Corona Sonrası Kıyamet Senaryoları!

Corona Sonrası Kıyamet Senaryoları!

Coronalı günlede alınan tedbirler doğrultusunda bir çok insan eve kapandı.Eve kapanamayan çalışmak zorunda kalanlar ise coronadan ötürü riskli görünsede,bence şanslılar.Çünkü Coronaya yakalanmazlarsa bu süreçten sonra en azından çalışabilecekleri bir işleri olacak.

Şu an resmî verilere göre işsizlik oranı yüzde 20, genç işsizlik oranı ise yüzde 25 gibi duruyor.Tabi bu veriler TUİK tarafından açıklanan rakamlar.Ya gerçek rakamlar nedir? Bu açıklanan rakamlar kayıt içindekiler, ya kayıt dışındakilerin oranı kaç acaba?Yüzde 20 olarak kabul ettiğimiz işsizlik oranı 5 milyon kişiye tekabül ediyor.Bu 5 milyonu aile bireylerini katarak 4’le çarparsak 20 milyon kişiye tekabül eder.

Kayıt dışı çalışan en iyimser rakamla 4 milyon kişiye tekabül eder.4 milyon çarpı 4 dediğimizde 16 milyon kişiye tekabül eder. Kayıt içi ve kayıt dışını topladığımızda 36 milyon kişiye tekabül eder.84 milyon nüfusun 36 milyonu aç kaldı demektir.Geriye kalan 48 milyon yurttaşımızda çok rahat bir yaşamı olmayacak.

Onlarda kendi paylarına düşen bedeller ödemek zorunda kalacak. Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile işçi çıkarmak üç ay boyunca yasaklandı. Yani 18 Mart-18 Haziran arası işçi çıkarmak yasak.18 Haziran sonrası işçi çıkartma kıyımı başlayacak ve çok büyük işten çıkartmalarla karşı karşıya kalacak bu ülkenin emekçileri. Birde sanayicilerimize bakalım.Şu an çalışan, üreten işyerlerimiz tamamen stok merkezli bir üretim yapıyor.

Bu stok talepsiz yapılıyor. Arz-talep ilişkisi orantılı olmayınca, sanayicimiz stokları eritemeyecek ve küçülmeye gidecek. Küçültürken kıyım beyaz yakalıdan başlamayacak; tabiki emekçi kardeşlerimizden başlayacak. Devlet ekonomi yönetimine gelecek olursak; o kadar har vurup,harman savurdularki ; bu gün maalesef hazine tam takır kuru bakır durumuna düştü.Hazinede metelik yok, para basarak (57 milyar TL),halktan para toplayarak yada Dünya Bankasından gelecek kredilere bel bağlayarak günü kurtarmaya çalışıyorlar.

Peki bu hazine nasıl bu durumlara düştü? İktidardaki hükümetin şatafattan ödün vermemesi, yandaş kayırma ve ekonomiyi betona gömme politikaları ilk aklıma gelen.30 Mart seçimlerinden önce Merkez Bankası ihtiyat akçesinin bozulması, Merkez Bankasının karı Nisan 2019’da açıklanması ve hazineye devredilmesi gereken para, Ocak 2019’da açıklandı ve hazineye devredildi.

Bu sebeple uzun yıllar sonra cari açık artı vermiş gibi gösterildi. Bu yanlış ekonomi (göz boyama) uzun yıllardır bu ülkeyi yöneten iktidar partisinin ürünü olarak karşımıza çıkmaktadır. Ülkemiz iflasın eşiğine gelmiş. İktidar geçmişteki hatalarından ders çıkarıp, gerekli ekonomik tedbirler almakta zorluk çekiyor.

İnatlaşma ve kutuplaşma üzerinden hem siyaset, hem ekonomi yönetmeye uğraşıyorlar ama maalesef yönetemiyorlar. Yeni partili Cumhurbaşkanlığı sistemi aslında bu zor günlerin başlangıcıydı.Bakanlar seçimle gelmeyince, sekretaryadan öte bir yetkisi kalmadı, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin pasifize edilmesi, güçler ayrılığının ortadan kalkması,yani parlementer sistemin ortadan kaldırılmasının sonuçlarını günümüzde en acı biçimde yaşıyoruz.

Yeni sistemde kimse kral çıplak diyemeyecekti ve emir eri olarak karşımıza çıkacaktı ve öyle de oldu. 16 Nisan 2018 referandum öncesi iki buçuk ay gibi bir zamanda üstelik sadece hafta sonları 15 ilçe,105 mahalle ve köylerde, 30-35 ortalama gönüllü (Hayırlı İnsiyatif Grubu) dostlarmızla yaptığımız kapı çalışması, meydan ve kahve mitingleri yaparak, bu öngörülerimizi halkımıza anlatmaya çalıştık. Bu çalışmalarda bizle organize olan, maddi manevi hep yanımızda olan Dr Halil Karaer ve Pelin Çırpan’ı pas geçemiyeceğim. Şimdi bir soru dostlar; Coronamı daha öldürücü, işsizlikmi?

Sosyal Medyada Paylaşın:

BİRDE BUNLARA BAKIN

1 Yorum

  1. Bu yazılarınızın güzelliğindenndolay tebrik ederim hayırlı ramazanların olsun

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?