Köşe yazarımız Zeki Baştürk makalesinde;
Yönetici olmak, devleti yönetmek, halkın sorunlarını çözmek, bir kurumu, bir işyerini yönetmek oldukça zor iştir.
Yöneticilikte yararlı hizmetlerin yapılmasının önemli olduğu kadar belki ondan da önemli olan; yönetilenlerin mutlu, özgür ve refah içinde yaşatilmasidir.
Yönetilenlerin mutsuzluğu, geçim kaygısı ne oranda artarsa; yöneticiler için tehlike çanları da o oranda çalmaya başlıyor demektir.
Bir yönetici (sıfatı ve makamı ne olursa olsun), geçmiş dönemleri ve geçmiş yöneticileri kötülemeye başlamışsa; bu, işlerin iyi gitmediğinin somut belirtisidir.
Üstüne üstlük, yöneticiler bir de işlerin iyi gitmemesinin nedeni olarak yanindakilerinin beceriksizliklerini göstermeye, özellikle kendi atadıkları kişileri kötülemeye başlamışlarsa; bu, işlerin daha da kötüye gittiğinin, sonun yaklaştığının göstergesidir.
Ne zaman ki bir yönetici, geçmiş dönemi ve de etrafındakileri kötülemeye başlamışsa; bilesiniz ki işler iyi gitmiyor demektir.
Siyasî liderler fıkra anlatmasını severler… Vermek istedikleri ince mesajlarını çoğunlukla fıkralarla anlatırlar.
Siyasetin kızıştıgi bu dönemde, yukarıdaki görüşlerimi bir fıkra ile desteklemek isterim.
Eski sadrazam, yeni sadrazama görevi devrederken kapalı 3 zarf bırakır…
Yeni göreve başlayan sadrazam masasının üzerinde not yazılı bir pusula ve üç kapalı zarf görür.
Not kâğıdının üzerinde “Başın sıkışırsa birinci zarfı, biraz daha sıkışırsa ikinci zarfı, çok sıkışırsa da üçüncü zarfı açarsın!” yazılıdır.
Yeni sadrazamın ilk yıllarında işler gayet iyi gider. ( Özelleştirmenin yapıldığı, cumhuriyet döneminin kurumlarının satıldığı yıllardır bu yillar. )
Fakat bir süre sonra halkın feryadı yükselmeye başlar… Nerdeyse her şey kötüye gitmeye başladığı, işlerin kontrolden çıktığı bir anda; aklına eski sadrazamın kendisine bıraktığı zarflar gelir.
Birinci zarfı açar… Zarfta bir pusula: “Yapamayacak olsan bile sürekli vaatte bulun ve senden öncekileri kötüle!” diye yazılıdır.
Sadrazam başlamış eskileri, geçmiş siyasetçileri kötülemeye ve vaatleri peşi peşine sıralamaya… Cumhuriyet dönemi kotulenir , önceki iktidarlar kotulenir. Bütün suç eskilerdedir.
Biraz rahatlar. Fakat işlerde bir düzelme yok. Sadece halk bu kötülemeler ve vaatlerle biraz avunur. Bir süre sonra yakınmalar ve homurtular tekrar yükselmeye başlayınca ikinci zarfı açar…
Zarfın içinde “Etrafını kötüle!” diye yazmaktadır.
Sadrazam bu defa başlamış kendi çevresindekileri kötülemeye. Yaşanan bütün olumsuzlukların nedeni
nin etrafındakilerin beceriksizliği yüzünden olduğunu her ortamda ve koşulda söylemeye başlamış.
Halk, bir süre bu etrafındakileri kötülemelerle biraz avutulmuş olsa da, işler eskiye göre daha da kötüye gitmeye başlar. Yakınma sesleri ve homurtular dinmeyince üçüncü zarfi açmaya karar verir.
Üçüncü zarfın içinden çıkan pusulada “kendinden sonra gelecek kişi için sen de üç zarf hazırla!” diye yazmaktadır.
Bu demektir ki artık yolun sonuna gelindi. Gemi karaya oturuyor. Pılını pırtını topla veda ziyaretlerine başla!
Başkalarını kötüleyerek kendinizin iyi olduğunu kanitlayamazsınız.
Boş vaatler ve başkalarını kötüleme; geçici avutma taktiği, söylenecek sözün kalmadığının, iyi yönetilmediginin gostergesidir. Sonun habercisi gong sesleridir.
Duydunuz zilin sesini. Sandığa koşun ve gereğini yapın. Üçüncü zarfın açılma günü geldi de geçiyor bile.