Bursa Barosu ve bazı barolar, kadınlara yönelik şiddet ve aile içi şiddetin önlenmesine ve bunlarla mücadeleye ilişkin bir insan hakları sözleşmesi olan İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmeye ilişkin Cumhurbaşkanı kararının öncelikli olarak yürütmesinin durdurulması ve sonrasında iptali istemiyle dava açtı.
20 Mart 2021 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan 3718 sayılı “Cumhurbaşkanı Kararı”nın, 11 Mayıs 2011 tarihinde imzalanan ve 10 Şubat 2012 tarih ve 2012/2816 sayılı Bakanlar Kurulu kararıyla onaylanan “Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi”nin Türkiye Cumhuriyeti bakımından feshedilmesini içerdiğine dikkat çekilen dava dilekçesinde şöyle denildi:
“Anılan Cumhurbaşkanı Kararı Anayasamızın 90. maddesi uyarınca kanun hükmünde sayılan uluslararası sözleşmeden idari tasarrufla çekilmeye yönelik bir karar olduğundan yok hükmündedir. Anılan kararın dayanağı olan 9 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 3. maddesinin birinci fıkrasında yer alan ‘bunların hükümlerinin uygulanmasını durdurma ve bunları sona erdirme’ ve üçüncü fıkrasında yer alan ‘uygulanmasının durdurulduğu ve sona erdiği tarihler; Cumhurbaşkanı kararı ile tespit olunarak Resmî Gazete’de yayımlanır’ ibareleri yasama organının yetkisinde olan işlemlerin Cumhurbaşkanı kararı ile yapılabilmesine olanak vermesi nedeniyle Anayasaya aykırıdır.”
Dava dilekçesinde, esasa ilişkin açıklamalarda ise Anayasa’nın 90. maddesindeki “Türkiye Cumhuriyeti adına yabancı devletlerle ve milletlerarası kuruluşlarla yapılacak andlaşmaların onaylanması, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin onaylamayı bir kanunla uygun bulmasına bağlıdır” hükmü hatırlatıldı.
İstanbul Sözleşmesi ile koruma altına alınan temel hakların, Anayasa’nın 104. maddesinde sayılan kararname ile düzenlenemeyecek haklardan olduğu belirtilen dilekçede, yürütmenin bu hakları düzenleyen bir sözleşme üzerinde tasarruf yetkisinin olmadığına vurgu yapıldı ve “Fonksiyon gaspı iddiamızın kabul edilmemesi halinde dahi, yürütmeye verilen yetkiler kapsamında dava konusu işlemin tesis edilmesinin mümkün olmadığı ortada olup dava konusu işlem açıkça hukuka aykırıdır” denildi.