Beyinler Göçüyor Bey’ler Seyrediyor!

Beyinler Göçüyor Bey’ler Seyrediyor!

Köşe Yazarımız Siyaset Bilimci Mehmet Emir Aksoy; internet medyası ile yaptığı söyleşide önemli konulara temas etti.

Aksoy;

Mehmet Emir Aksoy Kimdir ?

3 Mayıs 1986 yılında Bursa’da doğdum. İlk, Orta ve Lise eğitimimi Bursa’da tamamladım.Lise eğitimim sonrasında Kıbrıs’ta Amerikan Üniversitesinde İngilizce Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi bölümünden çift ana dal alarak mezun oldum.

Üniversite öğrenciliğim dönemimde Türki Cumhuriyetlerden gelen öğrenci arkadaşlarımızla ,ideallerimiz doğrultusunda Türk Dünyası Öğrenci Birliğini kurarak ,Dilde Fikirde İşte birlik anlayışıyla bir çok çalışma gerçekleştirdik.

Bu dönem içerisinde  KKTC kurucu Cumhurbaşkanı  Sn. Rauf Denktaş’ın talebiyle şahsının kaleme aldığı son kitabı , Kıbrıs’ın Son 50 Yıllık Tarihi isimli kitabının derlemesinde alanında uzman arkadaşlarla katkı koymanın gururunu yaşadım.

Bilkent Üniversitesi “Küresel Güvenlik” Okan Üniversitesi “ Fikri Mülkiyet Çerçevesinde Hukuk” gibi sertifika programlarını tamamladım.

Ufuk Üniversitesinde ise Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Yüksek Lisans programını tamamlayarak ,Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler uzmanı ünvanını kazandım.

30’a yakın ülkede ,Yerel Yönetimler ve Kamu yönetimi üzerine çalışmalarda bulundum.

Şuanda Uluslararası bir firmanın Orta Asya direktörlüğünü yapıyorum .

Asil Aksoy adında bir oğlum var .

Beyin Göçü Hakkında Ne Düşünüyorsunuz ?

Öncelikli olarak “ Göç” tanımını çok iyi incelememiz gerekiyor . Bulunduğumuz coğrafyada yani medeniyetlerin ilk çıkış noktası olan Anadolu’da ki tüm uygarlıklar ,göçle başlayıp ,başka bir göçle son bulmuştur.

Asurlular ,Friglerin kuzey deniz göçü sonrasında yıkılmış ,Frigler’de Lidyalıların göçü sonrasında yıkılmıştır. Bildiğiniz üzere bizler yani Orta Asya Türkleri 1040 itibarıyla bu coğrafyaya göçle gelmiş ve o dönemin doğu Roma imparatorluğunu yok etmiş bir milletiz .

Bu yüzden göç hareketleri bir milletin var oluşu ya da yok oluşuna sebep verebildiğini çok iyi bilmek mecburiyetindeyiz.

Klasik anlamda Göç bir milletin varoluş mevzisi ise , Beyin Göçü o milletin ana hatlarını belirleyen en stratejik karargahı konumundadı. Beyin Göçü , yüksek eğitim almış ,mesleğinde ileri boyutlara ulaşarak fark yaratmış ,çalışma ve araştırma gücü yüksek olan kişilerin gelişmiş ülkelerde çalışmak ve yerleşmek üzere hareket etmeleri ve Stratejik insan gücünün kaybı anlamına gelmektedir.

Göç ve Beyin Göçü kavramlarını ifade ettikten sonra ülkemizin şahsımca en temel sorunu olan Beyin Göçünün sebep ve sonuçlarını inceleyelim.

Öncelikli olarak şunu belirtmeliyiz ki , Ülkemiz de yaşanan beyin göçü sadece ekonomik temelli olarak değerlendirilmemelidir .

Ülkemizde ki Siyasal iktidarın kendi yandaşlarına sunduğu pozitif ayrımcılık ,liyakatin değil ,sadakatin önemsenmesi ,bilhassa kendisini alanında en iyi şekilde yetiştirmiş kişilerin işsizlik le sınanması ,hem ekonomik temelde hemde sosyal alanlarda ,bireyleri mutsuzluğu ve umutsuzluğa itmesi ,beyin göçünün ana temelinde bulunmaktadır.

Bununla beraber , siyasal iktidarın ,kişilerin hak ve özgürlüklerini kısıtlama girişimleri , özel hayata müdahale edilmesi , artan ekonomik buhran ve geleceğe dair umutsuzluğun yükselmesi de ,Beyin Göçünü hızlandıran etkenlerd ir.

3) Son dönemlerde özellikle sağlık çalışanları olmak üzere Her meslek grubu Avrupa ülkelerine göç etmeye başladı sizce bunun temel sebebi nedir?

Tarihsel sürece baktığınız da , her çağın en önemli ve en ulvi mesleği konumunda  olan Doktorluk , ne yazık ki ülkemizde gerekli itibarı görmemekle beraber , alın terlerinin de karşılığını alamamaktadır.

