Kim ister ki engelli olmayı? Kim ister ki dağda , bayırda , ovada özgürce yürümek varken tekerlekli sandalyeye mahkum olmayı. Kim ister ki doğanın tüm renklerini, denizin mavisini, ormanların yeşilini, yağmur sonrası gökkuşağını görmek varken tüm bunlardan yoksun olmayı. Kim ister ki kuşların cıvıltısını , arıların vızıltısını, yağmurun çatılara vuran tıkırtısını, dalgaların kıyıya vuran sesini duymaktan yoksun kalmayı. Kim ister ki bir annenin “yavrum” diyen sesindeki içtenlikten, sıcaklıktan eksik kalmayı. Kimse istemez elbette. Unutmayalım ki her sağlıklı insan, yarının engelli adayıdır.
Kimisi doğuştan engellidir kimisi sonradan. İster fiziksel isterse psikolojik açıdan engelli olsun. İster doğum öncesi isterse doğum sonrası bedensel, ruhsal, zihinsel ya da duygusal nedenlerle oluşan belirli ölçüde işlevsel bozukluğa uğrayan bireylerdir engelli kişiler. Yaşama uyum sağlamada, günlük gereksinimleri karşılamada güçlük çekerler.
Engelli olmak, suç değildir. Asıl engelliler, karşılarına çıkan engelleri aşamayanlar , geçemeyenlerdir. Yaşamı paylaşmak için hiçbir engel yoktur. Biz yaşamın içindeyiz, yaşam da bizim içimizdedir. Yaşamı paylaşmak, sevgiyi yüceltmek gerek. Engelli insanlara saygı, onlara yaşama sevinci verir. Engelsiz bir yaşam için engellilere engel olmayalım.
Engel değil destek olalım. Görmeyenin gözü, işitmeyenin kulağı, konuşamayanın dili olalım. Yürüyemeyene ayak, hissedemeyene yürek olalım. Çünkü engelli insanlara saygı, insanlığa saygıdır. İnsan olmanın gereğidir. Erdemli olmak, saygı duymayı gerektirir. En büyük sevgisizliktir.
Yaşama sevinci ile hayata tutunan bütün engelli kardeşlerimizin sadece bir gün değil her gün yanlarındayız. Bedenleriniz engelli ama yüreklerinizin engelsiz olduğunu biliyorum. Engelsiz bir yaşamı birlikte kuralım.
3 Aralık Dünya Engelliler Gününüz Kutlu OLSUN!