Ak parti ve Erdoğan’ın kulağını çekeceğiz diye islam ve mukaddesat düşmanları ile iş birliği yapmış olmayı netice verecek bir işi yapmaktan TİTREMEK lazım..?
Gerçek şu ki; belki en az bir kaç milyon müslüman tamamen ehven-i şer kaidesi ile yıllardır ak partiye oy veriyorlar. Aslında ak partinin de şer olduğunu hatta zalim bir parti olduğunu da bir çoğu kabul ediyorlar ama tam da bu kaideye binaen oy veriyorlar.. Peki buna rağmen nasıl oluyor da ak parti HALA ehven-i şer olabiliyor, kalabiliyor..?
Ehven-i Şer; Kötünün iyisi demektir. Ehven-i Şer kesinlikle İYİ demek değil daha ŞİDDETLİ olan bir şerre göre İYİ olan yada ona karşı daha HAFİF olan ŞER demektir. Ama sonuçta ŞER’dir..! Ehven-i Şer; genelde İYİ’nin yada MUTLAK HAYRIN olmadığı durumlarda baş vurulan bir stratejidir..! Kaynağı ise şu mealde ki yada manada ki bir hadistir; Resulullah buyuruyor ki; Mü’min başına iki felaket gelirse HAFİFİNİ seçsin..!
Bu durum Osmanlının son dönemlerde ki anayasası kabul edilen Mecellede de geçmektedir.. Bununla ilgili maddeler şöyledir;
Madde 26; UMUMA zarar veren şeyi def için HUSUSİ zarar tercih edilir..!
Madde 27; Şiddetli zarar daha hafifi ile izale edilir..
Madde 28; İki fesat, çatışınca, yada iki kötülükle karşı karşıya kalınınca daha hafif olan, ehven olan seçilir..!
Bunu bir örnekle açıklayalım; Mesela iki yada daha fazla sayıda ki zalim kişi, bir yere başkan yada yönetici olmak için aday olsa, başka aday da bulunmasa yada iyi ve hayırlı bir aday bulunmasa, bunların arasından daha az zalim olan kişi şeçilir.. Çünkü bir devletin yada başkaca mühim bir mevkinin lidersiz, başsız kalması elbette ki mümkün değildir.. Madem o makama ve mevkiye layık, arzuladığımız mutlak İYİ ve HAYIRLI bir kişi de yoktur o halde o mevki ve makama en az zarar verecek olan kişi seçilmelidir..! Ama o seçim mutlaka yapılmalıdır çünkü kişi o seçimi yapmadı ya seçime gitmedi diye O MAKAM ve MEVKİ BOŞ KALACAK DEĞİLDİR..! Böyle bir durumda daha büyük ve daha dehşetli bir şer, bir zalim o makama gelecek ve orayı işgal edecektir.. Yaptıkları ile de ortaya daha büyük bir şer çıkaracaktır..! O seçime gitmeyen kişi de buna meydan ve imkan verip zemin hazırladığı için, o dehşetli zalimin o makamda oturmasından da, şer olan o icraaetlerinden sonra ortaya çıkacak olan büyük tahribattan da direk SORUMLUDUR, MES’ÜLDÜR..! Çünkü sebep olmuş ve buna zemin hazırlamıştır. Kendisine imkan, irade, seçim yani SÖZ HAKKI verildiği halde bunu kullanmayıp meydanı da, o makamı da daha büyük ve daha dehşetli bir şerre kendi elleri ile terk etmiştir.. Şu durumda elbette ki ‘BEN MASUMUM’ diyemez ve özrü de bahane-mazeret olamaz.. Çünkü herkes YAPABİLECEKKEN, YAPMADIKLARI ŞEYLER İLE DE SORUMLUDUR..! Yöneticilik ve İdarecilik makamı gibi MÜHİM bir yeri yanlış kişilere TESLİM ETMENİN vebali şüphesiz ki pek ağırdır..
Madde 29; İki şerrin en hafifi tercih edilir..!
