YAĞMURLA UYANMAK YA DA DENİZ’LERE CAN SUYU VERMEK

YAĞMURLA UYANMAK YA DA DENİZ’LERE CAN SUYU VERMEK

Yağmurla uyandım bu sabah. Çatıdaki sesler ile camlara vuran sesler birbirine karışarak bir ezgi oluşturuyor. Bir bahar şarkısı bu. Doğanın sesi. Doğanın ruhunu yansıtan bir beste.

Bir an düşündüm. ” Doğanın da ruhu var mı? ” Kendimce buldum yanıtını. ” Evet, var” dedim içimden. Dünkü hava günlük güzellikti. Deniz’lerin ( Deniz, Yusuf, Hüseyin) maviliği ile göğün maviliği el ele tutuşmuştu.

Maviye boyanmıştı her yan. Umuda, barışa, özgürlüğe, güzelliklere kesmişti mavilik. Güneşin ışıkları ile Deniz’lerin aydınlığı buluşmuştu. Aydınlanmıştı düşünceler. Ben de bu üç fidanın anısına üç gül fidanı dikmiştim. Deniz, Yusuf ve Hüseyin koymuştum güllerin adını.

Dün, aynı zamanda karanlık bir gündü. Egemenler, zorbalar, zalimler kıymışlardı bu üç cana, bu üç fidana. Umutlarından, özlemlerinden, düşlerinden koparmışlardı onları. Pırıl pırıl aydınlık bir gün karanlık bir güne dönüştü. Masmavi gökyüzünü , önce beyaz ardından kara , kapkara bulutlar kapladı.

Akşam güneşi batarken kararmıştı her yan. Doğa, bu üç fidanın darağacında can vermelerine dayanamadı. Duygulandı. Gök gürledi önce. Yıldırımlar bir yandı bir söndü. Bulutların içi karardı. Duygularını içine atan bulutlar dayanamadı .

Gözyaşlarını bırakıverdi toğrağa. Gözyaşları damlalar halinde düştü. Sonra sicim gibi yağdı, ıslattı toprağı. Doğanın da bir ruhu olduğunu, insanlar gibi sevinip üzüldüklerini gösterdi bize. Bulutlar, yağmur olup yağdı yeryüzüne. Gözyaşlarını akıttılar toprağa.

Yağmur berekettir aynı zamanda. Dereler coşar, bitkiler canlanır, toprak doğurganlaşır. Ürün vermek için gebe kalır. İşte bu bereket getiren yağmur , can suyu oldu diktiğin güllere. Fidanlar, büyüsün , orman olsunlar diye. Deniz’lerin maviliği, aydınlığı, güllerin kokusuyla birlikte güzelleştirelim dünyayı diye.

Yağmur, Hızır gibi, Ilyas gibi yetişti diktiğim fidanlara. Aydınlık kaplasın ülkemizin her yanını ve evrenin tümünü. Toprak yağmura yadoysun, bereket fışkırsın ülkemin her yanından. Bebeler beslensin, bağımsızlık ve özgürlük türküleri çığırsınlar diye.

Yağmurun sesi, şiir gibi, şarkı gibi, türkü gibi çınlasın kulaklarımızda. Hep birlikte Deniz’lerin türkülerini söyleyelim.”Bağımsızlık uğruna al kanlara boyandık.” marşını ya da ” Sobalarında kuru da meşe yanıyor” türküsünü. Haykıralım bir ağızdan. “Denizler ölmez! Yaktıkları bağımsızlık ve özgürlük meşalesi sonsuza dek yaşayacak” diye.

Yağmur! Sen hep böyle yağ! Bereket getir bu topraklara. Dereler, ırmaklara karışsın. Irmaklar , dökülsün denizlere. “Deniz’ler, çoğalsın, kaplasın tüm evreni. Mavileşsin dünyamız.

Sosyal Medyada Paylaşın:

BİRDE BUNLARA BAKIN

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?