Zeki Baştürk yazdı; TÜRKİYE YÜZYILI MI?  TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NİN YÜZÜNCÜ YILI MI?

Zeki Baştürk yazdı; TÜRKİYE YÜZYILI MI? TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NİN YÜZÜNCÜ YILI MI?

Köşe yazarımız Zeki Baştürk kaleme aldığı yazıda;

Yaklaşık son bir yıldır yeni bir kavram üretildi ve sıkça kullanılmaya başlandı: Türkiye Yüzyılı.

Öyle bir algı yaratılıyor ki ülkemiz her alanda uçuşa geçmiş. Ekonomimiz şahlanmiş. Birbiri ardına fabrikalar açılıyor. Üretim malları yurtdışına satılıyor. İşçiler, emeklerinin karşılığını alıyor.

Tarım alanları ekilip biçiliyor. Boş arazi yok. Herkesin tarlasından bereket fışkırıyor. Köylü refah içinde.

Eğitimde çağ atladık. Okulsuz köy, öğretmensiz okul yok. Tüm okullar, çağdaş olanaklarla donatılmış. Okul dışında kalan bir tek çocuk yok. Çağdaş, laik, demokratik, parasız ve karma eğitim veriliyor her yerde, her kurumda.

Sağlık hizmetleri ücretsiz. Doktorsuz hastane yok. Ulaşım kolay. Her yaştan insan, bu hizmetlerden kolayca yararlanıyor. Randevu alma, ilaç bulma sorunu yok.

Komşu ülkelerle barış içinde yaşıyoruz. ” Yurtta barış, dünyada barış” ilkesine sıkı sıkıya bağlıyız. Tüm dünya bize imreniyor, özeniyor, bizi kıskanıyor.

Halkımız mutlu. Gelecek kaygısı yok. Geçim derdi yok. Sağlık sorunu, eğitim sorunu yok.

Kim istemez böyle bir ülkede yaşamayı? Ne güzel düşler? Ne güzel, ne parlak sözler.

Peki gerçekler böyle mi? Neden Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. yılı değil de Türkiye Yüzyılı? Düşünmeye değer.

Türkiye Cumhuriyeti’nin yoktan var ettiği kurumlar, değerler yok şimdi. Halkımızın giyimini kuşamını en kolay ve en ucuz biçimde sağlayan Nazilli, Merinos fabrikaları yok artık. Sanayimizin temel direği demir çelik fabrikaları da yok. Kendi ürünümüz pancarı işleyen, onu şekere dönüştüren şeker fabrikaları da yok.

Satılmayan, yıkılmayan, yok edilmeyen kurumlar, işletmeler kalmadı. Buğday ambarımız köylerimizde tarlalar boş kaldı. Buğdayı, samanı dışarıdan alır olduk.

Çocuk seslerinin şenlendirdiği, köy okulları yok. Köyler, karanlık güçlere teslim edildi. Kent okullarında, öğretmen yok. Boş geçen dersler çok.

Sağlık kurumlarımızda sağlık çalışanı kalmadı. Randevu alınamaz oldu. Doktor yok, ilaç yok. Halk sağlığı bozuldu.

Emeklilerin sorunlarını anlatmaya sözcükler yetmez. Halk geçim kaygısı, gençler gelecek arama derdinde. Herkes umutsuz, herkes karamsar.

Yurtsevgisi, dayanışma, özveri, büyüklere saygı, küçüklere sevgi kalmadı.

Bu nedenlerle gerçekdışı sözlerle halk oyalaniyor, beklentileri, umutları gelecek yıllara atılıyor.

Cumhuriyet karşıtları, cumhuriyetle sorunu olanlar, böyle bir algı yaratma çabasında. Cumhuriyetimizin 100. yılını kutlama gibi çabaları yok. Umutları erteleme, insanları oyalama girişimleri bunlar.

Peki çağdaş, demokrat, laik aydınlar ne yapıyor? Suç, yalnızca algı oluşturma çabasında olanlarda mı? Bizler de , kendimizde hiç suç yok mu?

Şurası bir gerçektir ki varsin sahip çıkılmayan her değer işgale uğrar. Sorun karşı tarafta değil bizlerde. Bize bırakılmış olan bu önemli mirası, Türkiye Cumhuriyeti’ne Devleti’ne sahip çıkmadık, çıkamadık.

Siyasal partiler, Akademik odalar, Sendikalar, Dernekler, tüm Sivil Toplum Kuruluşları, bu özel ve önemli yılı, TC’nin100. yılını coşkuyla kutlayalım. Açık oturumlar, paneller, konferanslar, konserler, yarışmalar, sergiler vb. sosyal etkinlikler düzenleyelim. Cumhuriyetimizin tüm kazanımlarını, tüm değerlerini halkımıza, gençlerimize,çocuklarımıza anlatalım. Bu değerleri benimsetelim, öğretelim onlara.

Yurtseverler, cagdaslar, aydınlar ! Cumhuriyetimize sahip çıkalım. Yapılan etkinliklere katılalım, Cumhurlyet’e bağlılığımızı gösterelim.

Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. yılını kutlamak için herkesi, hepimizi görev ve sorumluluk almaya çağırıyorum. Alanları boş bırakmayalım. Bıraktığımız her boşluğu karanlık güçler dolduruyor.

Türkiye Cumhur

Sosyal Medyada Paylaşın:

BİRDE BUNLARA BAKIN

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?