Madde 30; Def-i mefâsid, celb-i menâfiden evlâdır.. Yani bir kötülüğü def etmek, önlemek, onun yayılmasını engellemek, bir iyiliği yapmaktan ÖNCE gelir..! İYİ’e ulaşmak için ÖNCE kötüyü def edip ortadan kaldırmak manası vardır burada..
Ehven-i Şerrin ANA mantığını işte bu müthiş düsturlar oluşturmaktadır. Fakat bu da bir yere kadar geçerlidir çünkü tüm bu düstür ve strateji ile birlikte TEK BİR MERKEZE baskı yapmak, bütün gücü TEK BİR MERKEZDE toplamak, onu baskın çıkartmak ve gücü, kuvveti bölmemek de ehven-i şer içinde ki önemli strajilerden birisidir.. Velevki adaylardan bir tanesi gerçekten de İYİ birisi de olsa ama o kişiye verilecek oylar eğer gücü bölüyor ve O İYİ olan kişinin de seçilmesine engel teşkil ettiği gibi bunun yerine o en zalimi yada en zalimlerden başka birini idare makamının başına getiriyorsa, işte bu sonucu netice veriyorsa şu halde artık onu seçmek ehven-i şer olmaz.. Böyle bir durumda EN ZALİM OLANIN TAM KARŞISINDA OLAN, ONU TAHTINDAN EDECEK, İKİNCİ ADAYI SEÇMEK GEREKMEKTEDİR Kİ o en zalim olana ve onun tahribatına aman verilmesin.. Peki nereye kadar..? Allah’ın vaadi gelinceye kadar..! Allah’ın o toplum hakkında ki hükmü gelinceye kadar, zahir oluncaya kadar..!
Bu ehven-i şer konusunda İKİ çok mühim mesele vardır; Eğer kişi bu 2 şeyi ıskalarsa kesinlikle SAVRULUR..! HAKK namına hareket ettiğini sanırken Batıla hizmet ederde haberi bile olmaz..!
Onlardan Birincisi şudur; Aslında MESELE kişinin kime oy verdiği yada vermediğinden daha çok yaptığı BU İŞİN NETİCESİNİN KİMİN İŞİNE YARADIĞİ, KİMİN HANESİNE YAZILDIĞIDIR..! Eğer kişi verdiği oy ile yada güya TARAFSIZ kalacağını zannedip VERMEDİĞİ oy ile, eğer NETİCE OLARAK daha şiddetli bir zalimin iktidara gelmesine, islama, imana, kur’ana, ezan’a, mukaddesata düşman, müslümanların değerleri ile uğraşıp saldıranların yönetim ve idare makamına gelmesine SEBEP olmuş ise işte kişi artık bundan direkt sorumludur demektir..! Bir Hayra Sebep Olan Yapan Gibidir de, bir şerre ve zulme, yahut daha şedit bir zulme veyahut batıla sebep olan yapan gibi değil midir..?
Özetle; Mesele KİŞİNİN ĶİME OY VERECEĞİ yada VERMEYECEĞİ DEĞİL bu yaptığı işin, seçimin yada güya tarafsızlığının KİMİN İŞİNE YARADIĞİ, KİMİN HESABINA YAZILIP NEYİ NETİCE VERDİĞİDİR..? Kritik ve yakıcı olan soru işte budur…
İkinci Mühim Mesele İse Şudur; Ehven-i Şer derken eğer AZAMİ ŞER bilinmez, görülmez ve ıskalanırsa ehven-i şer de bilinmez, görülmez, ıskalanır ve yanlış safta, tarafta kalınır..! AZAMİ ŞER ise; Din, İman, Kur’an, Ezan, Mukaddesat düşmanları, islamiyete, müslümanlara, onların değerlerine hakaret edenler, tahkir edenler, zulmedenlerdir.. Peki başka..? Devlet, Millet, Ümmet düşmanları, Vatanı bölmeye çalışanlar ve özerklik isteyenlerdir.. Peki başka..? Fetöcüler, kainat şerefsizi fetullah gülenin 1 dolarlık askerleri ve fetöcü kahpelerle hala iş tutanlardır, onları sevenlerdir. Peki başka..? Bu ülkeyi ve devleti yabancı bir takım devletlere, çıkarlarına ve politikalarına peşkeş çekenlerdir, ülkenin anahtarını batılı devletlere teslim etmeye hazır ve hevesli olanlandır.. Peki başka..? Yapılan yatırımları, bir takım teknoloji ve savunma sanayi kazanımlarını durduracağını söyleyenlerdir.. Özetle; Eğer kişi AZAMİ ŞERRİ göremez ve bilemez ise ehven-i şerri de herhalde ki asla anlayamayacaktır..!
