Nilüfer Belediyesi’nin düzenlediği “Bursa’nın Değerleri” söyleşisinin ilk konuğu olan gazeteci-yazar Banu Demirağ, anılarıyla izleyenlere adeta zamanda yolculuk yaptırdı. Büyük ilgi gören söyleşide son yıllarda yaşadığı kanser ile mücadelesini de anlatan Demirağ; “Hastalığımın bana öğretileri oldu. Bu süreçten sonra başka bir kişi oldum” dedi.
Nilüfer Belediyesi’nin başlattığı “Bursa’nın Değerleri” söyleşisinin ilk konuğu uzun yıllar Bursa’da hem basın sektöründe hem de kültür sanat alanında büyük emek veren, örnek çalışmalara imza atan Banu Demirağ oldu.
Akkılıç Kütüphanesi’nde düzenlenen söyleşiye ilgi büyüktü. Çok sayıda gazetecinin katıldığı söyleşiye Nilüfer Belediye Başkanı Turgay Erdem, Başkan Yardımcısı Zafer Yıldız ve Demirağ’ın yakın dostları katıldı.
Söyleşide, bir dönem yakın çalışma arkadaşı olan gazeteci Zeynep Terzioğlu’nun sorularını yanıtlayan Demirağ, Bursa’da basın sektöründe ve kültür sanat alanındaki çalışmalarını anlattı.
Uzun yıllar Bursa’da basın sektöründe sanat sorumlusu, serbest muhabir, röportaj yazarı, köşe yazarı, radyo-televizyon yapımcısı ve yöneticisi olarak çalışan, 2001 ve 2004 yılları arasında Bursa Kültür Sanat ve Turizm Vakfı Genel Sekreterliği yapan, “Bursa Defteri”, “Bursa’da Yaşam” başta olmak üzere çeşitli dergilerde yazıları yayımlanan, “Manolya Ağacının Kökleri”, “Kırk Bir Yılın Seyir Defteri”, “Gülçin Anıl”, “Bir Resimli Mektup” ve “Festivalin Altın Yılı” isimli biyografik kitaplara imza atan Banu Demirağ söyleşide, renkli anılarıyla adeta geçmişe yolculuk yaptırdı.
Demirağ’ın albümünden fotoğraflarla hazırlanmış bir slayt gösterisi eşliğinde yapılan söyleşide, öncelikle “Bursa’nın Değerleri” söyleşisine değer görülmekten duyduğu mutluluğu paylaşan Banu Demirağ, “Kendimi unutturmaya çalıştığım bir sürecin akabinde gelen böyle bir etkinlikte değerli dostlarımla bir arada olmak beni bahtiyar etti. Bugünsüzlük dönemi yaşıyorum uzun zamandır. Öyle bir zaman süreci içinde konuştuklarımız geçmiş olup gidecek. Ama bu buluşmanın kaydının olması beni gönendirecek” dedi.
“Yılmaz Akkılıç Bursa’nın değeriydi”
Söyleşiye, Bursa’nın önemli değerlerinden biri olan merhum gazeteci-yazar Yılmaz Akkılıç ile birlikte yaptığı çalışmalara değinerek başlayan Banu Demirağ, “Yılmaz Akkılıç Bursa’nın değeriydi. Bizi Yılmaz Akkılıç ile buluşturan kocaman yüreğiydi. Müzikle ilgili buluşmalarımız olurdu. Çok güzel sesi vardı. Onun güzel sesinin hasretini duyuyorum ama en çok da bilgisinin… Her olayı bir bilgi aktarımıydı, çağlayan gibi. Aramızda özel bir bağ oluşmuştu. Şimdi artık beni tahsis edenim yok. Çünkü Yılmaz Akkılıç benim bir yazım çıktığında hemen arardı ‘Öyle değil o iş arkadaş’ derdi” diye konuştu.
Radyoculuk günlerinden televizyonda yöneticiliğe geçişine değinen Banu Demirağ, “En mutlu olduğum günler radyoculuk günlerimdi. Bütün çalışma hayatımda sorumluluk duyarak çalıştım hep. Ve her zaman ek gelir için ikinci bir iş yapmaya da ihtiyaç duydum” dedi.
Hayatında her zaman günlük tuttuğunu da anlatan Demirağ şöyle devam etti: “Günlük olayları kayda geçirmeyi anneannemden öğrendim. O her zaman küçük defterine o gün ne yaptığını neler gördüğünü yazardı. Ondan gördüğüm alışkanlıkla hayatım boyunca ben de hep günlük tuttum. Her şeyi yazdım” dedi.
Söyleşide şiirler de okuyan Banu Demirağ, alzheimer hastalığı ile uzun süre mücadele eden rahmetli annesinin hastalık süreciyle ilgili her gün düzenli notlar tuttuğunu belirterek, başkalarına yol gösterici olması amacıyla bu günlükleri kitap haline getirmeyi planladığını da anlattı.
Tanpınar Ödülleri’ni kente kazandırdı
Osmangazi Belediyesi’ndeki basın danışmanlığı döneminde Tanpınar Ödülleri’ni kente kazandıran Banu Demirağ, Bursa Kültür Sanat Vakfı Genel Sekreterliği dönemindeki çalışmalarına da değindi.
Katılımcıların da Banu Demirağ ile ortak anılarını anlattığı söyleşi duygu dolu anlara sahne oldu. Demirağ son olarak büyük mücadele vererek üstesinden geldiği kanser hastalığı ile ilgili süreçten de bahsetti. Bu süreci “Başka bir kişi oldum” diyerek ifade eden Demirağ, “Aynı Banu değilim artık. Kim olduğumu unutmuşum. Eğer ateşten korkuyorsan en kolayı içinden geçmektir. Bu benim için bir deneyim oldu. Allah’ın hediyeleri sadece mutluluk değil. Hastalığımın bana öğretileri de oldu. Evlatlarımın büyük çabalarıyla süreci atlattım. Direniyorum, direneceğim. Torunlarımın büyümesini görmek istiyorum” diyerek yaşama nasıl tutunduğunu anlattı.
Demirağ, söyleşinin kendisini çok mutlu ettiğini de belirterek “Bu söyleşide adeta zamanda bir yolculuk yaptım. Yaşadığımı hatırladım burada, bu şehirde olduğumu hatırladım” dedi.