Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş önemli bir sosyal projeye hazırlanıyor. Cuma günü Simbiyoz Aktivite Derneği, Yaşam Köyü & Model Atölye Projeleri ile ilgili olarak Başkan Alinur Aktaş tarafından ağırlandı.

bursahakimiyet.com.tr  Murat Kurter 

Bilindiği gibi Simbiyoz Sosyal Aktivite Derneği özel gereksinimli bireyler ve ailelerine yönelik faaliyetler için, kendilerini bu konuya adamış dört kadın “Hülya Aras, Songül Kaya, Asiye Asal ve Neslihan Edinçliler” tarafından kuruldu.

Simbiyoz Aktivite Derneği kurucuları, üyeler, veliler, özel gereksinimli çocuklarımız, eğitmen ve mentörlerden oluşan 13 kişilik bir grup olarak, Başkan Alinur Aktaş ile birlikte oldular.

Önce dernek çalışmaları ve Simbiyoz Aktivite Yaşam Köyü & Model Atölye Projeleri hakkında bir sunu yapıldı.

“Birlikte filizleniyoruz” sloganı ile çalışmaları süren dernek, İskoçya’daki Camphill yaşam köylerini baz alan bir model ile Bursa’da özel gereksinimli bireyler ve ailelerine yönelik bir yaşam köyü kurma projesini hayata geçirmeye çalışıyor.

BAŞKAN AKTAŞ’IN YAKLAŞIMI

Bu özel gereksinimli bireyler ve ailelerine yönelik projeleri ilk gününden beri yakından takip eden Alinur Aktaş, çalışmalar hakkında detaylı bilgi aldı.

Dernek yöneticilerinin Bursa Büyükşehir Belediyesi işbirliğinin bu projenin hayata geçirilmesi noktasında büyük önem taşıdığını belirtmeleri üzerine, çalışmaları yakından takip ettiğini belirten Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş şunları söyledi:

“Bu çalışmaları başından beri takip ediyorum. Bizim belediyecilik anlayışımızın temeli insan üzerine odaklı. Bu noktada özel gereksinimli bireyler ve aileleri de diğer insanlarımız gibi bizler için değerli. Bu konu ile ilgili olarak çeşitli çalışmalar yapıyoruz. Sizin hayata geçirmeye çalıştığınız proje çok değerli.

Burada sürdürülebilir bir model olması, sosyal girişimci mantığı ile yaklaşmamız ve kentimizin ve de kentlimizin bu ilişkideki kazanımları, ayrıca Türkiye’de bir ilkin gerçekleştirilecek olması, Bursa’nın bu noktada bir model oluşturması da önemli.

Bu konudaki çalışmalarımızı yoğunlaştırıp, bakanlıkla görüşüp destek almak da söz konusu olabilir. Bakanlığımız da bu tür projelere sıcak bakıyor. Çalışmalarımızı sürdürmeye devam edelim.”

Bunlar güzel haberler beni mutlu etti. Başkan Aktaş ve Simbiyoz’a kolaylıklar diliyorum. Dileğim açılışında beraber olmak.

DÜNYA KADINLAR GÜNÜ

Önce biraz anımsayalım…

5 Ekim 1789’da Fransa’da “Ekmek Ayaklanması” küçük bir kızın çaldığı davulla başlatıldı. Mary Wollstonecraft 1792’de Fransız Devrimi’nin prensiplerine dayanarak “Kadın Haklarının Korunması” adlı bir kitap yazdı. Aynı kişi 1850 ve 1851’de İngiltere’de I. ve II. Ulusal Kadın Hakları Sözleşmesi kongrelerini düzenledi.

15 Eylül 1845’te çalışma haftasını 6 güne, çalışma saatini günlük 10 saate indirme talebiyle Batı Pensilvanya’daki iplik fabrikasında çalışan 1500 kadın işçi greve gitti.

Elizabeth Cady Stanton ve Lucrehia Mott, ABD’de ilk kadın hakları kongresini 1848’de düzenledi. ABD Bağımsızlık Deklarasyonu’ndaki “tüm erkekler eşit olarak doğmuş/yaratılmıştır” ifadesi “tüm kadın ve erkekler eşit olarak doğmuştur” şeklinde değiştirildi.

8 Mart 1857’de ABD’nin New York kentinde 40 bin dokuma işçisi daha iyi çalışma koşulları istemiyle bir tekstil fabrikasında greve başladı. Ancak polisin işçilere müdahalesi ve işçilerin fabrikaya kilitlenmesi arkasından çıkan yangında çoğu kadın 129 işçi can verdi.

İşçilerin cenaze törenine 10 bini aşkın kişi katıldı. 1900’lü yılların başında yine Amerika’da benzeri bir olay yaşandı. Daha sonra çeşitli ülkelerde Kadınlar Günü kutlamaları başladı. Ülkemizde ilk kez 1921’de kutlandı. 1977’den beri Birleşmiş Milletler, 8 Mart’ı Dünya Kadınlar

Günü ilan etti.

Evet, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nün kısa öyküsü böyle.

Son sözüm şöyle, bizler ülkemizde birçok hak bize doğrudan verildiği için bu hakların kıymetini bilmeyip, içini boşaltıyoruz. Bu konu sadece kadın hakları ile ilgili değil, sahip olduğumuz nerede ise her şey ile ilgili.

Tüm kadınlarımıza saygıyla…