Bu seçim sisteminde OY VERMEYE GİTMEMEK kesinlikle bir çözüm değildir.. Çünkü oy vermeye gitmeyince SİSTEM ÇÖKMÜYOR Kİ, sistem tıkanmıyor ki..! Sistem, oy vermeye gelenlerle devam ediyor.. Seçimin sonucunu ise oy vermeye GİTMEYENLER DEĞİL gidenle belirliyor..
Oy vermeye gitmeyenler tabiri caizse YOK hükmündedir. Kendilerini YOK saydıkları için seçimin sonucuna ve dolayısı ile ülkenin geleceğine de katkıları YOK hükmündedir..! Sistem ise VAR olanlarla devam edecektir ve sonucu VAR OLANLAR, seçime gidenler belirleyecektir..!
Gidilmeyen ve güya tarafsız kalınacağı zannedilerek kullanılmayan oy ile, eğer islam, iman, kur’an, ezan, başörtü düşmanları yönetime ve idareye gelirse, yada teröristlerle yada terörist fetöcülerle iş birliği içinde olanlar yönetime gelirse KİŞİ ASLINDA BATILA oy verip destek olmuş olur. BETERİN BETERİNİ yönetime ve idareye taşıyıp başımıza amir seçmiş olup, buna zemin hazırlayarak bunun çok ağır olan vebalini de yüklenir.. Fakat bundan haberi bile olmaz.. Şeytan da bu kişilerin arkasından kıs kıs güler..! “Nasılda sağdan yanaştım, nasıl da kandırdım yine” diye.. Sineğin ısırmasından güya kaçan bu insanlar yılanın zehirlemesine razı olurlar..
Dahası bir çok müslümanın emeğini de boşa düşürmenin ağır vebalini yüklenirler..! Çünkü merkez kuvveti bölüp, daha şedit bir düşmanın gelişine zemin hazırlamışlardır..
Kural aslında basittir; Terezinin iki kefesinden birinin hafifliği otomatikman diğerinin sikletine etki eder ve onu baskın çıkartır..
Mesela; Çok hassas bir tartı, bir terazi düşünün. Terazinin iki eşit kefesi var. Ve o iki kefede iki eşit ağırlık olsun.. Nasıl ki o terazi kefelerinden birine koyulup İLAVE edilecek mesela bir tek ceviz bile, hatta bir tek küçük çekirdek bile (Bir Tek Oy..) o terazinin bir gözünü diğerine baskın çıkartıp diğer terazi kefesini boşa düşürür, İşte aynen öylede, böyle hassas bir dönemde ve böyle bir seçim sisteminde, bir tek oy bile diğer bütün müslümanların emeğini ve çabasını boşa düşüreceği, belki islam düşmanlarını ise yönetime taşıyacağı yahut islam ve türkiye düşmanı ülkeleri sevindireceği, onların hesabına yazılacağı için VEBALİ AĞIRDIR..!
Bizler öfkemize değil hadise uyup peygamberi (s.av) dinlemeliyiz… Bunun bize bir mes’uliyeti yok… Çünkü ak partinin şer olduğunu peşin olarak zaten kabul ediyoruz.. Ayrıca ŞER olan bir şeye HAKK ve hakikat demiyoruz ki, öyle bilmiyoruz ki mes’ul olalım..! Ortada ise mutlak bir hayır da yok ki ona uyalım yahut orada toplanalım… Bizlerin mevcudun içinden en stratejik olan hamleyi yapmamız gerekiyor..! Bakınız mevcudun içinde EN İYİSİNİ seçmemiz gerekiyor demedim, dikkat ediniz lütfen ve ANLAMAYA çalışınız.. En stratejik olan hamleyi yapmamız gerekiyor diyorum.. Çünkü merkez oyları bölmek, merkez kuvveti dağıtmak ehven-i şer değildir ve bunda bir mantık yoktur..! Velev ki bir parti hakikaten DAHA İYİ hatta içlerinde en iyisi de olsa madem o parti küçük bir partidir, herkesin oyunu almaya da muktedir değildir o halde oraya oy vermek stratejik de değildir ve ehven-i değildir..! Bu manada Yeniden Refah Partisi de kesinlikle ama kesinlikle ehven-i şer değildir.. Böyle diyen kendini kandırır..
