Balon, çocukluğumuzun en özel ve en vazgeçilmez hediyesidir. Çocukluk da aynı balonlar gibidir. İlkönce gökyüzüne yükselir, sonra yavaş yavaş yere iner. Herkes, hayalini kurar bir balon içinde göğe yükselmenin. Tüm ülkeyi dolaşmak , balonun sepetinden ülkemizin tüm güzelliklerini görmek ister.
Benim hiç balonum olmadı çocukluğumda. Hep başkalarının rengarenk balonlarının ardından koştum. Bir kırmızı balonumun olmasını istedim hep. Ama olmadı.
Balon da nereden çıktı? diye usunuza bir soru gelip takılabilir. Benim usuma getiren ise siyasette uçurulan balonlardır.
Bir gün ” Corona ile mücadelede dünya birincisiyiz ” diye bir haberle karşılaşıyorsunuz. Oysa yaşanan gerçekler hiç de öyle değil. Bir başka gün ” ekonomide çağ atladık; kalkınmışlıkta tüm ülkelerden öndeyiz” açıklaması çıkıyor karşımıza. Oysa kalkınan ülke değil dolar ve euro(avro) sahipleri. Başka bir gün EBA( Eğitim Bilişim Ağı) adlı uzaktan eğitim çöküyor; ilgili bakan mutluluktan uçuyor. Uzaktan eğitime ilgi çokmuş.
Uçurulan balonlar , hep patlamış. Çünkü “Büyük balonlar her zaman patlamaya daha yakın olan balonlardır. Çünkü içi boş olan balonların hava ile yükselebileceğini gösterir bize.
Bazı insanların yükselişleri de aynı balonlar gibidir. Çok hızlı yükselirler, sonra da süzüle süzüle yükselmeye başladıkları yere geri dönerler. Kaçıp giden , balonlara el sallayın; nasıl olsa havaları sönünce yere inecekler. Düşüp kaçınılmazdır.
Ben de bir balon uçurmak istiyorum. Umutlara doğru giden ; umudu ve havası hiç sönmeyecek bir balon.
Halkımızla birlikte umut balonlarını uçurmak istiyorum gökyüzüne doğru. Sağlık, huzur, sevgi, barış, mutluluk dilekleri tutarak. İçine umutlarımı, özlemlerimi, dileklerimi koyup yıldızlara ulaşamayacağını bildiğim halde gökyüzüne salıvermek isterim kırmızı balonumu.
İnsanın zenginliği balonun içindeki hava gibidir. Bir sabah kalktığınızda her şey uçmuş gitmiş olur.Bizler elinden balonları uçmuş gitmiş çocuklar gibiydik. Üzgün ve geri gelmeyeceğini bilerek arkasından bakan çocuklardık. Yine de umutlarımızı yitirmedik.
Yazımı balon üzerine yapılmış bir deneyden söz ederek sonlandırayım:
Öğretmen, okula balonlar getirmiş ; çocuklardan onları şişirmelerini ve balonların üzerine adlarını yazmalarını istemiş.
Tüm balonları koridora götürmüşler. Öğretmen, şişirilen tüm balonları karıştırmış ve sonra çocuklardan kendi adı yazılı olan balonu bulmalarını istemiş. Bunun için 5 dakika süre tanımış.
Çocuklar, adları yazılı balonları bulma yarışına girmişler ama verilen süre içinde hiçbir çocuk kendi adının yazılı olduğu balonu bulamamış.
Öğretmen , başka bir yöntem denemeye karar vermiş. Çocuklara seslenerek yakınında bulunan balonu almasını ve üzerinde adı yazılı kişiye vermesini istemiş.
İki dakika içinde herkesin elinde kendi adı yazılı balonu varmış.
Bu deney sonunda öğretmen, deneyden çıkarılan sonucu, alınan dersi özetlemiş:
” Balonlar, mutluluk gibidir. İnsan, onu sadece kendisi ararsa zor bulur. Bunun yerine herkes birbirini önemser, birbirine değer verirse mutluluğu çok daha hızlı ve çok daha kolay bulabilir.”