZALAR CAYDIRICI OLMAZSA BU ŞİDDET VE KAOSU NASIL ÖNLEYECEĞİZ?”
Son zamanlarda artan kadın cinayetlerine değinen Alfatlı, “Narin bebeğimizi biliyorsunuz. Akıl tutulması yaşıyoruz. Sıla bebeğimiz var. Cümle kurmakta zorlanıyoruz. Her gün kadın cinayeti. Terör şeklini değiştirdi ve her gün içimizde şiddet, katliam, kadın katliamları, genç ve çocuk katliamları, uyuşturucu her türlü suç ve suçlu olayları görüyoruz. Bu olaylarda sayın İç İşleri Bakanımızın görevini yaptığını biliyoruz. Uyuşturucuyla, terörle, suç ve suçluyla mücadelede bizlere bilgileri paylaştı. Ancak yeterli mi? Yetersiz. Adli kontrol şartıyla, iyi hal indirimiyle kravat takıp geliyor. İnsan öldürmüş, tehdit etmiş kravatla gelince iyi hal indirimi yapılıyor. Ben size soruyorum; bir suçla ilgili ceza alındığı zaman insanlar ortalama kaç sene hapis yatıyor? Suçlular tahliye olduktan sonra aynı suçu kaç defa işliyorlar? Geldiğimiz nokta itibarıyla 2 suça biz idam cezası istiyoruz. Cezalar caydırıcı olmazsa, vefat edenlerin yakınlarının yüreğine su serpmezse bu şiddeti, kaosu nasıl önleyeceksiniz? Biz küçük çocuklarımızı kaçırıp istismarda bulunup öldürülen canilere idam cezası istiyoruz. Askerimizi, polisimizi, masumlarımızı katleden terör örgütü mensuplarına idam cezası istiyoruz. Geçen kahraman kadın polisimizi şehit ettiler. 28-29 suçu var fakat dışarda dolaşıp masum kızımızı, polisimizi, ciğerimizi yakıp şehit ettiler. Yeni anayasada 2 suça idam cezası istiyoruz. Çocuklara cinsel tacizde bulunup katleden canilere ve askerimizi, polisimizi vatandaşımızı şehit eden terör örgütü mensuplarının idam edilmesi gerekli. Yeni anayasanın yenilenmesi gerekliliği oluşmuştur” şeklinde konuştu.
“MAAŞ DÜZENLEMELERİ YAPILIRKEN SABİT GELİRİ OLAN KESİM AYRI TUTULMALI”
Alfatlı; enflasyon ve ekonomi hakkında, “Pandemi süreciyle başlayan, deprem felaketiyle ülkemizin yüzleştiği, Rusya-Ukrayna savaşı, Katil İsrail’in bölgede yaptıklarının olumsuz etkileri var. Ekonomik sorunların müsebbibi ne emekliler, ne asgari ücret alanlar, ne esnaf, ne çiftçidir. Ekonomiyle ilgili değerlendirme yapılırken, düzenleme yapılırken dezavantajlı diye söylediğimiz sabit gelir kesim ayrı tutulmalı. İnanılmaz bie hayat pahalılığı, istismar var. Fiyat spekülasyonları var. Biz hep ‘bunlarla ciddi mücadele edilmesi lazım’ dedik. Gerekirse iş yerlerinin süresiz kapatılması lazım. 12 bin TL’ye emekli geçinmeye çalışırken diğer yandan fiyatları fahiş artıran firmalar var. Bu doğru ve vicdanı değil. Ekonominin temel yaklaşımlarına da uygun değil. Eylül ayında açlık sınırı 19 bin, yoksulluk sınırı 64 bin, asgari ücret 17 bin, emekli maaşı 12 bin. Taban emekli maaşı 12 bin 500. Enflasyon rakamları da yüzde 40’lara ulaşacağı ifade ediliyor. Asgari ücretin yılda 2 kere artırılması gerektiğini söyledik. Yurtdışından birilerinin aklına ihtiyacımız var. Asgari ücretin enflasyonda göz önüne alınıp refaha kavuşturulması gerekiyor. Aslında minimum ücret olması gerekiyor fakat geniş bir kitle bu maaşı alıyor. Emekli maaşlarının da insanca yaşanabilir noktaya getirilmeli. Asgari hane geçim rakamı belirlenmeli. Aynı asgari ücret gibi asgari hane geçim rakamı belirlenmeli. 2 kişilik, 3 kişilik aile minimum kaç TL ile geçinir diye belirlenmeli. Mesela üç kişilik bir eve bir asgari ücret geliyorsa devlet eksiği tamamlasın. Yapılan sosyal yardımların çok daha altında rakamlarla bu sorun çözülebilir. Vatandaşlarımız insanca yaşanabilir bir geliri evine getirmiş olacak.” değerlendirmelerinde bulundu.