Dünya’yı kasıp kavuran pandemi sürecinde , aileleriyle görüşemeyen , 48 saate varan nöbetleriyle ,sağlık servislerinde uyumak zorunda kalan , buna rağmen de her gün bir şiddet ,darp hatta cinayete varan olaylarla karşı karşıya kalan , Doktorlarımız öncelikli olarak kendini güvende hissetmemektedir.

Geçtiğimiz hafta katıldığım bir TV programında da bahsetmiştim , Türkiye’de alanında son derece uzman olan Doç.Dr ünvanı taşıyan bir hocamızın ,kamu hizmetinden istifa ettiğini istifa etmesinin gerekçesinde şöyle söylemişti  “Döner sermayeden gelen maaş dekontunu incelediğimde yaklaşık bir saat süren guatr ameliyatı için 36 TL ücret ödenmiş aynı gün evimde ki arıza sebebiyle çağırdığım tesisatçıya 300 TL işçilik ücreti ödedim,Hem 36 saat nöbet tutacağım ,hem emeğimin karşılığını alamayacağım hemde dayak yiyeceğim , yok öyle yağma” demişti.

Türkiye’de ki Doktorlarımızın göçünün temel sebebini , kamudan istifa etmiş hocamız birkaç cümleyle en iyi özeti yapmıştı.

Tabii bunun yanında Siyasal iktidarın kendi yandaşlarına ayırdığı pozitif ayrımcılık ,kayırmacılık ,dışlanmalar ve ötekileştirmeleri de pas geçmemeliyiz.

Beyin göçü için önlem alınmalı mı ?

Çok acil olarak önlem alınmalı zira 2019 ve 2020 yılları arasında ki yıl bazında ki beyin göçü farkı yüzde 42 ,bu dehşet bir rakam .Göç edenlerin yüzde 56’sı Yüksek lisans mezunu ve ana dil derecesinde yabancı dile hakim olan gençlerimiz. Ülkemizin en stratejik insan gücü AB ,Kanada ve ABD’ye giderken ,milyonlarca Suriyeli ve Afgan mülteci  (Ülkemize gelen Suriyelilerin yüzde 96’sı ilk okul mezunu ) ülkemize göç etmiş durumda .

Bu çok tehlikeli bir takas , ülkemizin hem eğitim seviyesini düşürmekle kalmıyor ,demografik yapısına da bir bomba koyuyor.

Bakın bugün ülkemizin gururla bahsettiği  savunma sanayimizin mühendisleri bile ülkemizi terk eder hale gelmiş durumda , işin vehametini sizlere şöyle ifade edeyim , İran’da ki Humeyni devrimi sonrasında İran’da yaşanan beyin göçünün oranlarından bile üç kat daha fazla göç veriyoruz.

İran’ın hali ortada …

Gençlere Tavsiyeniz Nedir ?

Gençlerimize tavsiye vermek haddimiz değil fakat onlarla bazı fikirlerimizi paylaşabiliriz.

Üniversite hayatım sonrasında iş hayatımda bir çok başarısızlık yaşamış ,hayal kırıklığına uğramış ,Dünya’nın en riskli ülkelerinde çalışmak zorunda kalmış birisiyim.

Birçok kez umutsuzluğa kapıldığım , evden dışarı çıkmak dahi istemediğim zamanlar da olmuştur fakat beni en dinamik kılan şey mücadele azmimi asla yitirmememdir .

Asla Vazgeçmeyeceğiz değerli genç kardeşlerim , hayat bir mücadeledir ve mücadele azmini kaybedenler hayatta ne yazık ki tutunamayanlardır.

Birçok kez başarısızlığa imza atmış birisi olarak ,mücadele azmimi bırakmayarak, 2020 yılı itibarıyla Dünya’nın en büyük ilk elli firması içinde olan bir İtalyan firmasının Orta Asya CEO’ su olarak göreve başladım.

Ne yazık ki ülkemizin siyasal iklimi , toplumsal adaletsizlik , sosyal baskı gibi bir çok etken başta gençlerimiz olmak üzere toplumumuzu derinden etkileyen bir umutsuzluk girdabına çekiyor.

Çocukluğumuzdan itibaren girdiğimiz bu yarış ortamında fark yaratamayan , toplumsal statü elde edemiyor , bizleri okuyan genç okurlarımızın fark yaratacağı bir alanı ifade ederek röportajımızı sonlandıralım.

Değerli genç kardeşlerimiz Türkiye’de tutunabilmek adına iki yolları olduğunu düşünüyorum , Ya gidip Din kültürü öğretmeni olacaksınız ya da İngilizce ve Çince öğrenip Dünya vatandaşı olacaksınız , karar sizin…

 

Sosyal Medyada Paylaşın:

BİRDE BUNLARA BAKIN

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?