Biz hayat kurtarıyoruz. Gelin sizde bizimle yürüyün!

Biz hayat kurtarıyoruz. Gelin sizde bizimle yürüyün!

Bursa’nın mümtaz yazarı Çağla Şahin; yazısında göçmen konusunu ve sağlık çalışanlarına uygulanan asimetrik cinayetleri kaleme aldı. Çağla Şahin; “Selam olsun tüm okuyuculara, selam olsun bayramı bayram tadında yaşamak isteyen tüm güzel yüreklere… Öncelikle şimdiden herkese nice mutlu bayramlar diliyorum. Geçen hafta İstanbul’daydım. İki yıl olmuştur gitmeyeli. Gittiğimde genelde Anadolu yakasında kalırım. Bu kez Avrupa yakasınada gitmem gerekiyordu. Birkaç gün boyunca gündüz o civarda, akşam diğer yakaya geçiyordum yani nerdeyse kaçıyordum desem yeridir.

Avrupa yakası bir kaç semt hariç Suriyeli ve Afgan göçmenleri tarafından kuşatılmış gibiydi. Tamamen bir karmaşa hali!
Kendi kültürlerini getirmemişler sanki kendi yaşam biçimlerini bir güzel dayayıp döşemişlerdi. Kaldı ki göçmenler konusuna ben her zaman empati kurarak bakanlardanım. Fakat bu kez durumun vehametini görünce açıkçası tedirgin oldum. Yürürken hızlı adımlarla ve o sıcakta üzerime bir hırka geçirerek yürüdüm.
Çekilen Afgan filimlerinin içinde hissettim. Cerrahpaşa tıp fakültesinde okuyan bir genç kız “okuldan çıkarken korkarak yürüyoruz. Kadının biri gözümüzün önünde gündüz vakti yol ortasında tacize uğradı yetmedi kadını kaldırıma fırlattı ve çekip gitti. Kimse müdahale etmedi” diyordu ve anlatırken bu bölgede yaşamaktan korktukları gözlerinden okunuyordu. Ayrıca göçmenlerin yoğun olduğu bazı bölgelerde resmî kurumların ve tarihi tiyatronun etrafının 2-3 metrelik Çelik tellerle çevrilmesi de dikkat çekici ve düşündürücüydü.

Gelelim tüm yurtta olduğu gibi genç bir doktorumuzun katledilmesi sebebiyle İstanbul’da hekimlerimizin yaptığı eyleme…
İstanbul’un göbeğinde şeriata çağrı eylemine gıkını çıkarmayan polislerimiz dün yüreği yanan doktorlarımıza maalesef biber gazıyla müdahale etti. Oradaki genç doktorumuzun “bizim beyaz önlüğümüzden başka bir şeyimiz yok! Biz hayat kurtarıyoruz. Gelin sizde bizimle yürüyün” sözleriyse gazlı müdahaleye verilen en güzel cevaptı. O sırada biber gazı sıkarken baygınlık geçiren polis memurumuza koşup yardım eden doktorlarımız ise yine görevlerini yapıyorlardı. Keşke herkes görevlerinin bilincinde olabilse onlar gibi…
Ne tuhaf öldürülen bir doktor var. RTÜK bununla ilgili haber yapılmaması için çabalıyor.
Öldürülen şiddete uğrayan yüzlerce sağlık çalışanı için meslektaşları yürüyüş yapıyor ve onlarda bir şekilde şiddete uğruyor.
Ama aynı saatlerde katledilen doktorumuzun Kayseri’deki cenaze törenine giden sağlık bakanının yuhalanması engellenemiyor. Çünkü o halkın tepkisinin sesleri ve kimse engelleyemez. Üstelik

Kayseri gibi genelde muhafazakar hükümetlerin yanında bulunmuş bir şehir. Kaldı ki Erciyes üniversitesi kısa süre önce yapılan yaz şenliğini halkada açmış. yüzbinler Onuncu yıl marşını aynı anda söyleyerek ses getirmişlerdi.
Bu arada üniversite demişken bugün Türkiye’nin en iyi üniversitelerinden yetiştirdiği öğrencilerle gururumuz diyebileceğimiz ODTÜ’nün mezuniyet töreninin de üniversite tarafından iptal edildiği bilgisi geldi.

Niye ki?
Gerçi hak vermek gerek!
Bu gençler çok zeki, birde fazla cesur. Üstelik düşündüklerini anlatmaktan da çekinmiyorlar. Gördük işte Hacettepe üniversitesinde birinci olan gencimizi. Zamane gençleri bunlar. Büyüklerinin yanında susmayı beceremiyorlar. Sineye çekemiyorlar. O yüzden mezuniyet yasak. Gidin odanıza. Cezalısınız!

Neyse tüm bunlar bir tarafa yarın bayram…
Keles kampüsünde kalan üniversiteli bir grup öğrencinin bir ay önce şu konuşmalarına şahit olmuştum. Bayrama kaç gün kaldı? Bayram gelse de artık et yesek! Umarım yerine ulaşır anlatmak istediğim…
Demem o ki; refah, huzur, adalet varsa ve bayramı herkes aynı coşkuyla bekleyebiliyorsa o zaman her gün bayram olur…mutlu bayramlara…

Sosyal Medyada Paylaşın:

BİRDE BUNLARA BAKIN

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?