Alfatlı, Bursa’nın Yıldırım ilçesindeki Kaplıkaya Cazibe Merkezi Sosyal Tesisleri’nde düzenlediği basın toplantısında, 1 yıldır dünyanın belki de şu ana kadar gördüğü en büyük kötülüklerin Gazze’de yaşandığını söyledi.
Orta Doğu’nun bir bölümünün adeta kan gölü haline getirildiğini ve artık sözün bittiği yerde olduklarını belirten Alfatlı, şöyle devam etti:
“Allah’ın izniyle duruş itibarıyla her zaman masumun yanında olacağız. Katliamın, katil sürülerinin de karşısında olacağız. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurumsal kimliğinin de büyük Türk milletinin de iyi insanların da bu konuda dirayetli ve kararlı olduklarını görüyorum ancak artık bu konuyla ilgili söylenecek sözün bittiği, eyleme geçilecek noktaya gelinmiştir. Sayın Cumhurbaşkanı’mızın da bahsettiği gibi bir hayalleri var, ham hayalleri var ve sapkın düşünceleri var. Bu sapkın düşünce ve bu ham hayallerinin, bu katliamları yapma gerekçelerini ortaya koydukları bu hayallerin bir bölümü de Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin sınırları içerisinde. Biz bunu yok sayamayız, görmezden gelemeyiz. Bununla ilgili mutlaka ve mutlaka büyük Türk milleti olarak, parlamentomuz başta olmak üzere bütün iyi insanlar ve basınımıza bu konuda çok büyük görev düşüyor ki ben Türk basınının bu konuda gerçekten doğru yerde durduğunu, insanlık tarafında durduğunu, mazlumun tarafında durduğunu müşahede ediyorum.”
Alfatlı, dün TBMM Genel Kurulu’nda, İsrail’in Lübnan’ı işgal girişimi ve bölgede yaşanan gelişmelerin ele alındığı kapalı oturum gerçekleştirildiğini hatırlattı.
Bunu kıymetli bulduklarını dile getiren Alfatlı, “Türk Devletleri Teşkilatı bu noktada çok önemli. Bazı İslam ülkeleri ve vatandaşları bu konuda aktifler ve Avrupa’da gerçekten bu katliama ‘dur’ diyecek ve dünyanın birçok ülkesinde vatandaşlar var ancak yöneticilerin de beyinlerinin, ruhlarının ve kalplerinin satılmış olduğunu, bir yere bağlı olduğunu da üzülerek görüyoruz. Bu bahis gerçekten hepimizin canını ve ruhunu daraltıyor ama Allah’ın izniyle de inşallah bu zulümden, bu zalimlikten hep birlikte kurtulacağız.” diye konuştu.
Tekirdağ’da cinsel istismar ve darp sonucu yaşamını yitiren Sıla bebeğin cenazesinin toprağa verildiğini anımsatan Alfatlı, parti olarak, çocukları istismar edenler ile masumları şehit eden terör örgütü üyelerine idam cezasının getirilmesini istediklerini sözlerine ekledi.