Köşe yazarımız Zeki Baştürk makalesinde;
“Ne güzeldir şu deyimlerimiz. Ne denli özlü, ne denli kapsamlı anlatımlardır. Söylemek istediğimizi, yaşadıklarımızı, bizlere yaşatılanları bir çırpıda özetleyiverirler.
Ek bütçenin , emekliye , emekçiye verilecek zamların konuşulduğu şu günlere en uygun düşen bir deyimimiz vardır: ” Kaşıkla verip kepçeyle almak.” İşte bizlere uygun görülen budur. Önce azar azar verip sonra donuna kadar soymak anlamını taşır bu deyim. Geçici ve kısa süreli bir rahatlama sağlayıp ardından acısını çıkarmaktır. Yapılan bir iyiliği acımasızca geri almaktır.
Şu günlerde tam da yaşadığımız budur. Aylar öncesinden emekliye, emekçiye, çalışanlara yapılacak zamlar konuşulmaya başlanır. Umutlar dağıtılır. Geniş kitleler, bir beklenti içine sokulur. İnsanlar, aylıklarına, ücretlerine yapılacak artışlarla hayallere kapılırlar. Enflasyon rakamları beklenir. ” Enflasyona ezdirmeyeceğiz” söylemleri ile umutlar pompalanır. Tartışmalar, vaatler sürüp gider.
Sonunda asgari ücret açıklandı. ” Dağ, fare doğurdu.”
Açıklanan ücret, beklentilerin altında kaldı. Umutlar, boşa çıktı, düşlerde kaldı. ” Umut, yoksulun ekmeği, ye Memet ye” sözü gerçek oldu. Kapitalist sistem, yine varsillardan yana olduğunu bir kez daha kanıtladı.
Asgari ücret, düş kırıklığı yaratırken, bu arada sabah akşam zam haberleri duyuyoruz. Akşam benzine zam yapılıyor, sabah şekere. Akşam mazota, gübreye zam yapılıyor; sabah gıdaya, ulaşıma zam geliyor. Zamlarla yatar zamlarla uyanır olduk. Ulaşım zamlanır, büyüklerimizi ziyarete gidemeyiz. Şeker zamlanır; çayımızı şekersiz içeriz. Ağzımızın tadı kaçar. Marketlere uğrayamaz, pazara çıkamaz oluruz. Emekliye, emekçiye verilecek olan artışlar çoktan elimizden alınmış olur.
Kapitalist sistemin bir özelliğidir bu. İnsanları düşük ücretle çalıştırmak sistemin gereğidir. Ölmeyecek kadar düşük ücret vermek, işverenin , patronun işine gelir. Ücretini beğenmeyen, hakkını aramak isteyen olursa işine son verilir. Çünkü geride onun yerine girmek isteyen binlerce işsiz vardır. Demek ki bu uygulamadan mutlu olanlar da var. Ama emekleriyle geçinenler bu durumdan asla mutlu olamazlar.
Yapılacak iyileştirmelerin açıklanmasına az kaldı. Kimse umutlanmasın. Kimse hayal kurmasın. Artık ne bayramların tadı kaldı ne de tatil yapmanın keyfi. Ne de çocuklarımıza, torunlarımıza vereceğimiz harçlık mutluluğu. Tümü geçmişte kaldı. Hep birlikte,
” Bayram gelmiş neyime!” türküsünü çığırmaya başlayalım.
Çünkü verilecek zamlar , bizlerden çoktan alındı. Bırakın rahatlamayı , eski günleri arar olduk. Eskilerin güzel bir dileği vardır: ” Bugünleri aramayalım” diye. Dünü , bugünü çoktan arar olduk. Kaşıkla verdiklerini kepçeyle alıyorlar. Hem de önceden peşin peşin.
Kısacası “kaşıkla verip sapıyla gözümüzü çıkarıyorlar.” Rahat yaşamayı düşlerken gözden de oluyoruz.”