TMMOB Bursa İl Koordinasyon Sekreteri Feridun Tetik değişmesi gündemde olan akademik odaların seçim yasası ve TMMOB faaliyetleri hakkında konuştu.
Feridun Tetik ‘’Türkiye ve dünyada covid-19 salgını yaşıyoruz. Türkiye’nin böyle bir gündemi varken meclis, akademik odaların, baroların ve tabip odasının yasalarını değiştirmek üzere birtakım çalışmalar başlattı. Türkiye’nin önceliği olmadığını düşünüyoruz. Her gün 700’lü rakamlarda hasta sayısı varken, 20’li rakamlarda hayatını kaybeden vatandaşımız varken, sağlık çalışanlarımız aylardır evlerine gidemezken, çocuklarını göremezken onları alkışlıyoruz. Sonra da diyoruz ki ‘Biz sizin yasanızı değiştirelim’. Bu fırsat kollamak gibi bir şey. En azından zamanı değil. Biz TMMOB ve diğer akademik odalar olarak şu anda meclisin zamanını daha faydalı işlere ayırmasını, kapanan 300 bin işyeri var, işini kaybeden milyonlarca insanımız var, bunlara bir çözüm üretmelerini, hastaneler henüz randevu vermiyor, daha ameliyatlar başlamadı, okullar açılmadı.
Böyle bir sürü sorun varken işyerleri, fabrikalar tedarik zincirini oluşturamaz, üretime başlayamazken durduk yerde TMMOB’un da akademik odaların da meclisten ve hükümetten böyle bir talebi yokken böyle bir şeye neden gerek duyulur, onu anlamakta zorlanıyoruz. 2011-2012 yıllarında Abdullah Gül Cumhurbaşkanı iken devlet denetleme kurulu zaten TMMOB ve bağlı odaları denetledi. Eğer bir şey olsaydı zaten bu zamandır bir şey yapılırdı. Yani üzerlerine gidilirdi. Seçim sistemi olarak demokratik ve şeffaf bir seçim sistemi var. Biz her üç ayda bir iç denetimden geçeriz. Bağımsız kuruluşlarca odalarımız ve şubelerimiz denetlenir. Dolayısıyla Anayasanın 135. maddesine göre kurulmuş bir şey, odalar. TMMOB bu ülkenin vicdanı. Yüksek puanlarla üniversitelere gitmiş hekimler, mühendisler bu ülkenin kalkınması, sanayileşmesi, demokrasi için mücadele ediyorlar.
Eğer bizim sağlık sistemimiz hala sosyal devlet niteliğinde olmasaydı, işte ABD’deki durumu gördük. Hekim sayısı nüfusa oranladığımızda Avrupa’dakinden az olmasına rağmen Türkiye bu süreci çok başarılı yönetti. Sağlık çalışanlarımız çok özverili çalıştılar. Bunlara teşekkür bu şekilde olmamalı. Bu ülkede covid salgını hat safhada. 4 binin üzerinde yurttaşımızın hayatını kaybetti, sağlık çalışanlarımız aylardır çocuklarını dahi görmediler. İşyerleri, sanayi tesisleri açılmaya çalışılıyor. Bir sürü insan işini kaybetti, gelir kaybına uğradı. Genç işsiz, eğitimli kesimde her geçen gün artıyor. Bütün bunlar dururken biz kalkıp TMMOB seçim yasasını değiştirirsek ne elde edeceğiz. Kaldı ki odaların seçimleri son derece demokratiktir.
Devletin de meclisin de daha önemli işleri var. Bu genç insanlara iş bulalım. Atanamayan öğretmenler var. Şu anda böyle bir salgın varken TMMOB’un baronun ve tabip odasının yasasını değiştirmeye uğraşmanın hiç yeri ve zamanı değil. Biz merkezi ve demokratik yapıyı öneriyor ve savunuyoruz. Bunu avantajları dediğimiz gibi kendi bölgesinde ekonomik olarak yeterli olmayan şubelerimizi merkez destekler. Yani büyük bir yapının bireyleriyiz. Ankara’nın hazırladığı sanayi raporları var. İlk yerli otomobil projesi bile oradan çıkmıştır. 1960’taki sanayi kongresinde görüşülmüştür. Böyle bir kongreyi bir il odasının, az üyesi olan şubelerin ya da illerin organize etme şansları yok. Bizim söylemeye çalıştığımız, kamusal denetimin olması lazım.
O sorumluluğu birisi alsın. Şu anda trafikte dolaşan LPG’li araçlar hafif kusur olarak geçiyor ve denetimi yapılmıyor. Bursa’da servis araçlarının ömrü on yıldır. Büyükşehir’den bize bir talep geldi. Biz bunu 12 yıla çıkarmak istiyoruz şeklinde. Biz de arkadaşlarla çalıştık dedik ki bunların şasilerine korozyon testi yapalım bunu geçerse bir de genel merkezde bir test edelim. Bunları geçiyor bir yıllık uzatma verelim. O sürede 20 servis aracının kontrolünü yaptık. 10 tanesi bu testleri geçemedi. Bu sadece servislerde. Biz bu servislere en kıymetli varlığımız çocuklarımızı emanet ediyoruz. Bu uzmanlık gerektiren bir şey.
