Buhardan elektriğe, elektronikten dijitale doğru olan teknolojik değişim sonucu olarak tüketim, insanın dünyadaki kimlik, statü ve konumunu belirlemede baş faktör olmuştur. Tüketim, dünya ölçeğinde büyük bir borçlanma yaratmıştır. Hatta mevcut imkanları tüketim için yetmese bile insanlarımız geleceğe dönük borçlanarak tüketiyor. Bu borçlanma dünya ölçeğinde gelir paylaşımında ciddi adaletsizlik yaratmakta, sınıflar arası mesafeleri açmakta, milyonların emeğinin sömürülmesi ile sonuçlanmaktadır.Sömürülen kitleleri de daha sıkı kontrol altına almak içinde siyasi baskı, sıkılaşma uygulamaları da akabinde hemen ortaya çıkar. Piyasa arzu satan bir mekanizmaya dönüşüyor hatta evliyaları bile baştan çıkaracak acımasız kar zarar dili, insanlar arası dayanışmayı hızla yok etmektedir.
Bunun sonucunda gerilim, insanlarda aşırı bir gösteriş, sosyal medya sahiplikleri, mülkiyetler çok acımasız tartışmalar, konuşmalar, eleştiri ve gerilimleri besleyen bir dile dönüşüverir. Ülkemde ithale dayalı üretim, giderek borçlanma oranının artması, işsizliğin artması sorunları, üstüne bir de göçlerin çokluğu nedeniyle artan nüfus nedeniyle büyümeden alınan paranın artmaması bazen ideolojik, bazen dini forma bürünmüş maddi talep ve arzulardır.
Sivil üretimin ve sivil anlayışların gelişmemesi, devleti bir rant kapısı haline getirmekte, ayrıca toplumsal dinamiklerin üretim zemini gelişmesine engel olmaktadır. Üretimi ve arzı genişleten sivillik, güçlendiği oranda talep arz oranı dengelenirken, devamında taleplerde de arza ulaştıkça daha sağlıklı ve uzlaşan bir toplum oluşacaktır