Köşe yazarımız Zeki Baştürk kaleme aldığı yazıda;
“İnsanların ortak bir özelliği vardır. Yapılması gerekli ve zorunlu işleri son güne bırakmak. Herkes, son güne bıraktığı için son gün kuyruklar oluşur. Kuyruklar uzar da uzar. Böyle olunca kurumlar, hafta sonları açık tutulur, çalışma saatleri uzatılır. Kimileyin ertesi güne de kayar işlemler.
Yapılması gereken işler için takvim açıklandığında ilk günler işlem için ilgili kuruma başvurmak gerekir. Ortam tenha olur, işlemler çabuk ve kolay yapılır. Siz de rahat bir soluk alırsınız.
Bu konuda atalarımızın da bir uyarısı vardır: ” Bugünkü işini yarına bırakma” diye. Bu öğüde uyalım. Bugünkü işimizi yarına ertelemeyelim. Bu görüşü yaşanmış bir alıntı ile destekleyelim:
Amerika’da bir üniversitede profesör derse şöyle başlamış:
“Düşünün ki bugün dünyanın son günü. Yarın bu saatte her şey bitecek. Kurtuluş şansınız yok. Bugün ne yapardınız..?”
Öğrenciler tek tek yazmaya başlamışlar…
“İbadet eder, Tanrı’dan günahlarımı affetmesini dilerdim..”
“Tüm sevdiklerimle vedalaşırdım…”
“Ailemle vakit geçirirdim…”
“Anneme veya babama giderdim.”
“Arkadaşlarımla yarım saat eski günlerdeki gibi basket oynardım…”
“Barbekü partisi yapardım.”
“Sevgilimi arardım…”
“Tüm sevdiğim yemekleri yerdim..”
“Yatar uyurdum…”
“Ormanda son kez dolaşırdım…”
“Güneşin batışını son kez izl
erdim…”
“Akşam yıldızları seyrederdim…”
“En sevdiğim yemeği hazırlar, tüm sevdiklerimi akşam yemeğine davet ederdim…”
“Piknik yapardım…”
“Hayatta en çok gitmek istediğim yere gider orada ölmeyi beklerdim…”
“Üzdüklerimi arar, özür dilerdim…”
Hoca bütün hepsini tahtaya yazmış. Sonra gülerek sınıfa dönmüş ve demiş ki:
“Bütün bunları yapmak için dünyanın son günü olması şart mı..?!”
Sevgili dostlar , değerli seçmen,
Sevdiğiniz tüm işleri yapmak için son seçim bu. Özgür ve bağımsız yaşamak istiyorsaniz, mutlu bir yaşam düşlüyorsaniz, oylarınızı ertelemeyin. Aydınlık ile karanlık arasında bir seçim yapın. Aydınlığı, mutluluğu, özgürlüğü yeğleyin.
Sevgiyle… GÜNAYDIN!”