Şimdi gelelim AK partinin neden hala ehven-i şer olduğuna; Bununla alakalı kesinlikle yüzlerce örnek ve kanıt gösterilebilir. Ama biz sadece bazılarını söyleyip yazmak ve bu kadarı ile iktifa etmek istiyoruz;
Mesela birileri Ak partinin malum aşı politikalarını uygulaması sebebi ile “NASIL hala ehven-i şer olabilir ki..? Orada mutlaka durulması gerekiyordu..” diyorlar.. Sonuna kadar haklı bir eleştiri.. Çünkü burada ki zulmü, gaflet ve dalaleti ifade etmeye ben kelimeler bulamıyorum. Fakat yine de ehven-i şer olduğunu maalesef ifade etmek durumundayım, şöyle ki; Evet ak parti bizce ve inancımızca bu tarifi bile tarifsiz olan zulmü, yanlışı, belki ihaneti yapmıştır hatta uyarılmalarına rağmen yapmıştır ama en azından ak parti başka bazı ülkelerde olduğu gibi bir kanun yada kararname çıkartıp polis ve jandarma zoruyla kapımıza dayanılmasına meydan vermemiş ve bizlere bir hayat alanı bırakmıştır.. Eğer Ak parti seçimi kazanamasaydı yönetime ve iktidara gelecek olan chp’in genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ise bir videsunda açıkça demişti ki; “Ak parti bize yetki versin, belediyelerimizi görevlendirsin bakın nasıl herkesi aşılıyoruz, biz bu işi daha güzel yaparız” Hatta yine chp’den birileri zorla insanların aşılanmaları gerektiğini söylemiştiler.. Aynı zihniyete sahip bir takım başka insanlar ve medya şarlatanları ise KÖPEK GİBİ aşılanmaları gerektiğini söylediler..! Yani düşünebiliyor musunuz bu konuda ak partiyi bile beğenmiyorlar ve daha şiddetli olunması gerektiğini savunuyorlar. Şimdi insaf ehli olan herkese soruyorum; HANGİSİ daha ehven..? Evet ikisi de şer doğrudur ama hangisi daha ehven..? Ak parti değil mi..?
Bakın mesela İstanbul Sözlemesi meselesi de öyle.. Bu rezilliğe, bu utanç sözleşmesine, bu dehşetli işe evet ak parti imza attı ama yıllar sonra da olsa bu sözleşmeden geri çekildi. (Gerçi 6284 nolu kanun hala ortada duruyor, milletin gazı alındı belki sadece. Çünkü samimi ve hayırlı olan bir parti 6284’dü de kaldırırdı..) Ama başta chp, pkk destekçisi ve sevicisi HDP ve Meral Akşenerli İP hemen karşı çıktılar, eleştirdiler.. Mesela Meral Akşener eğer iktidar olunursa buna hemen geri döneceklerini söyledi.. Şimdi soruyorum; Acaba hangisi ehven-i şer, hangisi AZAMİ ŞER..?
Konuyu çok uzatmadan ben seri olarak bazı şeyleri daha yazmak isterim hemen;
Kılıçdaroğlu, Yeni Zelanda’da namaz kılarken terör kurbanı olan Müslümanlarla ilgili yorumunda terörün kaynağı olarak İslam dünyasını hedef göstermişti.. Yani chp’yi ve zihniyetini temsil eden Kılıçdaroğluna göre TERÖRÜN KAYNAĞI İSLAM DÜNYASI imiş.. Çıkıp da bir tek chp’li itiraz etmedi, “sen diyorsun..” demedi.. Şimdi biz bunları mı iktidara taşımalıyız kardeşler..? Soruyorum sizlere; Hangisi ehven, hangisi AZAMİ ŞER..?
