Zeki Baştürk Yazdı; HERKESİN İÇİNDE BİR ÇOCUK YAŞAR.

Zeki Baştürk Yazdı; HERKESİN İÇİNDE BİR ÇOCUK YAŞAR.

Köşe yazarımız Zeki Baştürk yazdı;

Herkesin içinde bir çocuk yaşar. Kimse istemez büyümesini içindeki çocuğun. Hep çocuk kalmak özlemi içindedir insanlar. Gamsız, tasasız, kedersiz bir o kadar da sorumsuz. Ama öylesine mutlu mu mutlu. O nedenle hep özlenir çocukluk yılları. Hiç gitmez gözünüzün önünden. Hep anımsanır.

Ünlü ozan Yahya Kemal Beyatlı da özlem duyar çocukluğuna. ” Açık Deniz” adlı şiirinde ;
“Balkan şehirlerinde geçerken çocukluğum
Her lahza bir alev gibi hasretti duyduğum ”
dizelerinde bu özlemi çok güçlü biçimde dile getirir.

Bir başka ozan Cahit Sıtkı Tarancı, çocukluğuna ilişkin özlemini, ” ÇOCUKLUK,” adlı şiirinde anlatır.
” Affan Dede’ye para saydım
Sattı bana çocukluğumu” diyerek çocukluğunun geri gelmesini ister. Aynı şiirin,
” Ne güzel dönüyor çemberim
Hiç bitmese horoz şekerim” dizelerinde o günlerin hiç bitmemesini ister.

Çocukluk anılarını dilinden düşürmeyen , içindeki çocuğun büyümesini istemeyenlerden biri de Mükerrem Şehitoğlu’dur.
“Anılar, gerçektir. Anılar özgündür. Anılar canlıdır. Anılar, tarihin gizli köşelerinden yansıyan ışıklardır. Anılar, karanlık gecelerin mehtabıdır. Anılar, gelecek kuşaklara el vermektir.” tümceleriyle hem geçmişi anımsar hem de geleceğe ayna tutar.

Köylerde yaşanan zorlukları, sorunları, zorlu yaşam koşullarını dile getirirken güzelliklere de değinmeden geçmez. Anadolu köylüsünün, birbirinin, derdini ,sevincini paylaşmasından övgüyle söz eder. Dayanışma ve imece, Anadolu’nun yaşam biçimidir.

Göç nedeniyle köyler boşalmış. Büyük kentlere göç etmiş insanlar. Verimli topraklar, ekime elverişli tarlalar boş kalmış. Üretim durmuş. Yazarımız, üretken bir toplumun, nasıl dışa bağımlı hâle getirildigini üzülerek anlatır, çözüm yolları önerir. Köyden kente göçlerin yarattığı olumsuzluklara değinir. Ulu önderin şu sözünü anımsatır okura: ” Çalışmadan, yorulmadan, üretmeden, rahat yaşamak isteyen toplumlar, önce onurlarını, sonra özgürlüklerini daha sonra da bağımsızlıklarını ve geleceklerini yitirirler .”

Büyükler, yaşamlarını sürdürmek için tarlada bayırda çalışırken, günlük yaşamın zorluklarıyla uğraşırken çocuklar neşe içinde oyunlarını oynarlar. Evcilik oyunu, çelik çomak, dondu çizgi, ip atlama, saklambaç, bezirganbaşı vb. oynanan oyunların başlıcalarıdır.

Yazar, suyunu içtiği, ekmeğini yediği, gezip eğlendiği yerleri çocuk ve genç kız gözüyle anlatır. Bereketli yaylalarında otlayan hayvanlardan bakraçlarıyla su almaya giden kızların mutluluğuna dek her ayrıntıyı dile getirir. Isınmak için kullandıkları tezekten ekmek yapmak ve yemek pişirmek için kullandıkları tandırlara dek tüm gereksinimlere yer verir. Yaşam güçtür, olanaklar kısıtlıdır ama insanlar mutludur.

Günümüzde unutulmaya ev yüz tutmuş meslekler ve kişiler de anımsanmış bu yapıtta. Kahveci Bekir, Mahalle ebesi Ballı Nene, Demirci Memet ile Şükrü, Fırıncı Hafız, Kunduracı Mustafa bunlardan birkaçıdır.

“Toprağın Kızı” adlı yapıtıyla adını duyuran ve tanınan Mükerrem Şehitoğlu’nun ikinci ürünüdür ” Miri Yolu” adlı yapıt. Alp Yayınları tarafından basılmış ve dağıtılmıştır.

Çocukluğunun geçtiği yerlere duyduğu özlemin yanında bu yörenin doğal ve tarihsel güzelliklerini , gelenek ve göreneklerini, yaşam biçimlerini, değerlerini akıcı ve sürükleyici bir dille anlatmıştır. Kullandığı yerel sözcükler, anlatımına ayrı bir tad vermiştir.

Bir değerbilirlik örneği taşıyan bu yapıtı okumanızı öneririm. Okuduktan sonra sizler de
yaşadığınız yerlere ve ülkenize olan sorumluluklarınızı anımsayacak, sizler de yazma isteği duyacaksınız.

Bizlere sorumluluklarımızı anımsatan yazar Mükerrem Sehitoğlu’nu kutlar, başarılarının sürekli olmasını dilerim. Kal

Sosyal Medyada Paylaşın:

BİRDE BUNLARA BAKIN

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?