Biz bu çalışmayı yaptık, Büyükşehir Belediyesi’ne de verdik. Ankara’ya Bakanlığa, Trafik Komisyonu’na gönderdik. Bir talep de geri dönmedi. Bedavaya danışmanlık yapmışız, bize teşekkür etmeleri gerekirken. Bu doğru bir şey değil. Araç devrildiği için frenleri koptu, şasi bölündü oluyor. Halbuki bizim tespitlerimize göre araç zaten şasi bölündüğü için devriliyor, kaza yapıyor. Ama herkes bilirkişi, bu işi otomotivi bilen birisi olmalı. TMMOB’daki kültür her oda eşit şekilde temsil edilir. Biz TMMOB’da oylama yapmayız. Eğer yüzde yüz ikna olmuşsak o konuyu kabul ederiz. Demokratik şekilde yapılan bir durum. Bunun neresinde bir hata var? Niye değiştiriyorsunuz bunu? Biz bu ülkenin vicdanıyız.
Biz sokak örgütü değiliz. Bir şeye hedef olsun diye itiraz etmeyiz. Bakarız plana, burada işlenmiş mi, var mı? Varsa sorun yok. Ama burada yoksa buna itiraz ediyoruz. Mahkemeye gider deriz ki ‘Bu burada yazmıyor, uygun değil’. Hakim de bakıyor ‘Burada yazmıyor’ diyor ve durduruyor. Kirazlıyayla’da maden işletmesi oluyor. Köylü buraya hapsedilmiş, adeta evinden çıkamıyor. Madenin çıkarılmasına kimse karşı değil. Madeni çıkartın ama işlemesini burada yapmayın. Çünkü oraya bir zenginleştirme tesisi kurmaya çalışıyorlar. Eğimli bir arazi, heyelan bölgesi, su yok. Suyu nereden alacaksınız?
En sonunda firma yetkilisi sinirlenince İznik Gölü’nden alacağız dedi. İznik Gölü’nün durumu zaten ortada. Bursa’nın içme suyu rezervidir. Yazın metrelerce çekildiğini hepimiz biliyoruz. Orhangazi’ye giderken Çeltikçi Ovası var. Orada çeltik ekilir. Kargil geldi orada bırakın çeltik ekmeyi sebze ekecek su yok. Kargil orada derin kuyu yaptı ama alttan İznik Gölü’nün suyunu alıyor. Böyle yetersiz bir durumda siz oradan Yenişehir’deki bu madene su tahsis ederseniz, sonra bu atık ne olacak o da belli değil. Çamurdan bir atık göleti yapılacak. Çok sağlam gölet dedikleri Tunçbilek’teki atık havuzu yıkıldı gitti. O atık havuzu diyelim ki yıkıldı.
O su nereye gidecek? Çeşitli kimyasallar içeren su Yenişehir Ovası’na gelecek. Bunu söylemede bir sorun var mı? Bunun neresi haksız? Oraya 150 civarında asker koymuşlar Ürdünlü firmayı köylüye karşı koruyor. Askerimizin görevi Ürdünlü firmayı korumak mıdır köylümüzü mü korumak mıdır? O insanlar çare istiyorlar. Evlerine hapsolmuşlar. Mezarlıklarına bile gidemiyorlar. Bunu dile getirmeyelim mi? Dolayısıyla biz bu ülkenin, bu kentin vicdanı olmaya çalışıyoruz. Bunları açık yüreklilikle söylüyoruz. Son karar yine siyaset kurumunundur. Büyük projeleri tartışalım, bir akademik kurul olsun, üniversiteler bu işin içinde olsun, görüşlerini söylesinler.
Türkiye’nin en eğitimli kesimi profesörler o kentle ilgili hiçbir görüş beyan etmiyorlar. Otomobil fabrikası kuruluyor. Şehir plancıları bölümü var teknik üniversitede. Mimarlık, otomotiv bölümleri var. Hiçbiri bununla ilgili bir görüş söylemiyor, söyleyemiyor. Böyle bir yönetim şekli olmaz. Bizim hedefimiz bu ülkenin sanayileşmesi, kalkınması. İnsanların işinin, aşını olması. 8 bin kişinin çalıştığı günde bin 300 civarında otomobil üreten Tofaş fabrikasının değeri aşağı yukarı 1.6 milyar dolar.
Bu hafta bir oyun firması satıldı 1.8 milyar dolara. Tofaş’ta 8 bin kişi çalışıyor orada yüz kişi çalışıyor. İşte ileri teknoloji böyle bir şey. Biz Bursa için bunları istiyoruz. Yunanistan’da bin kişiye 1.3 hekim düşüyor. Türkiye’de ise 1.8. Buna rağmen hekim arkadaşlarımı cansiperane özverili çalıştılar ki Türkiye bu pandemi diğerlerine göre en az zayiatla aktardı. Dolayısıyla burada onlara da bir haksızlık yapılıyor. Onların da seçim yasası değişiyor. Karma yapacaklar. Şimdi bu kadar oy alan siyasi partiler var. Niye üç bakanlık bu partiye, beş bakanlık bu partiye vermiyorlar? Madem iyi bir sistemde. Yani biz odaların siyasetten uzak durmasını bilimsel çalışmalar yapmasını arzu ediyoruz. Büyük kentlere nüfusları topladık. Bunun ne kadar yanlış olduğunu bu pandemi sürecinde yaşadık. Bütün fabrikaları siz İstanbul’a Bursa’ya İzmit’e toplarsanız nüfus hareketleri buraya gelir. Bunu yönetmeniz zorlaşır.’’ dedi.