Zeki Baştürk
Zeki  Baştürk
zekibasturk@gmail.com
BİZDE ATABARI VAR
  • 1930
  • 10 Şubat 2020 Pazartesi
  • +
  • -

Türkü severlerle, türkü dostlarıyla türkü tadında bir gece yaşadık dün akşam. Bir türkü ile çok uzaklara dalıp gittik. Bir başka türkü ile hüzünlendik. Doğduğumuz topraklar geldi usumuza. Çocukluğumuz geldi usuma, çileli insanları, bereketli ovası, gece gündüz akan çeşmesi , tertemiz deresi geldi . Tüm bunları türküler yaşattı bana. Türküler bizim, sizin , hepimizin. Anadolu’nun ortak sesidir, ortak duygusudur, ortak sevincidir, hüznüdür.

AS DER( Artvin Sanat, kültür ve Sosyal Dayanışma Derneği)’in düzenlediği Türkü GECESİ’ne katıldık dün akşam. ASDER, halkın sorunlarına çözüm arayan, çevre sorunlarıyla ilgilenen, yokluğa, yoksulluğa karşı direnen bir dernek olmanın yanında sosyal ve kültürel etkinliklere de önem veren bir dernek. Başarılı bir yönetimi var. Günceli yakından izleyen aydın insanlardan oluşuyor. Okuyan, okuduğunu özümseyen, bilgili, birikimli, olaylara duyarlı insanlar.

Yönetimi başarılı, üyeleri bilgili , her alanda etkin ve etkili bu dernek koro oluşturmuş. Şefliğini Zeliha Savaş’ın yaptığı koroyu keyifle ve zevkle dinledik. Sözleri Pir Sultan Abdal’a ait bir türkü ile başladı gecemiz. ‘’Ötme Bülbül Ötme’’ , hem halkımızın acılarını , dertlerini hem de isyanını dile getiren bir türkü. Ardından ‘’Kerpiç kerpiç üstüne kurdum binayı ‘’ , ‘’Bin cefalar etsem almam üstüme’’ ve ‘’Karadır kaşların ferman yazdırır’’ türküleri birbirini izledi. Halkımızın yaşadığı evleri(kerpiç evler) , çektiği cefaları ve aşkın ferman yazdıracak denli gücünü nasıl da güzel anlatıyor türkülerimiz.

Gerçekçi, somut ve yalın. ‘’Bin derdim var’’ türküsüyle Kahraman Maraş’’a uzanıyoruz. Dertlerimizle kahırlanıyoruz. ‘’Şu Dalmadan Geçtin mi?’’ türküsüyle Nazilli’ye varıyoruz. Efelerin efesi Yörük Ali gibi dizimizi toprağa vurup zeybek oynuyoruz. Geçiyoruz Kırklaereli’ne .’’Mavilim Mavişelim ‘’ türküsüyle hareketleniyor ; sevdiğimizle karşılıklı oynuyoruz. Trakya’ya varmışken ‘’Arda Boyları’’nı söylemeden olur mu? Birbirine sevdalı iki gencine hüzünlü öyküsü iliklerimize dek içimize işliyor. Recep’e sevdalı Halime’nin ağanın oğlu İsmail ile evlendirilmesini anlatan bu acıklı öykü neredeyse tüm Anadolu’nun ortak öyküsüdür.

‘’Şu karşıki yaylada göç katar katar’’ türküsü ile Erzurum’a ; ‘’Çarşamba dedikleri’’ türküsü ile Samsun’a varıyoruz. Anadolu’yu karış karış geziyoruz. Yunus Emre gibi, Pir Sultan Abdal gibi. ‘’Telgrafın direkleri ‘’ ile İstanbul karşılıyor bizleri. Neşeli, hareketli ve oynak. ‘’Düştüm yarin peşine’’ adlı Karadeniz havasıyla daha bir coşuyor, hamsi gibi zıplıyoruz yerimizde. Türkülerimiz , nasıl da yansıtıyor ülkemizin coğrafyasını ve o coğrafyada yaşayan insanlarımızı? ‘’Bir Ay doğdu karşıdan’’ türküsü Mardin’e götürüyor bizi. Çok şey öğretiyor türküler bize. Türküler, dil, din, renk, mezhep ayrımı yapmıyor. Herkesin ortak dili oluyor.

Herkesi kucaklıyor dostça, insanca. ‘’Ağrı Dağı’ndan uçtum’’ türküsü ile Ağrı’ya ve oradan da Artvin’e uzanıyoruz. Koro şefi Zeliha Savaş’ın olağanüstü sesi ve enfes yorumuyla ‘’Kışlalar doldu bugün’’ adlı uzun havayı dinliyoruz. Bu güzel ses ve yorumun ardından ‘’Yamadan gel yamadan’’ türküsü ile önce Artvin’i ve sonra ilçelerini geziyoruz. Arhavi, Şavşat , Borçka, Yusufeli, Kemalpaşa, Murgul cıvıl cıvıl türküleriyle selamlıyor dinleyenleri. ‘’Atamızdan yadigar, bizde Atabarı var’’ türküsü salondakileri coşturuyor. Hem türkünün kıvraklığı hem Ata’mızın aydınlığı hepimizi kavrayıveriyor sımsıcak. Türkülerimize eşlik sazlar da Anadolu’yu yansıtıyor.

Bağlamalar, ney, kabak kemane, sipsi, def, darbuka, tahta kaşık ve tüm yörelerimizin vazgeçilmezi davul. Farklı sesler nasıl da bir bütün oluşturuyor. Tıpkı halkımız gibi. Lehçesi farklı, inançları farklı, yaşam biçimleri farklı insanımızın ulusal konularda tek ses olduğu gibi. Halaylar, horonlar, barlar, zeybekler de farklı ama aldığımız keyif aynı. Semahlar, uzun havalar, ağıtlar, kırık havalar da farklı , dertlerimiz, sevinçlerimiz ortak. Anadolu’muz ne denli varsıl, ne denli bereketli bir yer. Onlarca uygarlığa beşiklik etmiş. İlk üretimin yapıldığı, ilk paranın basıldığı yer. İnsanlık tarihi ile yaşıt. Şimdilerde insanlığın tarihini (Göbeklitepe ile) yeniden yer.

Yunus Emre ile Mevlana, Hacı Bektaş ile insan sevgisini aşılayan, Pir Sultan ile, Köroğlu , Dadaloğlu, Şeyh Bedrettin ile zorbalığa başkaldırmayı öğreten, Aşık Veysel ile toprak sevgisini, Karacaoğlan ile gerçek sevgiyi anlatan türkülerimiz ulu önderimiz Ata’mızı da her ortam ve koşulda anımsatır. İnanarak , övünerek , gururla haykırır : ‘’Bizde Atabarı var’’. Kutlarım sizleri Ata’sına bağlı, cumhuriyet kazanımlarını korumaya ant içmiş aydınlık düşünceli, aydınlık yüzlü insanlar. Kutlarım sizleri Ata’mızın yürekli insanları. Hep birlikte bir kez daha haykıralım: Atamız’dan yadigar bir ülkemiz var. Senin bıraktığın emaneti, senin ilkelerini ve senin eserini korumaya kararlıyız.

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?