Balkondayım. Enginlere bakıyorum. Denizin maviliği ile göğün mavisi bir çizgide buluşuyor. Güneş, dağların ardına saklanmaya çalışıyor. Güneş , görünmez oldukça aydınlığın yerini karanlık alıyor. Akşam çöktükçe ortalık daha bir sessiz. Daha bir ıssız.
Evlerde tek tek ölgün ışıklar. Loş ışıklar giderek daha bir parlaklaşır. Sokak ışıkları daha bir parlak daha bir aydınlıktır. Karşı kıyıda Gemlik’in, Kumla’nın ışıklar aydınlatır denizi. Ay ışığı ise denizde yakamozlar oluşturur. Deniz kıpır kıpır olur. Balıklar oynaşır sanki. Işıklar çoğaldıkça gece daha bir güzelleşir.
Işık, aydınlıktır. Mutluluktur. Erinçtir. Aydınlık bir gelecektir. Işık, umuttur, güvenle bakmaktır yarınlara. Her ışık bir ailedir. Her aile bir evrendir aslında. Başlı başına bir evrendir o ışıklar. Gizlerle doludur bu evren. Yaşamın yükünü taşıyan , bu yük altında ezilen babalar vardır o evlerde. Yemeyip yediren, giymeyip giydiren , başı dik babalar. İşyerinde verilen portakalı evindeki çocuğuna getiren onurlu insanlar.
Yokluk , yoksulluk içinde yoktan var etmeye çalışan kahır yüklü analar, yaşarlar o evlerde. Saçını süpürge eden, canını dişine takan analar. Yokluğu, yoksulluğu çocuklarına duyumsatmamak için çabalayan, bağrına taş basan analar.
Çocuklar.. Çocuklarımız. Dışı soğuk içleri ateş gibi yanan cıvıl cıvıl çocuklar. Ülkemizin geleceği. Yarımlarımızın umududur onlar. Bir göz odayı, bir lokma ekmeği paylaşırken bile mutlu olmaya çalışan çocuklar.
Karayağız delikanlılar, fidan boylu genç kızlar vardır bu evlerde. Çocukluktan gençliğe, gençlikten erişkinliğe uzanan geçişler dönemi. Babalık ya da analık genlerini taşıyanlardır onlar. Ulu Önderimiz Atatürk’ün bu güzel yurdu emanet ettiği gençler. Bir bölümü bir eli yağda bir eli balda olan gençler. Öte yanda işsiz gençler. Umudu tükenmiş, karamsar, mutsuz gençler. “Genç nüfus” diye övündüğümüz ama geleceklerini kararttığımız kişiler. İş vermediğimiz ama ülkeyi emanet ettiğimiz gençler. Her genç bir evrendir.
Ne olaylar, ne duygular yaşanır o evlerde. Ne sevinçler , ne üzüntüler ne mutluluklar , ne kırgınlıklar..Kimi evlerde sevgi, aşk, güven , dostluk, paylaşım… Kimilerinde ise kin , nefret, öfke, kıskançlık …Umutsuz aşklar, hayal kırıklıkları..Maçların sonuçları , siyasal olaylar ve yorumları. Çocukların istekleri, annelerin, babaların umarsızlıkları, çözümsüzlükleri…Akşamları açıklanan sayılar.. Aşı ile ilgili beklentiler. Kavgalar, çatışmalar, iç çekmeler, iç hesaplaşmalar..Neler konuşulmaz neler..Her ev ayrı bir dünyadır. Her birey, ayrı bir evrendir. Bir mucizedir.
Hep karşılara, karşı evlere bakmayız ya. Başımızı kaldırırız. Bu kez de yıldızları görürüz. Işık yılı uzaklığındaki yıldızları. Çok uzaklarda olmalarına karşın yakındırlar bize. Elimizi uzatsak yakalayacakmışız gibi. Avuçlarımızın içindeler sanki.
Evlerden yansıyan ışıklarla yıldızların ışıkları arasındaki sonsuzluk , sevgi yoluyla kuracağımız köprüyle birleşsin. Barış, kardeşlik, dostluk duygularımız yıldızlara ulaşsın. Sevgimiz, evreni kucaklasın. Aydınlık kaplasın evreni.