İşçiler gözlerinizin içine baka baka ölüyor!

İşçiler gözlerinizin içine baka baka ölüyor!

“İşçiler iş cinayetlerine kurban edilmesin!” Bursa’da sendikal faaliyetleri ile farklı bir portre çizen BATİS ve BAMİS’den yine ülke gündemine damga vuracak bir çıkış. BATİS-BAMİS İşçi Sendikası “İş Cinayetine” dönüşen iş kazaları ile meslek hastalıkları ile ilgili bir basın açıklaması yaptı. Açıklama metnini Kent Meydanında Yürütme Kurulu Başkanı Metin Burak tarafından okundu.

“Vicdansız çıktılar!”

“Geçtiğimiz hafta asgari ücretle ilgili yaptığımız yürüyüş ve basın açıklamasında, asgari ücret komisyonuna çağrı yaparak, yoksulluk sınırının altında yapılan asgari ücret tekliflerini geri çekmeleri, vicdanlı ve adil davranmalarını istedik. Üreterek zenginlik yaratan, dolaylı ve dolaysız vergilerle bütçeyi oluşturan, işçilerin taban ücreti olan asgari geçim ücretinin, en az yoksulluk sınırı seviyesinde olmasını istedik. Ama vicdansız çıktılar, adil davranmadılar. Asgari ücret komisyonu 2020 yılı için, iş cinayetlerinin en büyüğünü yapmaya karar vermiştir. Çünkü borç batağına sokulmuş bir işçi, emeğine karşılık en az yoksulluk sınırı seviyesinde asgari geçinebilecek ücreti alamıyorsa, o işçi borçlarını düşünürken, dikkati dağılarak iş kazası geçirir, meslek hastalığına yakalanır ve iş cinayeti sonucu hayatını yitirir, ya da ömür boyu engelli kalır. İşte bu nedenle asgari ücret komisyonu, 2020 yılı içinde meydana gelecek, iş cinayetlerinden birinci derecede sorumludur.”

Komisyona girenler hesap verecek..!

“BATİS-BAMİS İşçi Sendikaları olarak; iş cinayetine dönüşen veya ömür boyu engelli bırakan, iş kazaları ile meslek hastalıklarına karşı, Bursa’dan başlattığımız mücadelenin bugün 19.yılına girdik. Bundan 18 yıl önce 29 Aralık 2005’de Bursa Yaylacık mahallesinde faaliyet gösteren, Özay Tekstil işyerinde gece yarısı yangın çıkartan patronun işlediği iş cinayeti sonucu, ikisi sigortasız 16-17 yaşında, birisi 3 aylık hamile, ikisi ise 21-23 yaşında nişanlı 5 kadın işçi kardeşimiz hayatını yitirdi. O günden bugüne, iş cinayetine dönüşen veya ömür boyu engelli bırakan, iş kazaları ile meslek hastalıklarına karşı, BATİS-BAMİS İşçi Sendikaları olarak, işyerleri dahil yaşamın olduğu her yerde mücadele veriyoruz. Mücadelemize iş kazalarının en az 6 kat fazlası olan, meslek hastalıklarının anında önlenmesi için, Bursa dahil işçilerin yoğun olduğu illerde, meslek hastalıkları hastanelerinin kurulmasıyla ilgili, 26 Mart 2019 tarihinde Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına başvurduk, hastaneler kurulana kadar mücadele vermeye devam edeceğiz.”

“Hastane hakkımız engellenemez..!”

İşyerlerinde alınmayan önlemlerden dolayı, meydana gelen iş kazaları ile meslek hastalıklarında, hayatını yitiren veya ömür boyu engelli kalan işçilerin, sayısı tespit edilmeyip saklandığı bir dönemdeyiz. İş cinayetine dönüşen iş kazaları ile meslek hastalıklarının önlenmesi şöyle dursun, maliyet ve işgücü hesabı yapılarak, bu çalışmalara kaynak bile ayrılmayıp, işçilerin can güvenliği hiçe sayılıyor. Ülkemiz ölümlü iş cinayetlerinde, dünyada ilk sıralarda yer alıyor. İşçi sağlığı ve iş güvenliği meclisinin yayınladığı rakamlara göre, 2019 yılında yaklaşık 1.735 işçi hayatını yitirmiştir. AKP iktidarı sürecinde meydana gelen iş cinayetlerinde, hayatını yitiren işçilerin sayısı 24 binin üzerindedir. İşçiler ölüyor sermaye büyüyor..!”

İşçiler ölmek istemiyor..!

“Ülkemizde gerçekleşen çoklu işçi katliamlarının bazılarını ve hayatını yitiren işçilerin sayılarını hatırlatmak istiyoruz;

29 Aralık 2005 Bursa Yaylacık Mahallesi Özay Tekstil Yangını 5 işçi,

7 Şubat 2007 Şanlıurfa Ceylanpınar TİGEM Tarım İşçileri boğulma 10’u Kadın 15 işçi,