Mesela yine chp’yi temsil eden kılıçdaroğlu katıldığı bir televizyon programında Başörtüsü için “1 m2’lik bez parçası” ifadesini kullanmıştı.. Bu mukaddesata bir saldırı değil midir.? Bu tesettür meselesi ayet değil mi kardeşler..? Nur suresi 31 ve Ahzap 59. Ayetlerde Rabbimiz tesettürden bahsetmiyor mu..? Kısaca Allah’ın ayetlerini ve hükümlerini yalanladı ve tahkir etti.. Şimdi bizler bu zihniyeti mi iktidara taşıyacağız..? Ne yapalım şimdi, meydanı onlara mı bırakalım..? Matematik basit, o gelmezse o gelecek..! Çünkü oy oranları belli ve ittifaklar belli..
Sonra yine bu adam bir takım kendi gibi ekibiyle birlikte bizim namaz kıldığımız seccadeye ayakkabıları ile basıp ayaklar altına almadı mı..? Böylece aslında bizim namazımızı ve mukaddesatımızı ayaklar altına aldığını ilan etmedi mi..? Şimdi bunları mı yönetime taşıyacağız, başımıza amir, idareci seçeceğiz..?
Sonra bu chp lideri ve zihniyeti “Herkesle helalleşeceğiz..” reklamı yapıp, palavrası sıkıp imam hatiplilerden oy isterken “imam hatipte okursan sapık olursun” diyen şarkıcı bozması Gülşen’e kalkan olmadı mı..?
Yine 2022 Ağutos ayında bu adam ve temsil ettiği chp zihniyeti Katıldığı bir televizyon programında İstanbul Sözleşmesi’nin “LGBT’yi özendirmediğini” söylemedi mi..? “LGBT, Türk aile yapısını bozuyor mu?”
sorusuna “Hayır, ilgisi yok. Niye aile yapısını bozsun?” cevabını vermedi mi..? Tamam ak partiyi istanbul sözleşmesi ile ziyadesiyle eleştirdik ki haklıyız, sonuna kadar haklıyız ama onun yerine gelecek olanlar da bundan vaz geçeceğini söylemiyor ki..!
Yine bu konu ile alakalı 2022 Eylül ayında “cinsel yönelimin yasayla dezavantajlı olmaktan çıkarılacağını ve LGBT’nin yasal olacağı” vaadinde bulunmadı mı..?
Yine bu adam bir çok chp’li milletvekili, yönetici 15 Temmuz Türkiyeyi İşgal Girişimine hiç utanmadan, arlanmadan “Kontrollü Darbe” demedi mi..? Sonra daha da ileri gidip bu zihniyet ve bir çok destekçisi TİYATRO demediler mi..? Ne yani şu an da içeride olan başta AKIN ÖZTÜRK gibi paşalar ve bir çok üst düzey komutan, asker bir TİYATRO için mi geleceklerini yaktılar, kariyerlerini yaktılar, apoletlerini söktürdüler, hapse girip yıllarca da hapiste yatmayı göze aldılar..? Bunlar bir TİYATRO içindi öyle mi..? Sonra yine KHK ile içeri atılan fetöcüleri serbest bırakacaklarını söylemedi mi bu adamlar..? Bunları görmüyor musunuz..?
2013 de Türkiye Cumhuriyeti hükümetini hedef alan yurt dışı destekli bir darbe girişimi olan Gezi olaylarına açıkça arka çıkmadı mı bu chp’liler..? Mesela Genel Başkan Kılıçdaroğlu: “Eylemcilerin tertemiz alınlarından öpüyorum. Onlara şunu söylüyorum. Haklı talepleriniz var..” demedi mi..? Şimdi bu chp’yi mi iktidara taşıyacağız kardeşler.? Bize ne olmuş ki onları iktidara taşıyacağız..? Yaptığımız iş, bir hareket onların hanesine yazılacak..? Ben bundan TİTRİYORUM… Evet ak parti şerdir, kendi seçmenine de defalarca ihanet etmiştir, aldatmıştır, tabiri caizse adam yerine koymamıştır, ÇANTADA KEKLİK görmüştür, KOYUN MUAMELESİ yapmıştır doğru ama Allah aşkına insafla söyleyin, şu durumda hangisi ehven, hangisi AZAMİ ŞER..?
