3 Mart 1924. Cumhuriyet tarihimizin en önemli ve en anlamlı günlerinden biri. Devrim yasalarının kabul edildiği gün. Öğretim Birliği Yasası’nın kabul edildiği gün. Öğretimin çok başlılıktan kurtarıldığı, çağdaş ve laik eğitimin önünün açıldığı gün.
Ulu önderin , devrimci insanın ölümünden sonra emperyalist güçlere, toprak ağalarına, feodal beylere ödünler verilmeye başlanıyor. Devrimleri koruyacak, kazanımlara sahip çıkacak gençler yetiştirecek olan Köy Enstitüleri kapatılıyor önce. Her geçen gün verilen ödünlere yenilere ekleniyor. ” Sarı Öküz” verildikten sonra ardı arkası kesilmiyor ödünlerin.
Cumhuriyet’in kuruluşunun üzerinden yaklaşık yetmiş yıl geçiyor. Geliniyor 90’lı yıllara. Sokaklarda eli sopalı insanlar cirit atarken şeyhler, şıhlar konutlarda ağırlanıyor. Devrimin üç yasasından biri olan Öğretim Birliği ilkelerinden hızla uzaklaşılıyor. Öğretim çok başlılığa , dinselliğe ve ticarileşmeye başlıyor.
İşte böyle bir ortamda ortaya çıkıyor ÇEK. ” Karanlığa küfretmektense bir mum da sen yak!” İlkesiyle yola koyuluyor.
Cumhuriyet değerlerine sahip çıkmak, Cumhuriyet kazanımlarını korumak amacıyla kurulan ÇEK, bu anlamlı günde bilimsel eğitime katkı verenleri ödüllendiriyor.
Bu yıl 16.sı yapıldı ÇEK EĞİTİM ÖDÜLÜ törenlerinin. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından ÇEK Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Müfit PARLAK’ın konuşmasıyla başladı tören. Müfit Parlak, barış özlemini dile getirerek başladı konuşmasına. Ardından eğitimde gelinen noktaya değindi. Öğretim Birliği ilkelerinden hızla uzaklaştığımızı, uluslararası yarışmalarda sonuncu olduğumuzu belirtti. ÇEK’in Öğretim Birliği yasasına sahip çıktığını, bunun için tüm kurumlarının adının başında 3 Mart bulunduğunu vurguladı.
Konuşmanın ardından Ödül Törenine geçildi. İlk ödül, Prof. Dr. Kayıhan PALA’ya verildi. Salgın döneminde gerçekleri söylemesiyle tanınan Kayıhan Pala, ödülü Müfit Parlak’ın elinden aldı. İkinci ödül, Amerika’da bilimle uğraşan bilim insanı Doç. Dr. Canan DAĞDEVİREN’e verildi. Törene video konferans yöntemiyle katılan Canan Dağdeviren’in ödülünü anne ve babası birlikte aldı.
Bir sonraki ödülün sahipleri Prof. Dr. Ulviye ÖZER ile Prof. Dr. Ziya Gökalp Özer çifti aldı. Diğer ödüller, Müjdehan Örs Filiz ile Mersin Liseliler Derneği’ne verildi.
Ödüllerin sahiplerini bulmasından sonra belgesel ustası Nebil ÖZGENTÜRK’ün hazırlayıp sunduğu belgesel izlendi. ÇEK’in kuruluşunun 25. yılı nedeniyle hazırlanan belgeselin böyle tarihsel bir günde gösterilmesi çok anlamlıydı. Köy Enstitüleri felsefesinin çağdaş, laik ve bilimsel bir anlayışla uygulanmasına vurgu yapılmıştı. Emek verilerek hazırlanmış bu belgesel sosyal bir proje olan ÇEK’i tüm yönleriyle anlatıyor.
Belgeselin sunumundan sonra sahneye çıkan Nebil ÖZGENTÜRK, ÇEK’Lİ lerle bir arada bulunmaktan duyduğu heyecanı dile getirdi. Kendi yaşamından kesitler sundu.
ÇEK, yurtlarıyla, okullarıyla, çalışanlarıyla kuruluş değerlerine sahip çıkıyor, Cumhuriyet kazanımlarını korumak için var gücüyle çabalıyor. Kurumlarında uyguladığı çağdaş, demokratik, laik ve bilimsel eğitimle kuruluş değerlerini geleceğe taşıyor.
Bu örnek oluşumun tüm ülkeye yayılması en büyük dileğimdir.