31 Ocak 2008 Davutpaşa Maytap Atölyesi Patlaması 21 işçi,

9 Eylül 2009 İstanbul Pameks Tekstil Servis Aracında Boğulma 8 işçi,

10 Aralık 2009 Bursa Mustafakemalpaşa Maden Faciası 19 işçi,

23 Şubat 2010 Balıkesir Dursunbey Maden Faciası 17 işçi,

17 Mayıs 2010 Zonguldak Karadon Maden Faciası 30 işçi,

3 Şubat 2011 Ankara Ostim-İvedik OSB Faciası 20 işçi,

6 Şubat 2011 Çöllolar Maden Faciası 11 işçi,

11 Mart 2012 İstanbul Esenyurt İnşaat Şantiyesinde Çadır Yangını 11 işçi,

22 Kasım 2012 Samsun ETİ Bakır Çökme 9 işçi,

7 Ocak 2013 Kozlu Maden Faciası 8 işçi,

13 Mayıs 2014 Soma Maden Faciası 301 işçi,

6 Eylül 2014 İstanbul Torunlar Center Asansör Faciası 10 işçi,

4 Kasım 2014 Isparta Yalvaç Tarım İşçileri Faciası 18 işçi,

28 Ekim 2014 Ermenek Maden Faciası 18 işçi,

17 Kasım 2016 Şirvan Maden Faciası 16 işçi,

17 Ekim 2017 Şırnak Maden Faciası 8 işçi,

8 Kasım 2017 Bursa Gürsu OSB Gökkuşağı Tekstil Kazan Patlaması 5 işçi”

Katillerden hesabı işçiler soracak..!

“6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu çerçevesinde, bugüne kadar yapılan düzenlemeler problemlidir. Bununla birlikte, 4857 sayılı İş Kanunu’nda yer alan “telafi çalışması”, “denkleştirme”, “çağrı üzerine çalışma”, “kısmi süreli çalışma”, “asıl işveren-alt işveren ilişkisi”, “günlük 12-16 saate varan yorucu-bunaltıcı fazla çalışmalar”, “iş yükünü ağırlaştırmak için 2 işçinin yaptığı işin 1 işçiye yaptırılması”, “zehirli kimyasal boyaların ve gazların kullanımı”, “aşırı gürültülü ve tozlu ortam”, “işçilerin işsizlikle korkutulması”, “işçilerin düşük ücretle çalıştırılması”, “psikolojik baskı altında (mobbing) uygulanarak çalıştırma” başta olmak üzere, kuralsız çalışma koşulları olduğu sürece, işçi sağlığı ve iş güvenliği alanındaki düzenlemeler bir anlam ifade etmeyecektir. Bunun yanında, ülkemizde işçi sağlığı ve iş güvenliği uygulamaları, basit bir hizmet alımına dönüştürülmek istenmektedir. Bir danışmanlık hizmeti olan işçi sağlığı ve iş güvenliği uygulamalarında sorumluluk işverenlere aitken, işverenler bu sorumluluktan kaçmaktadır. İşyerlerinde alınmayan önlemlerden dolayı, yaşanan kazalarda işverenler yerine, yargı önüne işçi sağlığı ve iş güvenliği uzmanları çıkarılmaktadır. Bu durumda iş sağlığı ve iş güvenliği kanunu işçileri değil, işverenleri koruduğu bir gerçektir. Ülkemizde iş cinayetine dönüşen veya ömür boyu engelli bırakan iş kazaları ile meslek hastalıklarının bu denli yaygın olmasının diğer bir nedeni, işçilerin sendikal haklarının baskı altında tutulmasıdır. Sendikal örgütlenmenin önündeki engeller kaldırılmadıkça, işçi sağlığı ve iş güvenliği konusunda yol almak mümkün olmayacaktır. Sendikasız işçi, sendikasız uzman, örgütsüz bir çalışma yaşamı devam ettiği sürece, işçiler olumsuzluklara karşı açık ve savunmasız kalmaya devam edecektir.”

“Örgütlenme hakkımız engellenemez..!”

 “İşçi sağlığı ve iş güvenliği alanına ilişkin düzenleme ve denetimin yalnızca kapitalist sisteminin Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından yürütülmesi, doğru kararların alınmasının önünde en büyük engeldir. Bu nedenle düzenleme ve denetleme; Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile Sağlık Bakanlığı, üniversiteler, sendikalar, TMMOB ve Türk Tabipler Birliği (TTB)’den oluşan, idari ve mali yönden bağımsız bir enstitü tarafından yerine getirilmelidir. BATİS-BAMİS İşçi Sendikaları olarak, 2005’den buyana her yıl 29 Aralık’ta olduğu gibi bundan sonrada, iş cinayetine dönüşen veya ömür boyu engelli bırakan, iş kazaları ile meslek hastalıklarına karşı, daha fazla mücadele vermeliyiz. Ölüm, yaralanma ve ömür boyu engelli kalma; esnek ve güvencesiz günlük 12-16 saat çalışma hiçbir işçinin kaderi değildir. İnsan onuruna yaraşır, güvenli ve güvenceli çalışma hakkımız için mücadele vermeliyiz. Ülke genelinde işyerleri dahil yaşamın olduğu her yerde, işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerinin artırılması, bağımsız denetim sisteminin yerleştirilmesi, alınmayan önlemlerden kaynaklı meydana gelen, iş cinayetine dönüşen veya ömür boyu engelli bırakan, iş kazaları ile meslek hastalıklarının son bulması ve işçilerin yoğun olduğu illerde, tam teşekküllü meslek hastalıkları hastanelerinin kurulması için, yılmadan mücadele vermeye devam edeceğiz..!” ifadeleri kullanıldı.

Sosyal Medyada Paylaşın:

BİRDE BUNLARA BAKIN

1 Yorum

  1. Gerçek bir işçi önderi Metin Burak Bursa gibi sanayi şehrinde meslek hastalıkları hastanesinin olmaması içler acısı bir durumdur

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?