Peki, 2011 olması lazım, CHP genel başkanı olduktan sonra Hakkari’de yaptığı ve bir tane Türk bayrağının bile dalgalanmadığı, dalgalandırmaya cesaret edemedikleri o miting de skandal açıklamalara imza atarak “Avrupa’da kabul edilen yerel yönetimler özerklik şartını aynen kabul edeceğiz” demedi mi bu adamlar..? Allah aşkına bu vatanı bölmek, bölmeye çalışmak, teröristlerin tezini savunmak, teröristlerin dediğini yapmak değil midir..? Soruyorum size kardeşler, bizler bu chp’yi mi yönetime getireceğiz..? Yada iş tuttuğu pkk sevici partiyi..? Ama ak parti etrafında toplanmamak mevcut seçim kurallarına göre chp’yi yönetime taşıyor..! Chp ise terörist sevici o malum partiyle iş tutuyor..? Allah aşkına siz söyleyin, hangisi daha ehven..? Ak parti mi, chp mi..? Hatasıyla, günahıyla, zulmüyle ama vatanın bütünlüğü savunan ak parti mi yoksa pkk sevicisi ve savunucu partiyle iş tutan chp mi..?
Yine chp lideri, 2016 da, chp li ekibiyle birlikte “Biz hapiste hasta yatan PKK’lıya da gittik, DHKP-C’liye de gittik, Hiç
ayrım yapmadık” demedi mi..?
“Biz YPG’yi terör örgütü olarak görmeyiz. YPG kendi vatanını kurtarmak
için örgütlenmiş bir oluşumdur.” demediler mi..?
Yine Kılıçdaroğlu’nun A takımından olan Genel Başkan Yardımcısı Gamze İlgezdi ve eski Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, terörist cenazesinde boy göstermediler mi..? Terör örgütü PYD’ye katılıp Kobani’de öldürülen teröristin cenazesini karşılayıp Gamze İlgezdi de cenazede gözyaşı dökmedi mi..?
Yahu chp’li bir takım insanlar İHA- SİHA projemizi bile durduracaklarını söylemediler mi..? Yahu iyi giden bir şeyi, Türkiyeye inanılmaz bir güç, kuvvet katan, Türkiyeyi bu konuda Dünyada 1 numara yapan bir projeyi NİYE durdurmak ister bir parti..? Eğer hain değiller ise yada dışarıdan kontrol edilmiyorlar ise bunu niye ister bir partinin vekil ve yetkilileri..? Hadi ağzından kaçırdı diyelim, parti olarak nasıl ona dünyayı dar etmezler, kovmazlar, rezil-rüsvay etmezler..?
Yahu bu adamlar Apo’yu ve Selehattin Demirtaş’ı, hatta Osman Kavalayı bile serbest bırakacaklarını söylemediler mi..? Bunları yönetime taşımayı netice verecek olan bir seçim mi yapacağız şimdi..? Bu bize, bir müslümana yakışır mı kardeşler..? Biz güya ak partinin, Erdoğanın kulağı çekeceğiz derken chp’yi ve ittifak ettiklerini yönetime ve idare makamına taşıyacak bir seçimde ve harekette mi bulunacağız şimdi..? Hiç olur mu, hiç mümkün mü..? Yaptığımız bir işin NETİCESİ islam, iman, kur’an, mukaddesat düşmanı chp’nin ve eski hdp’nin işine yarasın da biz ak partinin ve erdoğan’ın kulağını çektik diye kendimizi kandıralım öyle mi..? Bizim gibi samimi ve vatansever insanların seçiminde VATANSEVER bir neticeyi doğurması gerekekmez mi..?
Şimdi siz söyleyin kardeşler, KİM EHVEN, KİM AZAMİ ŞER..?
“Lafın tamamı akıllı adama anlatılmaz” kaidesiye maksat da anlaşılmıştır belki diye bu kadarı ile iktifa ediyorum..
Özetle; Bizler TAKINTILI insanlar değiliz kardeşler, olamayız, olmamalıyız da.. Ak parti’nin ve Erdoğan’ın kulağını çekeceğiz diye dolaylı yoldan aslında düşmanlarımız ile iş birliği yapmayı netice verecek yada düşmanlarımızın işine yarayacak, onların hesabına geçecek, hanesine yazılacak işler yapamayız..! Onlarla aynı safta, tarafta, aynı gaye ve hedefte buluşacak da değiliz.. Öfkemize yenilip, ülkenin, milletin ve devletin anahtarını düşmanlarımıza ve onlarla iş birliği içinde olanlara verecek ve feda edecek de değiliz.. Onlarla aramızda ki uçurum pek derindir.. Allah bu milleti tez zamanda ak partinin şerrinden ve zulmünden de kurtarsın inşaAllah.. Maalesef aldatıldık.. Hem de defalarca.. Hatta ehven-i şer ile hareket ettiğimiz bilindiği için ÇANTADA KEKLİK olarak görüldük, KOYUN MUAMELESİ yapıldı.. Defalarca aldatılıp ihanete uğradık.. Ama bizim payımıza Resule (s.a.v) uymak, devletimize karşı ise bütün öfkemizi yutarak, ayaklar altına alarak sadakat, özveri ve samimiyet düştü onlara ise türlü zulümler, belki ihanetler, tarifsiz günahlar ve ağır veballer düştü.. Onlar dostlarını, o kendilerini yıllarca iktidarda tutan seçmenlerini sattılar ve değerlerini ve hassasiyetlerini de sallamadılar, kendilerinden uzak tuttular, sadece bu kesimi kullandılar.. Nihayetinde ise kendilerini iktidarda tutan işte bu bir çok dostlarını da kendilerine düşman ettiler.. Ama onların düşmanları da onlara bir türlü dost olmadı, o malum karşı kesime ve cenaha da bir türlü yaranamadılar..! Ellerine fırsat geçse tabiri caizse bunları bir kaşık suda boğacaklar.. Onların kahir ekseriyeti belki imtihanlarını da kaybettiler.. Her seçim zaferinde “Halkın mesajını aldık” cümlesini dahi bir slogan olarak kullandılar.. Hiç bir zaman hiç bir ders almadıkları gibi kendi öz seçmenlerine de ısrarla ve inatma meydan okumaya devam ettiler..! Ama yine şunu hiç unutmayın kardeşlerim; Bu hayatta BİZLER KENDİ ROLÜMÜZÜ DOĞRU OYNAYACAĞIZ.! Biz kendi işimize bakacağız ve İMTİHANIMIZI doğru vereceğiz.. Kader-i İlahinin ise işine karışmayacağız ve hükmünü bekleyeceğiz.. Onlar dehşetli ve tarifsiz bir vebal yüklenip, belki milyonların hakkına, hukuka girdiler.. Elbette ahirette de hesapları çetin olacaktır..
Özetle kardeşler, bütün bir yazının hulasası nedir derseniz şudur derim; MUTLAK HAYRIN MÜMKÜN OLMADIĞI DURUMLARDA Ehven-i Şer ile hareket olunur..! AZAMİ BİR ŞERRE DÜŞMEMEK İÇİN EHVEN-İ ŞER İHTİYAR OLUNUR..!
Murat Koç..
Ağzına yüreğine sağlık abim Rabbim senden razı olsun doğru bildiğimizi sandığımız bir çok şeyin nefsimizin doğrusu olduğunu bizlere gösterdiğin için Rabbim senden razı olsun. Klavuz niteliğinde bir yön yazısı olmuş.Bu yazından sonra şerre düşmemek adına bakış açım değiştiğini bildirir bilmediklerimden ötürü düştüğüm hatalarımdan Rabbime sığınırım.